Yol ve iaşe masraflarını kendileri karşılamak üzere kurulan ''Mücahidin-i Mevleviye Alayı' 1. Dünya Savaşına katılırlar. Alay 1026 kişiden oluşmaktaydı, 110 kişi Konya Mevlevihanesind
Ölüm döşeğinde şöyle demişti: asıl bu üçüncüsüdür ki beni alıp tekrar engin kumların sûzan sinesine götürecek, Efendimizin Veda Haccı’dır. Bu öyle uzaktan hayal edilerek yazı
Başımdaki kukuletayı çıkartır çıkartmaz, İsraillilerden biri bana sordu: “Hamas’tan mısın?” “Hayır” dedim “ben sanatçıyım.” “Sanatçı mı?’ diye sordu, ama başka bir
Rus ekonomisi, yaptırımlar ve küresel ekonomide yaşanan köklü değişimlerin gölgesinde, sürdürülebilir büyüme sağlamak ve yeni pazarlarla işbirliğini artırmaya yönelik adımlarını
7 Ekim öncesinde ve sonrasında, 'Esir olarak yaşamaktansa, şerefli ve hür insanlar olarak ölmeyi tercih ederiz' diyen ve haksızlığa, zulme direnen Müslümanlara selam olsun...
Dünyamız artık “sosyal medya fenomeni” adlı bir kahramanla baş başa yaşıyor. O kahraman hayatını görüntülemeden, paylaşmadan, dijitale yansıtmadan yaşanmış kabul etmiyor. Gerçek
İstanbul'da değişik vesilelerle çevremdeki insanlara küçük hediyeler verdiğimde hep Uşaklı Bakkal İsmail Hakkı Abi gelirdi aklıma. Borç yükünden kurtulma adına keşke şu hediyelerden
Başkan Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ni, 'İsrail'in cinayetlerini koruma konseyi haline geldiğini' söylemesi, BM. kuruluşuna karşı en net açıklama ve tavırdır.
Soru şu: Siz bütün bunlara rağmen bunun gibi durumlarda herkesi öldürür müydünüz, yoksa duruma göre karar verip bazen öldürmekten vazgeçer miydiniz? “Gazze İçin Sessizlik” kitabın
Muhteşem bir belgeselden de söz edeyim. “Küçük Filistin: Bir Kuşatmanın Günlüğü” adını taşıyor. Suriye’nin pislik diktatörü Esed, dünyadaki en büyük Filistin mülteci kampı
Avrupa’da, Amerika’da, İspanya’da Müslüman olmayan hatta hiçbir dine inanmadığını daha önce açıklamış birçok ünlü, Gazze’ye insani açıdan tepkisiz kalmazken “bizimkiler”
John Arberry, “Fîhi Mâ Fîh” tercümesinde “Allah’ın kulları” olarak geçen ifadeyi “God’s children” (Tanrı’nın çocukları) diye çevirmiş. Bu tercümeyi okuyan Batılı biri
Henüz belki terörleriyle toza dumana kattıkları şehirlerde bu gerçek apaçık ortaya çıkmamış olabilir ama o toz duman ortadan kalktığında tarihin en büyük mağlubiyetini aldıklarını
Filistin’de yaşayan birilerinin geçmişte topraklarını İsrail’e satıp satmadıkları ile ilgili spekülatif tartışmalar da bundan farklı değildir. Tarihte pek çok şey olmuştur ama her
İzlenimlerimi “köşe yazısı ebadıyla” sınırlasam da, dikkatli okurlar, Ürdün’den aktardığım her bir anekdotun, aslında ayrı birer yazı konusu olduğunu gözden kaçırmamıştır.