Sosyal Medya

Hasan Onat: Şehirlerin gökyüzünü yıldızlar da terk ederken

Gerçekten de, modernitenin insana yaptığı en büyük kötülük, insanı tabiattan kopartması ve Tanrı’yı hayatın dışında tutmak istemesidir. İnsan, varlığını sürdürebilmek için nasıl toprağa muhtaç ise, aynı şekilde Tanrı’ya muhtaçtır.



Büyük ÅŸehirlerin üstünde, her geçen gün daha az yıldız göründüÄŸünün bilmem farkında mıyız? ÇoÄŸu zaman, apartman bloklarının arasından sızan gün ışığı ile yetinmek zorunda kalıyoruz. GüneÅŸi görmeyi unuttuk. Yıldızlar, aklımıza hiç gelmiyor. Ä°nsanoÄŸlunun, zaman zaman uzayın derinliklerine doÄŸru yönelmesi, sürekli geniÅŸleyen evrenin sınırlarında dolaÅŸması gerekiyor. Aksi taktirde, küçücük dünyaya çakılı oluÅŸumuz yetmezmiÅŸ gibi, kendi içimizde de, nefes almamızı zorlaÅŸtıracak zindanlar yaratabiliriz.
 
Kur’an insanın topraktan yaratıldığını söyler. Bu, insanın var kalabilmek için, topraÄŸa muhtaç olduÄŸunu da gösterir. Ä°nsanı anlayabilmek için toprağı tanımak gerekir. Toprak, hem baÅŸlangıçta/ yaratılışta, hem de bitiÅŸte/ ölümde insanı eÅŸitler. Ä°nsanın, insan olduÄŸunu unutmaması için, ayağının topraktan kesilmemesi lazımdır.
 
Kur’an, insanın dikkatini yerle/ toprakla birlikte, gökyüzüne de çeker. Kur’an’ın, ondört asır önce, yer ve gök bitiÅŸik iken sonradan ayrıldığına iÅŸaret etmesi anlamlıdır: “Küfürde direnenler, göklerle yerin baÅŸlangıçta bitiÅŸik olduÄŸunu, daha sonra bizim onları birbirinden ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan yarattığımızı bilmiyorlar mı? Bu gerçekler karşısında hala inanmayacaklar mı? “(21/30). Aynı ÅŸekilde, “evreni gücümüzle inÅŸa eden Biziz. Onu istikrarlı bir ÅŸekilde geniÅŸleten de Biziz” (51/47), ayeti de, üzerinde ciddi olarak düÅŸünülmeyi hak etmektedir.
 
Kur’an’ın ısrarla insanı düÅŸünmeye davet etmesi, yerin, göklerin bir amaca yönelik olarak yaratıldığına dikkat çekmesi, yaratılmış bir varlık olan insanın evrendeki yerini anlamayı kolaylaÅŸtırmaktadır. Ancak, günümüz insanının en ciddi sorunlarından birisi, ne kendisiyle baÅŸ baÅŸa kalma imkanı bulabilmesi, ne de kendisinin evrendeki yeri hakkında kafa yormasıdır. Modernite, insanı topraktan kopartmakla yetinmemiÅŸ; insanı, gökyüzüne bakmaktan, onun ihtiÅŸamını görmekten de uzak tutmaya baÅŸlamıştır. Ä°ÅŸin en kötü yanı, yıldızlar, büyük ÅŸehirlerin üzerinden bir bir uzaklaÅŸmaktadır.
 
Yıldızların uzaklaÅŸmasını evrenin geniÅŸlemesi ile irtibatlandırmak istemiyoruz. Aslında söylemek istediÄŸimiz yıldızların uzaklaÅŸması da deÄŸil. Sorun, kendi ellerimizle yarattığımız ışık kirliliÄŸi yüzünden, yıldızları göremez olduÄŸumuzun farkında olmayışımız. Yıldızlarla birlikte, farkında olmadan “evrensel”i anlamaktan da uzaklaÅŸmaya baÅŸladık. Postmodern süreçte içine sürüklendiÄŸimiz dijital kuÅŸatılmışlık, hem hayal ile gerçeÄŸin ayırdına varmayı zorlaÅŸtırdı, hem de insanı, dijital dünyaya mahkum etti.
 
