Makale
Bayram hazırlıkları
Bizlerin çocukluğu ile şimdikiler arasında mesafe gittikçe açılmakta.
Annelerimizden gördüğümüz o hummalı bayram hazırlıklarını, çocuklarımız artık bizlerde yaşayamamaktalar. Bayramlar uzun tatil günleri olarak algılandığından kapılar kilitlenip evlerden kaçılan bir turizm algısına dönüştü.
Bizlerin çocukluğunda yoktu böylesi tavırlar.
Anneler bir hafta öncesinden başlardı, bayram hazırlığına. Temizlikler yapılır, örümcekler alınır, tahtalar fırçalanır ki komşu kadınlar arasında müthiş bir imtihan konusu idi tahtalar, birbirlerini ziyarette tahtaların ne kadar ağartıldığına da not verilirdi. Bu karneler tahtalarla sınırlı olmaz asılan çamaşırlarda önemli bir dersti, komşusunu seven ve onu korumak isteyen hamarat bir hanım, kötü puan alınmamasına da çok yardımcı olurdu.
Mesela bahçedeki iplere asılmış çamaşırlar fazla ağartılamamışsa, evin genç kızının kulağına hafifçe fısıldanırdı: -İndir onları da yeniden yıka, çamaşırlardan lekeler tam çıkmamış, iyice kazanda kaynat, bir gece sodada beklet, beyazı karartmışsın, nasıl kızsın bir görücü bu çamaşırı görse, derhal kapından ayağını keser.
Sadece çamaşırlar değil, halılarda bir temsil noktası idi, şimdiki gibi halı yıkama fabrikaları yoktu, hanımlar bahçelerdeki taşlıklarda yıkarlardı, en zorlandıkları da halının beyaz saçakları idi, boyalar akar saçaklar kararır, uğraş ki ağarsın, yine güngörmüş eski bir komşu dudak büküp;
-aman halıyı berbat etmişsin kolun mu kırıldı iyi fırçalayamamışsın, diye ikaz ederdi.
Bakırların kalaya gönderilmemesi yadırganır, ateş doldurulan demir ütülerle günlerce divan örtüleri, perdeler ütülenirdi. Temizliğin yanı sıra ille de yiyeceklerin hazırlanması. At arabaları ile mahalle aralarında dolaşan sütçülerden süt alınır ve sofra bezleri arasında güveçlerde yoğurtlar mayalanırdı. Reçeller, turşular, şerbetler, helvalar, hoşaflar, erişteler, gözlemeler hep evlerde yapılırdı, hazır gıda alınıp tüketilmezdi, elbet hastalıklar da daha azdı.
Sakalar tarafından merkebin sırtında ağzı kapaklı dikdörtgen tenekelerle saf su kaynaklarından getirilen sular, toprak küplere dökülür, içmeye doyulmazdı.
Şimdiki gibi hanımların, evlerine misafir gelecek diye akılları çıkmazdı. Telefonların, iletişimin sıkıntılı olduğu dönemde iftar hatta sahurda bile habersiz konuklar gelir evin hanımı hep tedbirli olduğundan, belki o zamanlar büyük marketler yoktur ama toptan alışveriş etme geleneği vardır; bir çuval unun, şekerin, bir teneke yağın kilerlerden eksik olmadığı bir devirdir. Elbet bizden önceki nesil daha iyi bilirdi has ekmek ile fodula ekmeğin yapımında kullanılan unların farklılığını. Üstelik hazır yufkalarda mevcut değildir, un yoğurmak şimdiki gibi uflamak puflamakla yapılmaz sevinçle hamur leğeninin başına geçilirdi, zira henüz televizyon gibi bir mutsuzluk aygıtı evlerin ışığını karartmamıştı. Gelenler yedirilir içirilir üstelik zamaneler gibi suratlar asılmadan, gökten üç elma düştü memnunluğu ile misafire yün döşekler açılır, kanaviçe ve dantel nakışlı patiska çarşaflar serilirdi.
AnneciÄŸim Kadir Gecesi’nden baÅŸlardı tatlı kısmına; el açması börekler ve baklavaları sini sini hazırlar, beli baÄŸlılar, bürümcük tatlılar, çeÅŸitli çörekler o zamanlar bizlere dokunmaz mıydı ki, diyet bozuldu diye kimsenin aklı çıkmazdı. O yaÄŸlı su börekleri sıcak yaz sahurlarında bile tüketilir, iftar misafirlerimiz olan yaÅŸlı teyzeler en fazla hamur iÅŸlerine raÄŸbet ederdi. Ä°ftar menülerinde birkaç börek, o hanımın ÅŸanını yükseltir, baÅŸkalarına örnek gösterilirdi. Anlatıyorum da ÅŸimdiki nesle ÅŸaÅŸarak dinlemekteler. Otuz Ramazan bir gün deÄŸil börek, bir dilim ekmek yememeye yeminli yeni kuÅŸak, sahur yemeÄŸi olan iki kaşık yulafla yetinmekte.
Geçmiş zamanın hikâyesini bazen dinlemeye bile tahammül edememekteler: -ee, bitti mi anlattıkların, takabilir miyim artık kulaklığımı, diyerek çok kısa tutulmasını istemekteler.
Zira o efsunlu güzelliklerden habersizler, fazla da anlayamıyorlar geçmişin görkeminin insan mutluluğuna nasıl yardımcı olduğunu; haneleri, mahalleleri huzur beldelerine nasıl dönüştürdüğünü hayal bile edemiyorlar.
Henüz yorum yapılmamış.