Sosyal Medya

Makale

İnsan Üzerine Yeniden Düşünmek

Modern dünya hızla bir noktaya doÄŸru evrilmektedir. Bu nokta ise post hüman/insan sonrası bir noktanın kendisidir. İnsanın yapay zekâ üzerinden tamamen iÅŸlevsizleÅŸtirildiÄŸi bir zemine doÄŸru bu hızlı akışı üzerine tefekkür etmek ve bu sonucun getireceÄŸi, inanç, kültür, deÄŸer, erdem, etik ve ahlaki kaygılarla birlikte siyasi, sosyal, iktisadi ve psikolojik vasatı da ayrıca düÅŸünmekte yarar var.

İnsanlığın sonuna doÄŸru bir seyrüsefer baÅŸlamış görünmektedir. Tıp alanında, edebiyat alanında, bilim ve teknik alanında yapay zekânın tartışılmaz üstünlüÄŸü konuÅŸulmaya baÅŸlanmıştır. Bugün insanın yaptığı birçok iÅŸi yapay zekâ daha üst bir seviyede yapabileceÄŸi tartışılmaktadır. Uluslararası sistemin çıkmaza girmesi, yeni bir sistem arayışının ne olacağına dair bir göreceliliÄŸin varlığı… İktisadi bir krizin kapıda oluÅŸu, katliamlara yönelik oluÅŸmuÅŸ derin bir sessizlik, Gazze özelinde meydana gelen soykırıma herhangi bir cevap verilmemesi, bilakis, gizli bir ÅŸekilde teÅŸvik edilmesi… Yakın zamanda yeniden mültecilere ve yabancılara yönelik ÅŸiddet eylemlerinin baÅŸlama ihtimali, dünyayı yaÅŸanmaz kılacak ve yeni arayışlara kapı aralayacak gibi görünmektedir.

İnsan sonrasına dair metinler giderek çoÄŸalacak, mevcutları bile bayağı fazla… Pandemi sürecinde olup bitenlere bugün yeniden bakıldığı zaman hastalıktan çok bir baÅŸka ÅŸeye hazırlık seviyesi olduÄŸu daha net görülebilinmektedir. Yapılan bütün çalışmalar, insanlığın aleyhine neticelendiÄŸi açıklık kazanmıştır. Yapılan tedavi yöntemleri ölümle neticelendiÄŸi gibi aşılarda da bugüne kadar giderek hızlanmış kalp krizlerinin varlığı ile tartışmaya açık hale gelmiÅŸtir. Çip üretimi, saÄŸlık sektörü dâhil olmak üzere insanın yaÅŸam koÅŸullarını iyileÅŸtirme adına çalışıldığı gibi bir duygusal yönlendirme ile insanlığın dijital bir köleliÄŸe yöneltilmesi de olası geliÅŸmeler olarak beklenmektedir. Fakat her zaman olduÄŸu gibi bunu insanlığın yararına olduÄŸu propagandası olarak çiplerin üretilmekte olduÄŸu görüÅŸü yaygınlaÅŸtırılmak istenmektedir.

İnsan ise yapay zekâ ile mukayese yapılarak onun zaafları, zayıflığı ve acizliÄŸi üzerinden muhtemelen ileride gereksiz bir varlık olduÄŸu algısı ile birlikte insanlığın geleceÄŸine dair ‘Karanlık Güçler’in kendi politikalarını gerçekleÅŸtirme imkânına yönelik çabalar hız kazanacaktır. Dünya dışı varlıkların varlığı ve tartışma zeminine taşınması, insan dışı yeni tür varlığın izlerinin tartışıldığı komplo teorileri eÅŸliÄŸinde yapılan televizyon programları da buna eklenmelidir. Hızlı, engelsiz, koÅŸullarının kendileri tarafından belirlendiÄŸi bir ‘El’ tarafından sürüklenmektedir insanlık…

