Türkiye, köklü, kapsamlı ve çok yönlü bir savrulma, bir çözülme, bir çürüme yaşıyor... Toplumun bütün kesimlerinde gözlenen tedirgin edici, hatta ürpertici bir durum, bir felâket b
Renklerimizin, dillerimizin, fiziksel şekillerimizin ve elbette düşünce dünyalarımızın farklılığı, hep Kerim olan Rabbimizin birer ayeti ve şükredilmesi gereken birer nimetidir. O (cc) i
Arka arkaya gelen cinayetlerle anılan 1993 yılında, Turgut Özal’ın danışmanlığını da yapan eski bakanlardan Adnan Kahveci de İstanbul yolunda geçirdiği kazada hayatını kaybetmişti.
Said Halim Paşa, Müslümân aklın ve yüreğin imkânları ile yaşadığı yerin târîhî-sosyolojik bağlamı arasında sıkı bir irtibat bulunduğunun bilinciyle kendini konuşlandırmıştı.
“TÜRK elitleri, niçin tarihlerine yabancı, değerlerine karşı tepkili, geleneklerine karşı aşağılayıcılar? Yalnızca Batıl�
AK Parti, güçlü halk desteği ve iktidar potansiyeline rağmen tartışılıyor, eleştiriliyor ve gelecek adına bizzat taraftarlarının endişesiyle masaya yatırılıyor.
İbrahim Kahveci, bugünkü köşe yazısında, son dönemde gece yaşanan döviz kurundaki kısa süreli çok dalgalanmanın ülke ekonomisindeki etkisini kaleme aldı.
Türkiye, dış politikada başarılı bir dönemden sonra bir süredir hayli sorunlu bir süreçten geçiyor.
Sabitelerinden ve kendi yerinden her kopuş beraberinde bir savruluşu getiriyor. Sığınacak bir limanı olmayanlar dalgaların arasında yalpalıyor. Tutunacak bir dalı olmayanlar fırtınaların
Modern uygarlığın açgözlülüğü Seyyid Hüseyin Nasr’ın İnsan ve Tabiat adlı eserinde harikulade bir biçimde tartışılmıştır: Merhametsiz bir dünyada tabiat, tılsımından ve sı
BEŞ yıl aradan ve bir düzine makale ve onlarca konferanstan sonra Kingsley ikinci bir kitapla çıktı okuyucularının karşısına. “Gerçeklik” (Reality) adını taşıyan altı yüz sayfal�
MEKÂN kelimesinin kökü “k-v-n” dikkate alınırsa Evren anlamına gelen Kevn ve Kâinat ile yakınlığı hemen fark edilir. Kevn, mastar anlamı
Neredeyse hiç secdeden kalkmazken alnım, niçin bir kez bile sesini duyamam? Günler, geceler... asırlardır adı dudaklarımdan düşmediği hâlde neden bir defa da ben onun adımı andığını
Yasin Aktay / Yenişafak