Muhteşem bir belgeselden de söz edeyim. “Küçük Filistin: Bir Kuşatmanın Günlüğü” adını taşıyor. Suriye’nin pislik diktatörü Esed, dünyadaki en büyük Filistin mülteci kampı
Avrupa’da, Amerika’da, İspanya’da Müslüman olmayan hatta hiçbir dine inanmadığını daha önce açıklamış birçok ünlü, Gazze’ye insani açıdan tepkisiz kalmazken “bizimkiler”
Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün belki de en kilit mekânı, neredeyse bütün olayları birbirine zincir gibi bağlayan ve adı açıkça yazılmayan kıraathanedir.
Birdenbire buraya getirilmez söz. İlkin şehirleri över Karakoç. Kudüs mesela ‘Gökte yapılıp yere indirilen şehir’dir. Bağdat, ‘Dicle’nin köpüklerinden doğmuş’, Şam ‘Annemin
Filistin Eğitim ve Öğretim Bakanlığı, İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'ne 7 Ekim'den bu yana düzenlediği saldırılarda çoğu öğrenci 5 binden fazla çocuğun öldürüldü
7 Ekim'de, festival alanındaki sivilleri İsrail askeri helikopteri vurdu" İddia İsrailli bir yayın kuruluşundan geldi. Haaretz Gazetesi, 7 Ekim'deki saldırılara ilişkin yayınladığı haberd
John Arberry, “Fîhi Mâ Fîh” tercümesinde “Allah’ın kulları” olarak geçen ifadeyi “God’s children” (Tanrı’nın çocukları) diye çevirmiş. Bu tercümeyi okuyan Batılı biri
İsrail-Filistin arasında 7 Ekim'den bu yana devam eden çatışmalarda, Gazze'de saatte 5 çocuk öldürülüyor.
Batı’nın vicdanı yoktur. Çünkü kandan ve sömürüden besleniyor. İnsanın bir değeri yoktur. Bütün değerler sadece kendilerinin belirlediği sınırlar içinde yer alıyor.
Henüz belki terörleriyle toza dumana kattıkları şehirlerde bu gerçek apaçık ortaya çıkmamış olabilir ama o toz duman ortadan kalktığında tarihin en büyük mağlubiyetini aldıklarını
Filistin’de yaşayan birilerinin geçmişte topraklarını İsrail’e satıp satmadıkları ile ilgili spekülatif tartışmalar da bundan farklı değildir. Tarihte pek çok şey olmuştur ama her
Sadece inançlı olmak yetmiyor, inandırıcı da olmak zorundayız. Uzun sözün kısası: Halis niyet, salih amel ve hayırlı emek bahsini, samimi bir şekilde yeniden düşünmemiz gerekiyor.
Son yılların güncel tartışması son günlerde yine ayyuka çıktı. Pek çok insanın cevap aradığı o soru yine sorulur oldu: “Başörtülü kadınlar niçin başlarını açıyorlar?”
Sokaktaki adamın anlayacağı dilde belirtelim. Modern yaşamı doğuran sanayidir. Sanayi doğal yaşamın baş düşmanıdır. Ondan vazgeçmeksizin “doğa dostu” olunamaz.
İzlenimlerimi “köşe yazısı ebadıyla” sınırlasam da, dikkatli okurlar, Ürdün’den aktardığım her bir anekdotun, aslında ayrı birer yazı konusu olduğunu gözden kaçırmamıştır.