Dine yöneltilmiÅŸ saldırılar, kara propaganda yapıları, içerden satın alınan aydın ve entelektüellerin farkında veya deÄŸil dini düÅŸüncenin kendisine yönelik saldırıları hep bir geleceÄŸe yatırım olarak okunması ÅŸarttır. Tıpkı aydınlanma felsefesinin ortaya çıktığı zaman insanlar için özgürlük, eÅŸitlik ve insan hakları mefhumu altında sunulan altın tepsideki haklar, süreç içinde ‘Sermaye’ denilen kapitalistlerin ve sisteminin kuruculuÄŸunu saÄŸlaması ve dünya iktidarını eline geçirmesine zemin oluÅŸturması gibi…

Son yüz yıldır meydana gelen dini düÅŸünceyi yeniden okuma arayışlarının önemli bir kısmı da bu zemine yaslandığı açıkça görülmektedir. Din, düÅŸünce ve müslüman arasında oluÅŸturulan bu kopukluÄŸun nelere mal olduÄŸu ise akıl sahipleri için açık bir müÅŸahede durumunu iÅŸaret eder. Sürekli İslam tarihini kötülemek, Müslümanları aklı terk etmekle suçlamak, onları atalar dinine tabi olan kesim olarak yaftalamak, dinin hiçbir ÅŸekilde doÄŸru anlaşılmadığını ileri sürmek, küresel sermayenin iktidarını güçlendirdiÄŸi gibi ‘Karanlık Güç’ün iktidar alanlarını çeÅŸitlendirmekten öte bir iÅŸe yaramamıştır. ÖrneÄŸin, bu düÅŸünceleri savunan insanlar, doÄŸru bir İslami düÅŸünceyi hayatlarına geçirmek gibi bir kaygıyı taşımadıkları gibi, bu çabaları engellemeye yönelik baskıyı oluÅŸturmakta ise mahir davranmaktaydılar.

İnsanı mikro tanrıcık olarak kodlayan yapı hangisi ise bugünde artık insanın deÄŸil, seçilmiÅŸ kiÅŸilerin makro tanrıcılığa yöneldiÄŸi bir zemine doÄŸru sürüklemektedir. Yeni mikro tanrıcıkların ise yapay zekâ üzerinden kurgulanmış yapay varlıklar olacağı öngörüsünde bulunulmaktadır. Ve buna bütün dünya sakinleri, insanları ise hiçbir ÅŸey olmamış gibi sessiz kalmaktadır. Her zaman olduÄŸu gibi ‘kitle’ olan insanların yönetilmeleri, yönlendirilmeleri ve propaganda eÅŸliÄŸinde dilenilen noktaya çekilmeleri kolaylaÅŸmaktadır.

Evet, insanlık tarihi boyunca insana yönelik yapılmış tanımlar ile dinin insana yönelik getirdiÄŸi tanımı bir kez daha yeniden ele almaya yönelmek insan kalmanın yegâne imkânı gibi durmaktadır. Din, relegion/ sosyolojik bir olgu olarak deÄŸil, ‘ilahi bir kurtuluÅŸ yolu’ olarak kabul edilmeli ve ona göre insan tanımını yeniden ele alarak bugüne kadar yapılmış tanımların yetersizliÄŸi idrak edilmeli, gündemleÅŸtirilmeli ve insanlığın kurtuluÅŸunun reçetesi haline dönüÅŸtürülmelidir.

İnsanın yeryüzü halifesi olarak konumlandırılması, irade ve akıl üzerinden kendi yaÅŸam koÅŸullarını kendisine sunulan fırsatlar üzerinden gerçekleÅŸtirme imtiyazı ve becerisi ile varlık skalasındaki yeri önemli iken, kendisini Yaratan Yaratıcı Rabbi tarafından bir imtihan ile karşı karşıya olduÄŸu hakikatini unutmadan bu dünyadaki yaÅŸamını anlamlı kılması, bugüne kadar kendisine yüklenmiÅŸ anlamların anlamsızlığını açıkça ortaya koyacaktır. İnsan, yaratılmış bir varlık olarak varlık skalasındaki yeri kendisini Yaratan Güç’ün belirlediÄŸinin farkındalığını inÅŸa etmelidir.

