Dava, direniş, hüzün, yakarış, haykırış, yenilgiye boyun eğmeme, büyük bir vecd ile uyarma, diriltme çabası ve bunu tek kişilik bir oyunla sergileme cüreti demektir Mehmed Akif… Abdula
Dün, Mehmed Âkif’in büyük ümitler besleyerek var gücüyle destek verdiği ve İstiklal Marşı’nı bile kendisinin yazdığı bir savaşın sonunda ortaya çıkan yeni rejimin öncü isimleri
Perşembe yazımda Mehmed Âkif’in Kahire’de Abbas Halim Paşa’yı kaybettikten sonraki ruh halinden söz etmiştim. Muhtemelen kendi hastalığının ilk belirtilerini de o sıralarda hissetmeye b
Pazar günkü yazımda Mehmed Âkif’le adaşı Muhammed İkbal’in fikirlerini karşılaştırmış ve Âkif’in vefatının 80. yıldönümü vesilesiyle birkaç yazı daha yazmak niyetinde olduğum
Lütfen bayramlarda bu çocukları da hatırlayınız. Çocuk her zaman çocuktur ve ufacık bir hediye yahut Âkif’in şiirindeki kızcağız gibi salıncağa yahut atlıkarıncaya bindirilmek, onun
“Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî, Olur kalbin tecellîzâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî. Musağğar cirmin amma gâye-i sun’-i İlâhîsin; Bu haysiyyetle pâyânın bulun
Âkif’in ifadesiyle ‘mâhiyet-i rûhiye’mize sahip çıkmalı, kör taassuptan ve taklitten kurtulmalı, yeniliklere açık olmalı ve millet adına fedakârlığa her daim hazır bulunmayız.
“Âkif gibi çağının şahidi olabilmek” başlıklı yazımın devamı niteliğinde, Ekim 2011’de İstanbul’da gerçekleştirilen “Uluslararası Mehmet Akif Ersoy Milli Birlik ve Bütünlük Se