Hayata, siyasete, topluma hiçbir etkisi olmayan, ama insanın tanrıyı hizmetine alması, onu kendine kul etmesi anlamına gelen bir dindarlık pratiği de vardır. Öyle bir ilişki biçimi ki bu,
‘Tanrı’nın insanlaştırılması girişimleri kadimdir. Şimdi İslam ilahiyatı çevrelerinde ortaya çıkıyor. Bu ilahiyatçılar Allah’ı ve peygamberi ironi diliyle konuşuyorlar. Akılla
Üzerimize yağan bombalar, belki de Allah’ın sözlerini hâlâ duyabilen ve insanlığa hâlâ bir şeyler fısıldayabilecek son insanları da susturmak içindir. Masumlara kendi kalplerinden öt
Gerçekten de, modernitenin insana yaptığı en büyük kötülük, insanı tabiattan kopartması ve Tanrı’yı hayatın dışında tutmak istemesidir. İnsan, varlığını sürdürebilmek için n
Din kültür olmuşsa, artık her şey mümkün. “İlahiyat Fakültesi” de aslında bizdeki Teoloji Fakültesi gibi bir şey. “Tanrı bilimi” ya da “İlahçılık”.. Faculte, köken olarak
Ateistler, deistler ve bilimi din gibi gören çevreler sürekli sordukları sorularla dindar kesimi zorlamayı ve özellikle gençlerin kafasını karıştırmayı hedeflemektedirler. Soruların kimi