Dinin dışında kalan düÅŸünce yapılarının insana yüklediÄŸi amaç ve sunduÄŸu hakların hepsinden fazlasını zaten din/ilahi çaÄŸrı vermektedir. Ama bir farkla, bu hakların sonuna kadar hakkını vereceÄŸini de deklare ederek, gördüÄŸü kötülüklerin hesabının görüleceÄŸini bizatihi kendi İktidar Gücünü de ekleyerek gerçekleÅŸeceÄŸini açıkça beyan ederek… Yani insan her zaman Büyük bir Kudretin gözetimi altında yaÅŸadığının bilincini açıkça öÄŸrenmelidir. O zaman yaptığı her ÅŸeyin ne kadar anlamlı ve kıymetli olduÄŸu bilgisini açıkça idrak edecektir. Peki, bu durumu baÅŸka hangi bakış, filozof veya küresel güç saÄŸlayabilir. Adaletin gerçekleÅŸimi ki ölüm ve sonrası da dâhil olmak üzere saÄŸlanabilir. Dünya ile sınırlı her gücün adaleti ikame etme konusunda güçlü zaaflar taşıdığı ve yetersizliÄŸi her aklı başındaki insan ve yaÅŸadığı deneyim anlaması için yeterlidir.

Sanki Allah yokmuÅŸ gibi, ahiret yokmuÅŸ gibi davranan kiÅŸiler, aydınlar, entelektüeller, farkında olmadan insanlığın intiharına sebep olmaktadırlar. Adaletin olmadığı bir yerde insanlığın kendi vicdanına sahip olması beklenmemelidir. Vicdanı kaybolmuÅŸ insan ise insanlığından sıyrılmış olacaktır. Bu da insanlığın yok oluÅŸunu beraberinde taşıyacaktır.

Åžimdi her aklı başında mümin kiÅŸi, behemehâl aklını başına almalı, dine yöneliÅŸini gerçekleÅŸtirmeli, hangi din sorusunu askıya almalıdır. Çünkü din, bin beÅŸ yüz yıldır zaten ahlaki zeminde tartışılmaz bir ÅŸekilde varlığını korumuÅŸ, sürdürmüÅŸ ve aktarılmıştır. Propaganda diline teslim olmaya gerek yoktur. Hiçbir mezhep veya meÅŸrep dinin yerine ikame edilmemiÅŸtir. Hepsi dinin yaÅŸamdaki sorunlara cevaplarını bulma arayışının tezahürleri olarak kabul edilmiÅŸlerdir. Ama ahlaki zemin hep aynı kalmıştır. İbadetler hep aynıdır. Emir ve yasaklarda aynı özelliklere sahip olmuÅŸlardır. Tali meselelerdeki farklılıklar baÄŸlayıcı olmaktan uzaktır. Bu genel bir kabuldür.

Müminler, kendi iç meselelerinin dışarıdan beslenerek büyütüldüÄŸünün farkına varmalıdır. Kendilerine dışarıdan yapılan saldırılara dikkat kesilmelidir. Kendi birlik ve bütünlüklerinin saÄŸlanmasını eksene alan çalışmalar yapmaya baÅŸlamalıdırlar. Kendi Müslümanlıklarını hayatlarının merkezine koymayı irade etmelidirler. İlk Müslümanlar nasıl hareket etmiÅŸlerse bugünün Müslümanları da aynı ÅŸekilde hareket etmeyi baÅŸardıkları zaman zafer onların önünde duracaktır biiznillah…

Abdulaziz Tantik

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.