Beraber yaşandığı zaman hayat, her gün, her yeni durumda, konuşarak ve tartışarak yeniden şekillendirilir. Modern hayatın sağladığı imkânlarla mekân olarak birbirinden gittikçe uzakla
Geçen hafta İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, hak ettiği kadar ilgili çekmeyen bir karar verdi. Başsavcılık, 31 Mart seçimlerinde usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla, Yükse
Her işin bir maddi ve manevi boyutu var. Her işin bir hesabı ve bir de kitabi yanı var. Aslında herkesin bir hesabı var, var olmasına da, sizin hesabınızla Allah’ın hesabı tutuyor mu, ona
4 Ocak 1935'te Marmara Adası civarında saat 16.41'de 6.4 büyüklüğündeki bir deprem meydana geldi. Bu deprem 23 yıl önce, 1912 Mürefte Depremi'nden sonra hissedilen bir zelzele geçirmeyen İ
Röportaj: Asım Öz - HAKSÖZ
Yıl 1988, Zilhicce ayının 9’unu 10’una bağlayan gece… Arabistan’ın bozkır çöllerinde, Arafat’tan süzülmüş binlerce insan, Yaratıcılarının rızasını kazanmak için y�
Rivayetler arasında Hz. Peygamber’e müşriklerin, Yahudiler’in ve münafıkların çeşitli defalar suikast girişiminde bulunduklarına dair muhtelif haberler vardır. Bunların bir kısmının
Bir önceki yazım kimi hanım okurlarımızdan eleştiri aldı. Neden eve yorgun argın gelen kişi erkek olsundu? O halde bu yazıya alternatif senaryoyla başlıyoruz. Adam, gecenin geç saatinde a
Normal çocuklar tabiatıyla ''normal'' olurlar, yani mutlu. Sıradan. Ortalama karakterlerin gidişatı hemen hemen aynıdır: vasatta seyretmek.
"Ben?in Tarihi" ile "Tarihteki Ben" Çatışmasında Ahmed Cevdet Paşa Okulu Başarısız mı Oldu?, Babasının Kızı: 70. Ölüm Yıldönümünde Fatma Aliye, Bilim ve Sanat Vakfı, Türkiye Araş
Hz. Peygamber (s.a.s)’in vefatından sonra, İslam toprakları fetih hareketleriyle oldukça genişlemiştir. Emevilerle başlayan İstanbul muhasaraları ise 1453’te Fatih’in İstanbul’u feth
Kimileri hayatlarını İstanbul'da geçirmiş, kimileri bu şehri hiç görmeden aşık olur gibi sevmiş İstanbul'u. Kimileri yazma ilhamını İstanbul'dan alırken, kimileri onu özleyerek yazmı
Konuya girmeden evvel şu tesbiti yapmanın yararlı olduğunu düşünüyorum: Yaklaşık 1990’larda yükselişe geçen bu mesele on yıla yakın bir süredir Türkiye’de tartışılıp duruyor.
Cemal Süreya, Mehmet Kaplan, Hilmi Yavuz bir arada (1972)