Başkalarında yaşamak insanın kendinde olmamak için bulduğu modern bir çare... Kendimize, kendimizden uzakta bir hayat kurabilmek için ne çok şey yapıyor, ne çok çabalıyoruz.
Kendimizden dine bakmakla, dinden kendimize, hayata, dünyaya, varlığa bakmak iki farklı şey... Biz yeni zamanlarda daha çok birincisini yapıyor, ikincisini yaptığımızı zannediyoruz. Dolay�
Bizi kolay günler beklemiyor. Kötü ihtimale göre hazırlık yapalım da, kolay gelirse bahtımıza. Birbirimize sabrı tavsiye edelim ve öğüt verelim. Cesaretimizi, sabrımızı ve dualarımız
Corona Virüs hayatımızdan elini çekecek ve bizler zincirlerimizden boşanmış gibi büyük bir açlık ve ihtirasla ‘eski hayatımız’a koşacağız. Maddiyatla tıkınmaya, çılgınca satı
Neden kendi evimizden, yani kendi hayatımızdan, yani kendimizden kaçmak için bu kadar çırpınıyoruz? Neden her şey dışarıda kaldığında içeride bir hayat yok? Soralım mı bu soruları k
Müslümanlar, ne yazık ki güven vermiyor ve inandırıcı olmaktan çok uzaktırlar. Elbette ki muhatabımız öncelikle Müslümanlar, çünkü biz Müslümanız ve kendimizden sorumluyuz. Adalets
Sorgulamayı ‘öteki’nden değil kendimizden başlayarak yapmak zorundayız. ‘Öteki’ni dikkate alarak veya sorumluluğu ona yıkarak değil, İslam’ı anlarken ve anlatırken biz nerde yanl
Biz kendimizi kendi ellerimizle uzaklaştırdık kendimizden, tamam... Ama bu ölçüsüz ve sebepsiz özgüveni, bu fütursuz cahil cesaretini, bu körleştirici bilgiçliği kendi başımıza da ed
Allah Resulü buyuruyor ki: “Beni ailenizden, malınızdan ve diğer insanların tamamından daha çok sevmedikçe hiçbiriniz imam etmiş olmaz.”
Zayıf halkaları güçlendirmek tuzakları boşa çıkarmanın, türlü operasyonlarla ötekileştirilmişleri kazanmak ayrışma ve çatışmaları engellemenin olmazsa olmazları sayılır. Çok k�
Kaç gündür bu dizeyi çoğaltmaya çalışıyorum: Yüzüme dünya değdi, üzgünüm. Her insan, ne yaptığını ve yapmadığını iyi bilir. Nihayetinde, iki şeyden kaçamayız: Kendimizden
Yeni doğmuş bir bebeğe hepimiz hayranlıkla, şaşkınlıkla, sanki doğanın ve dünyanın bir mucizesiymiş gibi, içimiz geçerek, karşılıksız bir sevgiyle bakarız. Nefes alışını izler,
Ben kimim?” diye yola çıkıp, nice uzun zamandan ve nice çileli maceradan sonra “Ben de kim?” diyerek kaybolurlarmış kendi sırlı seyahatlerinin içinde evvel zaman seyyahları. Bizim seyahat
İmkânlarımız, aynı zamanda, imtihanlarımızdır. Onlara ‘sahip’ olduğumuzda yahut elimizden çıktığında, aynı kalabiliyor muyuz? Sözümüz, rengimiz, tavrımız değişiyor mu? Değişi