Türkiye; muhafazakârlık, milliyetçilik, solculuk ve sosyalizm gibi ideolojilerden üretilen korkularla devletin demokratik dönüşümü ötelenmiş bir ülkedir. “Din elden gidiyor”, “komü
Bilim var ya bilim, acayip bir şeydir” demek manasına gelen “bilimcilik”, atom bombasının icadıyla değil de Hiroşima’ya atılan atom bombasıyla “ölür.”Fakat bir bakıma “din te
Kâinatın yaratılış tarihi “Din” ile başlamıştır. Varoluşla ilgili tek ve kesin kaynak dindir; her şey din noktasından hareket etmiştir. İnsanlığın sahip olduğu tüm bilgilerin te
Çarlık Rusya’sından bu yana Rusya’nın insan hakları karnesi katliamlarla dolu: “Din ile mücadele sosyalizm için mücadele” ilkesinden hareketle on binlerce din adamının katledilmesi,
Sevgili seküler kardeşim; kızmayacaksan bir şey söyleyeceğim. Öncelikle şurada bir anlaşalım. “Din konuşmak”, senin paşa gönlüne, modern algına, inandığın yalana göre şekil ala
“Din” derken herhangi bir müesses dini değil, genel olarak kutsalın tecrübesini kasteden Dinler Tarihçisi Mircea Eliade, dinlere karşı eşit bir mesafe durmasıyla maruftur ve ona göre kut
Şerif Mardin, neredeyse yarım asır önce, “iki Türkiye”den sözetmişti. Birinci Türkiye, belli başlı kentlerde, Ankara, İzmir gibi “Cumhuriyet kentleri”nde yaşayan “kentli / laik T
Ne İlhan Kesici, ne Mehmet Bekaroğlu, ne de müftü İhsan Özkes, İmamoğlu kadar CHP içinde “İslam” kimliği ile yüzleşmeyi sağlayamamıştı. Lütfü Doğan, CHP’nin boynunda nazarlı
Birçok kitap oluyor bu köşede sözünü ettiğim, hepsi birbirinden değerli. Bunlardan bazıları da var ki, ayrıca anlatmaya kıyamıyorsunuz, anlatsanız da olmuyor, esas kitabın yerini tutmuy
“Dini medya okuryazarlığı”na neden ihtiyaç duyuluyor? Bireylerden ve medyadan kaynaklanan hangi nedenler, dini medya okuryazarlığını gerekli kılıyor?
“Biz İstanbul’u bugün kaybetmedik be Reis!” diye başlayan bir özeleştiri metni dolaşıyor sosyal mediada. Yazan adını da yazmış aslında. Ben küçük dokunuşlarla aynen yayınlıyoru
Dr. Necdet Subaşı Hocanın “Din Yorgunluğu” olarak kavramsallaştırdığı bir tanımımız var. Kavramın oluşturduğu düşünceden hareketle söylenebilecek birçok şey var, bu hususta b
Ateistler, deistler ve bilimi din gibi gören çevreler sürekli sordukları sorularla dindar kesimi zorlamayı ve özellikle gençlerin kafasını karıştırmayı hedeflemektedirler. Soruların kimi
CUMHURBAŞKANII Erdoğan’ın bir demeciyle başlayan “dindar nesil yetiştirme” tartışması, aslında Abdülhamid’in de temel problemiydi.
Türkiye’de iki egemenliğin kurbanı olduğumuzu söyleyen Prof. Mehmet Görmez, bunları ‘niceliğin egemenliği’ ve ‘gösterişin egemenliği’ olarak tanımlıyor. Görmez, gösterinin, i