Sosyal Medya

Gökhan Özcan: Filistin meselesini konuşurken

Filistin’de yaşayan birilerinin geçmişte topraklarını İsrail’e satıp satmadıkları ile ilgili spekülatif tartışmalar da bundan farklı değildir. Tarihte pek çok şey olmuştur ama her şeyi kendi zamanı, bağlamı ve gerçekliği içinde değerlendirmek durumundayız.



Filistin’de yaÅŸananlar hem dünya gündeminde hem ülkemiz kamuoyunda yakından izlenmeye ve beraberinde bazı tartışmalar getirmeye devam ediyor. Bu tartışmaların bir kısmının ufacık da olsa bir ciddiyeti, dolayısıyla da bir kıymet-i harbiyesi yok. Açılan bazı tartışma bahislerin de ise, aciz kanaatime göre mesele yanlış bir zeminde tartışılıyor.
 
Özellikle Gazze’de Ä°srail eliyle iÅŸlenen vahÅŸete duyarlı olduÄŸu halde, Filistin yönetiminin bazı diplomatik meselelerde Türkiye ile aynı tarafta olmayışını eleÅŸtiri konusu yapanlar var. Bu elbette tartışmaya açık bir konu... Ancak tartışırken meseleye bütün unsurlarıyla birlikte bakabilmek, özellikle de Filistin yönetimi ile Filistin halkını birbirinden ayırmak gerekiyor.
 
GeçtiÄŸimiz seksen yıl boyunca gelmiÅŸ geçmiÅŸ Filistin yönetimleri neredeyse hiçbir zaman, -ki bunlar pek çok zaman diplomatik anlamda Filistin’in sözcüsü sayıldılar-, Filistin halkının, özellikle de Müslüman Filistinlilerin hissiyatıyla tamamen örtüÅŸen yapılar, yapılanmalar olmadılar. Yaser Arafat’ın önce El-Fetih, sonra FKÖ ile Filistin davasının öncüsü kabul edildiÄŸi yıllarda daha çok sol görünümlü militer bir yapısı vardı. Bugün Filistinlilerin Arap olduÄŸunu keÅŸfederek kendilerini geriye çeken sol çevreler, 70’li ve 80’li yıllarda birer FKÖ sempatizanıydı ve sol söylemin temel vurgularından biri Filistin davasıydı. Bugün solda tablo oldukça karışık ve izaha muhtaç... Bunun da Filistin sokaklarından tekbirler yükseliyor olmasıyla mutlaka bir ilgisi var. Aslında bu Filistin halkının hissiyatının nihayet kendini görünür kılacak noktaya gelmiÅŸ olmasından...
 
Filistin topraklarında, FKÖ ile birlikte ve sonrasında temsildeki bu tip sıkıntılar sebebiyle yollarını dini vurgularla çizen örgütler ortaya çıktı. Bunların en büyüÄŸü Hamas’tı ve o da aslında özellikle yöntemleri bakımından beraberinde baÅŸka tartışmalar getirdi.
 
Bütün bunlar olurken, Filistin topraklarında yaÅŸayan ve bütün üst yapıların kendilerine güvenerek sahne aldığı insanların, yani Filistin halkının aslî karakteri çoÄŸu zaman dikkatten uzak kaldı. Yani Ä°srail’in karşısına Allahuekber diyerek dikilen, fiilen cihad eden ve ölürse ÅŸehit olacağına inanan o inanmış insanlar dünyanın karşısına kendileri olarak pek çıkamadılar. Oysa baÅŸtan beri Ä°srail’in hedefi herkesten çok onlardı. Onlar vuruldular, onlar topraÄŸa düÅŸtüler, onlar iÅŸkenceye ve zulme uÄŸradılar, onlar tecrit edildiler, onlar evlerinden barklarından edildiler.
 
Filistin yönetiminin, yönetimlerinin yapıp ettikleri yanlışları ortaya sürerken, esasen bu yanlışların yapılmasında hiçbir dahli olmayan bu mazlum halkın on yıllardır nesilden nesile devam eden yiÄŸitçe mücadelesini, imanlarını, Müslümanca vakarlarını, kaybetmedikleri dirayetlerini ayrı bir yere koyma dikkatini asla ve asla elden bırakmamak gerekir.
 
Bugün bizim ülkemizde ve dünyada Filistin için canı yanan herkesin, Filistin davasını sahiplenen her insanın desteÄŸi de zaten burayadır. Filistin yönetimlerinin yanlışları bahsi diÄŸerdir. Diplomaside devletler genel doÄŸrularının dışında pek çok bazen yanlış görünen, bazen de gerçekten yanlış ÅŸeyler yaparlar. Mesela Türkiye halen terörist Ä°srail devletiyle diplomatik iliÅŸki içinde olan ülkelerden biri ve bu meseleye de belli bir itidal ile yaklaşılması gerekiyor. Çünkü bu mesele siyah-beyaz bir bakış açısıyla bakılamayacak kadar karmaşık, girintili çıkıntılı bir meseledir. Devletler genel anlamda yanlışlığı bariz iliÅŸkilerden sürecin selameti bakımından bazı faydalar temin etmeyi düÅŸünebilirler. Tabii ki bıçak kemiÄŸe dayanmadığı sürece...
 
Daha yüzyıl önce aynı tebaanın birer parçası olduÄŸumuz mazlum ve kardeÅŸ Filistin halkının canı, malı, yurdu (ki bizim de yurdumuzdur), davası, istiklali ve istikbali Müslüman olmanın ve kardeÅŸlik hukukunun bir gereÄŸi olarak bizim için mukaddestir, bunun tartışmaya açık bir tarafı yoktur. Filistin yönetimlerinin diplomatik yanlışlarının meseleye bakış açımızda en ufak bir görme bozukluÄŸu meydana getirmesine izin veremeyiz, vermemeliyiz.
 
Filistin’de yaÅŸayan birilerinin geçmiÅŸte topraklarını Ä°srail’e satıp satmadıkları ile ilgili spekülatif tartışmalar da bundan farklı deÄŸildir. Tarihte pek çok ÅŸey olmuÅŸtur ama her ÅŸeyi kendi zamanı, baÄŸlamı ve gerçekliÄŸi içinde deÄŸerlendirmek durumundayız. Müslümanlar arasında birliÄŸin yeniden tesisini düÅŸünerek kasten gündeme sokulan bu gibi tuzaklara düÅŸmemek icap eder. Tarihçiler bu konuda aydınlatıcı bilgiler verebilirler, ancak bugün yaÅŸanan zulmün bu meseleyle bırakın aynı cümleyi, aynı paragrafı, aynı cümlenin içinde bile bir arada düÅŸünülmesine izin veremeyiz, vermemeliyiz.
 
Kaynak: YeniÅŸafak Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.