Üzgün hissederiz, mutlu hissederiz, kaygılı hissederiz. Bin bir çeşit ruh haline girer çıkarız. Gün içinde bile bir ruh halinden diğerine geçeriz. İnsan hisseden bir varlıktır.
Siyer Kuran’ın menzilidir. Hak ile Batılı Ayırandır. İnsan hikâyeden ibarettir. Hayvanların hikâyeleri olmaz. Çünkü hafızaları yoktur. İnsanın tarihi, hayvanın ise geçmişi olur. �
Özgürlük erk sahiplerinin muhalefet dili olarak kullanılmaya devam ediyor. Özgürlük söylemiyle iradeleri teslim alınanlar kapitalist düzene en çok odun taşıyanlar oldu.
Çağ, çağrımızın kurduğu bir çağ değil. Bir çağlayan hiç değil. Hepimizi yutan, uyutan, bizi bizden, bizim kavramlarımızdan, anlam haritalarımızdan, hakikat dünyamızdan, ruhumuzdan
Haçlı ruhu her dönem koşullar gereği farklı bir renge ve hâle bürünebiliyor. Kültürel emperyalizm için sadece kendilerinin çabası yetmiyor. Müslüman toplumlarda kendileri gibi düşün
Rivayet olunur ki, dört öküz bir otlakta birlikte yaşarlarmış. Etraflarını saran kurtlar bir yolunu bulup onları birbirlerine düşürmek ve ağlarına takmak için vakit kollasalar da öküz
Sözün uçup gideceği sanılmasın. Uzamda yerini alıyor. Hiçbir şey boşa gitmez. Yeter ki hayırda, iyilikte, güzellikte yarışmış olalım.
Ah bir beddua mıdır, değildir. Bir içleniştir. Sözle söylenemeyen bir içleniş. İnsanın kendi iç dünyasındaki bir sarsılış. Yetimin ahından sakınılması dilenir. Çünkü o savunmas
Güç atfettikleri siyasi liderlerinin, intisap ettikleri cemaat önderlerinin, işverenlerinin ayakları altında ezilmeye rıza gösteren fertler tutundukları kişiyi insanüstü bir varlık olarak
İslâm milletinin unsurları olan Müslümanların ayrışması, zihin dünyalarını bir yere odaklanmaya zorunlu kılıyor. “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” denildiğinde Türk olm
İlahî Kelâm’ın Sırları alt başlığıyla, Fikriyat Yayınları’nın ilk kitabı olarak okurlarıyla buluşturulan Letâifü’l-İşârât, ilk tercüme değil ama Demirli’nin eliyle eksi
Batılı düşünürlerin bütün yoğunluğu ve çabası kültür ve edebiyattır. Bu yolla istenen sonuçlara varmak. Bizdeki Batıcı aydınlara bakıldığında bunun yansımaları görülmektedir
Seni kollarıma verdiklerinde küçücüktün; bakışların donuk, rengin birazcık soluktu. Benim için zor olmadı; ufak dokunuşlarla kendine gelmiştin. Tebessüm bahçesini andırıyordu; seviml
Yedi çocuk büyütmüş annem. Onlarca torununda da emeği var. Hiçbir yere yetişme diye bir derdi olmamıştır ömür boyu. Hiç okuluna gitmediği halde kanaat, hiç tahsilini almadığı halde
Ortaoyunun ve meddah geleneğinin son temsilcisi olan büyük sanatkâr İsmail Dümbüllü’nün kavuğu yine el değiştirdi. Kel Hasan’a ait olduğu söylenen, Kel Hasan’dan Dümbüllü’ye,
Hazreti Ali, valisine gönderdiği emirnâmede, "Kin düğümlerini çöz; seni intikama sürükleyecek ipleri kes" diyordu. Açıklık kazanmamış işleri anlamamış görün, gammazların sözüne