Hindistanlı şair filozof Muhammed İkbal, İnsan olmanın olan değil, olması gereken bir süreç olduğunu söyler. İnsan tözüyle doğarız, ama insan olmak, çabamıza bağlıdır, der. Böyle
Günümüzde Doğu ile Batı’nın arasındaki sınırların yeniden çizilmesi yalnızca Doğulu insan için değil, benzer sebeplerle olduğu kadar tarihsel sebeplerle de Türk insanı için çok d
İnsanın zaman ve mekânla, diğer bir ifade ile “tarih” ve “toprak”la olan ilişkisi sadece kendi varoluşunu değil, aynı zamanda din telakkisini de açığa çıkartır. Denebilir ki, ins
Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da Uluslararası Fuar Merkezi RAİ yakınında bulunan Nhow Hotel’de her gün çok sayıda insan tarafından kullanılacak holün zeminine, Kur’an’dan ayeti
İnsan kendi nefsini ve diğer varlıkları Allah’tan daha değerli görürse kendi sonunu kendi hazırlar. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde olup bitenlere bakıldığında geçmişte farklı
Yirminci yüzyılda öldürülen insan sayısı, önceki beş bin yılda öldürülen insanların toplamından fazla. Ahlaki körlük çağında hepimiz acı bize ilişmediği sürece onu unutmayı ve
Zorlama te’viller yoluyla Kur’ân’dan insan evrimine müspet bir çıkarım yapmak veya ilk insanın dünyada yaratıldığını ve bu sûretle primatlardan evrildiğini iddiâ etmek, bizleri ma
‘İnsan Hakları Günü’nü senede bir gün olsa da anmak yine de faydasız olmasa gerek... Ama insan olmak ‘sadece cismen insan şeklinde’ olmak mıdır? Bunun böyle olmadığını dünyan�
İnsanın insan olarak bir değer olmadığı, iliklerine kadar sömürüldüğü, tüketildiği bir anlayışın kurbanı. Kendisine ait bir gün vehmi yılda bir kez bir dalga gibi gelir geçer, ard
İnsan eşref-i mahlukattır. Cenab-ı Hak âlemde ne varsa ona musahhar kıldı. Hakk’ın nimetleri sayıya gelmez. Yağmur gibidir, rahmet yağıyor deriz. Size sorarlarsa: Şimdi Rabbimizin hangi
Yazar Mehmet Hasan Bulut geçtiğimiz günlerde Twitter’da şu cümleyi paylaştı: “Hegel der ki; insanı hayvandan ayıran fark dindir.” Bu tweete karşılık, “İnsan ve hayvan arasında
Sosyal medyanın algı operasyonlarıyla nasıl canavara dönüştüğünü görüyoruz. Aileyi koruyamazsak insan türünün yok olmasına engel olamayız. O yüzden İstanbul Sözleşmesi’nden der
Rekabetin ve tamahkarlığın insanı iyi yönde güdülediğine, bu yönüyle de kaçınılmaz olduğuna dair Batılı anlayışı artık bir kenara bırakalım. Rekabet saldırganlığı kamçılar
Eğer insan çok boyutlu ise ki bu çok boyutluluğu tartışma dışıdır, ona ancak çok boyutlu bir epistemik yapı ile karşılık verilebilir. Bu yüzden insanlık tarihi boyunca insana dair ve
Akıl, insana mahsus bir kuvvettir ki insan ruhu onunla bilgileri, idrakleri kazanmaya muktedir olur. Akıl, doğruyu yanlıştan iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırt eden kuvvettir.