Ä°nsan, eÄŸer kendi varlığının farkında olmazsa, kelime ve kavramlarla kendi yarattığı bir dünyaya mahkum olabilir. Dijital kuÅŸatılmışlık, bu mahkumiyetin derinleÅŸmesine ve kalıcı hasarlar vermesine sebep oluyor. DeÄŸerler alanındaki erimenin farkına varamıyoruz. Oysa insan, deÄŸer ürettiÄŸi kadar insan olabilir. Gittikçe özgürlük alanının daraldığını göremiyoruz. ÖzgürlüÄŸün olmadığı yerde insanlıktan söz edilebilir mi? ÖzgürlüÄŸün olmadığı yerde Ä°slam olur mu? ÇeliÅŸkilerle yaÅŸamayı, yaÅŸam biçimine dönüÅŸtürmeye baÅŸladık; çeliÅŸkileri göremiyoruz. Bu durum, insanın başına gelebilecek en büyük felaketlerden birisi deÄŸil mi? Bu ve benzeri soruların cevabını, öncelikle “insan”, sonra da “Müslüman” olarak düÅŸünmek zorundayız. Müslüman olmak, “insan” olma sorumluluÄŸunu derinden ve kuÅŸatıcı bir tarzda hissetmek demektir. Ä°nsanın duyarsızlaÅŸmasına, çeliÅŸkileri yaÅŸam biçimine dönüÅŸtürmesine Kur’an “kalp mühürlenmesi” der. Yoksa, kendi tercihlerimiz sebebiyle kalbimiz mi kararmaya, mühürlenmeye baÅŸladı?
 
Gerçekten de, modernitenin insana yaptığı en büyük kötülük, insanı tabiattan kopartması ve Tanrı’yı hayatın dışında tutmak istemesidir. Ä°nsan, varlığını sürdürebilmek için nasıl topraÄŸa muhtaç ise, aynı ÅŸekilde Tanrı’ya muhtaçtır. “Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ardı ardına gelmesinde, insanlara faydalı yüklerle denizlerde yüzen gemilerde, Allah’ın gökten yaÄŸdırarak ölü toprağı dirilttiÄŸi yaÄŸmurda, her türlü canlıyı yeryüzüne dağıtıp yaymasında, rüzgarları ve gök ile yer arasında emre amade bulutları yönlendirmesinde Allah’ın varlığını ve kudretini bildiren deliller vardır. Fakat bunu anlayacak olanlar, aklını çalıştırıp düÅŸünen kimselerdir.” (2/164)
 
Gökler ve yer üzerinde düÅŸünmek, insana aklı etkin kullanmanın kapısını aralar. Akıl düÅŸmanlığı yapan, aklın hışmına uÄŸrar. Kur’an, ısrarla insanları anlamaya, akletmeye, düÅŸünmeye davet ederken, Hz. Peygamber, “düÅŸünmek gibi ibadet olmaz” buyururken, Müslümanların içine sürüklendiÄŸi “akıl düÅŸmanlığı” hezeyanı, gerçekten de insanın canını acıtmaktadır. Biz, büyük ÅŸehirlerde yıldızlara hasret kalmanın sebeplerini sorgularken, acaba, kendini unutan, aklı unutan, kendi varlığının farkında olmayan Müslümanın, “özne” olmak gibi bir niyetinin olmadığını görmezlikten mi geliyoruz? Ä°slam medeniyet dinidir. Yıldızları kaçırdığınız zaman, hem özne olma imkanını ebediyen kaybedersiniz, hem de kendi bindiÄŸiniz dalı kesersiniz. Ä°ÅŸte asırlar öncesinden anlamlı bir ikaz: “Allah’ın buyruklarını umursamaz hale gelen ÅŸu insanların kendi elleriyle yapıp ettikleri sonucunda, karada ve denizde çürüme ve bozulma baÅŸladı. Bu ÅŸekilde Allah, belki doÄŸru yola geri dönerler diye yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını onlara tattıracaktır” (30/41).
 
GördüÄŸünüz gibi sorun, sadece yıldızların büyük ÅŸehirleri terk etmesi deÄŸil. Asıl sorun, bizim kendi kendimizi terk etmeye baÅŸlamamız. Bu konuda Kur’an bizleri ciddi olarak ÅŸöyle uyarmaktadır: “Siz sakın o kimseler gibi olmayın ki, onlar Allah’ı unuttular, bundan dolayı da Allah onlara kendilerini unutturdu. Ä°ÅŸte onlar doÄŸru yoldan çıkmış kimselerdir.” (59/ 19). Kendini unutan Allah’ı, Allah’ı unutan da kendini unutur. Kendi varlığının farkında olanlar için yıldızlar, bir umut ışığı olur. Yıldızlar, insana var olduÄŸunu hatırlatır.
 
 
 
 
Kaynak: AkÅŸam Gazetesi 21. 08. 2011

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.