Düşünce Mektebi

Mustafa Öztürk: Birilerine laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan çok daha zor

Geçen haftaki yazımda malum evrim tartışması ve dinî açıdan bu tartışmaya yaklaşım tarzı hakkında farklı bir perspektif ortaya koymaya çalışmıştım. Konuya girişte, evrim teorisine karşı çıkan kimi akademisyenlerin meseleyi siyasi ve ideolojik argümanlarla ele almasındaki sakatlığa dikkat çekmek için, Abdülkâhir el-Bağdâdî’nin hem sübut hem delalet yönüyle problemli olduğu değerlendirilen “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak” rivayetinden hareketle İslam tarihindeki tüm fırkaları bir şekilde yetmiş üçe denk düşürmek ve bunlardan yetmiş ikisini cehenneme gönderip yetmiş üçüncüsünü “fırka-i nâciye” (cennetlik fırka) ilan etmek maksadıyla kaleme aldığı el-Fark beyne’l-Fırak adlı eserinden bir ifade aktarmıştım. “Ehl-i Sünnet yeryüzünün hareketsiz/sakin olduğu hususunda icma etmiştir. Bunun aksini savunanlar materyalisttir” şeklindeki bu ifade, bilimsel bilgi konusu olan bir mesele hakkındaki siyasi, mezhebî ve ideolojik bir önyargının nasıl da sahih bir itikat/inanç umdesi gibi sunulabildiğine ve bunun aksini savunanların nasıl da materyalist diye kodlanabildiğine dair ibretlik bir örnekti.