İletişim imkânlarının böylesine geliştiği ve yaygınlaştığı bir dönemde elbette kendimizi bir cam fanusun içine hapsedemeyiz, tarihin bir noktasında dondurup bırakamayız.
Kobani ve Suruç şehirleri sosyo-ekonomik olarak yoksulluk ve sefalet içinde, siyasal olarak Kürt milliyetçiliği girdabında, şehircilik olarak renksiz ve keşmekeş bir görünümde, gündelik