İnsanın hüsranı, toplumun helakı, hakimiyet hevanın eline geçince başlar… İnsanın bozulmasına yol açan bütün olumsuz içsel etkenlere ise heva diyoruz… İstek, tutku, nefsin arzu ve hevesi, şehvete yönelik şiddetli eğilimi bu kapsamda görebiliriz…
Yüce Mevlâ, insanoğlunu müspet ve menfi duygular üretecek mekanizmalarla beraber yaratmıştır. Vahyin ışıklarıyla aydınlanan akıl ve fıtratı bozulmamış irade mekanizmasını devreye k
Allah Teâlâ ibâdetlere verdiği ecir, sevap ve ödülleri arttırdığı, af isteyenleri bağışladığı, duâları kabûl ettiği, manevîyatımızı oluşturan unsurları takviye ettiği, düny
“Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı ikâme ederler, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten alıkoyarlar. İşlerin sonu Allah’a varır.” (
“Siz ey imana ermiş olanlar! Birbirinizin mallarını haksız yollarla -karşılıklı rızaya dayanan ticaret yoluyla da olsa- heba etmeyin ve birbirinizi mahvetmeyin; zira Allah, sizin için bir r
İnsan istese istemese de razı olsa olmasa da hoşuna gitse gitmese de kul olarak yaşamak mecburiyetindedir. Kulluğunu ya Allah için yapacaktır ya da Allah’ın dışındakiler için.
Vahyin diriltici mesajını çok iyi kavramış olan Âkif, son derece vâzıh ve beliğ ifadelerle Kur’an âyetlerinin manalarını şiir, nesir ve hitabe formunda ümmetin dikkatine sunmuştur.
Gerçekliğin çeşitli soyutluk düzeyleri olduğunu kabul edebiliriz. En somut gerçekler hal ifadeleri ile ifade edilenlerdir. Teorik ve formel ifadeler daha soyut gerçekleri yansıtırlar. Bir if