Sosyal Medya

Makale

haydi kızlar okula derken, af buyrun anlamadım!

öldürdüÄŸü kardeÅŸinin cesedini ne yapacağını bilmez halde kıvranırken!
o ara katil kardeÅŸe bir karga yol gösterir de ne yapılacağını öÄŸrenir ya!
bildiniz deÄŸil mi?
adem atamızın kıssasında geçen
evlatlarının kavgası ve sonrasında olan iÅŸte…

acziyet derim dost, acziyet…
hiç beklenmedik zamanlarda kuÅŸatıverir insanı çaresiz ve biçare kalakalırsınız...

anne karnından tutun ölüme kadar her an bir baÅŸkasına ihtiyaç hissederiz.
onun için olsa gerek
hayatının her safhasında bir ÅŸeylere illa ki muhtaç olan insan
bu duygudan uzaklaÅŸmak ve bağımsız, özgür kalmak ister.
ister de
bu his insanın duygu sınırlarını zorladığı vakit,
inanın yatağında akan nehir misali gibidir

hani alımlı alımlı akarken insana mutluluk veren,
aynı zamanda bir çok faydalı iÅŸimizde kullandığımız o dereler,
selle birlikte yatağına sığmaz ve taşarsa
önüne durmak mümkün olmadığı gibi
kabına ve etrafına verdiği zarar emsalsiz oluverir...

insan da  duygusal taÅŸkınlıklarında  benzeri, tıpkısını yaÅŸar
her bir taÅŸkınlık sonuçta insan için kaçınılmaz zarardır.
onun için "aziz kitap"
kıyılarda gezmeyin, Allah’ın korusunu gözetin, etrafında dolaÅŸmayın,
an olur taÅŸar ve günaha girer, Allah’ın hakkına tecavüz edersiniz diye uyarılırız.
orta yolun yolcuları olmak için
yolun kıyılarına (!) kaymamak, taÅŸkınlık yapmamak en önemli  dikkat edeceÄŸimiz haldir.

insanın hangi duygusu “taÅŸtığı” vakit en tehlikeli olur derseniz?
hayır hayır!
inanın ‘ÅŸehvet’ taÅŸkınlığı falan deÄŸil
söyleyeceÄŸim ÅŸey yanında ÅŸehvet çok çok basit kalır.
sanki 'müstaÄŸni' olmak var ya,
"kendi kendime yeterim" duygusu tam da onu diyorum iÅŸte .
bu taÅŸkınlık  adamı yer bitirir dost.
"aziz kitabın" yekten uyardığı ve dikkat çektiÄŸi en tehlikeli olandır adeta:

"insan nefsi azar azgınlaşır,
kendi kendine yeter (müstaÄŸni) saymakla"

"kendi kendine yetme"
modern zamanların büyülü sözü
kalabalıkların adeta tek arzusu hedefi oldu farkındayız değil mi?

kapitalizmin doymak bilmeyen özgürlük iÅŸtahına kapılan  ve
bağımsız olmak sloganıyla hayatlarımıza tam anlamıyla boca edilen
ve zamane insanın önüne  en önemli hedef olarak konulan ÅŸey
"kendi kendine yeterlilik"  devasa bir taÅŸkınlığın adı oldu.
görüyor yaşıyoruz iÅŸte…

bakmayın öyle! kiÅŸinin en büyük yarası 'enaniyet'idir.
bu hastalıklı anlayış,
insanın kutsadığı ve deÄŸer yargılarını bir bir zayıflatırken veya  yok ederken
yaşasın derler!
insanlık bir özgürlük alanı daha kazandı.
bu yeni durum çok zaman insan benliÄŸinin azgınlaÅŸtırmaktan baÅŸka iÅŸe yaramaz dost.

kiÅŸinin acziyeti tiksinti edilecek bir hal gibi sunulunca kalabalıklara.
bağımsız, özgür olan güçlü olandır yalanı kiÅŸiyi bireyselleÅŸtirirken
gerçekte büyük bir tenakuz yaÅŸar durur insan;
"yalnızlık" gibi diyorum.
kazandıkça  kaybetmek var ya tam da öyle bir ÅŸey iÅŸte.
baÅŸkasına ihtiyaç hissetmeyen bir nefs
bir başkasına bağlanma isteğinin zayıflaması demektir ki
of ki of!

mesela eÅŸine muhtaç olmamak gibi
duyduk deÄŸil mi dost?
eminim hiç yabancı gelmemiÅŸtir.

özgür kadın kimseye muhtaç olmayan kadındır diye iÅŸaretlediler.
onun içindir iÅŸte
kadınların ekonomik özgürlüÄŸü olmazsa olmaz zamanlardan geçiyoruz.
"haydi kızlar /kadınlar okula" derken
efendilerin derdi, kadının iÅŸ aÅŸ sahibi olması para kazanması deÄŸil ki;
asıl dert
'eÅŸi' olan erkeÄŸe muhtaç olmamak!

kadının ekonomik özgürlüÄŸünü,
kocasına ekonomik bağımlı olmamak olarak algılayan zamane özgür kadınları!
mutluluktan ölüyorlarmış... öyle duydum!
ah bir de ÅŸu "bruksizimlerine" çare bulsalar...

hayır hayır derdim kadın erkek tartışması yaratmak değil
en azından yazının konusu değil.
iyi bir örnek olduÄŸu için sözünü ederim.

derim ki dost "kendini kendine yetmek," kimseye yük olmadan bir ömür yaÅŸamak ayrı,
kimseye muhtaç olmayacağım demek ayrı.
olmadı mı?
kendi elbisesinin
söküÄŸünü diken ey peygamber sana selam olsun!
o zaman ÅŸöyle diyelim;
kimseye yük olmamak için dua edelim, ‘eÅŸ’ bile olsa yük olmayalım
uğraşalım tamam bu ayrı bir şey
muhtaçlık ayrı bir ÅŸey.

muhtacız arkadaÅŸ muhtaç!
hem de iliklerimize kadar muhtaç.

sevgiliye muhtacız,
yanına uzanıp sarıp sarmalayacağımız “sükun bulacağımız’’ eÅŸlere muhtacız

dizine yatılan saçlarımızı okÅŸarken en derin uykulara daldığımız bir anneye muhtacız .

muhtacız, dağ gibi arkanda duran, verdiğinde fark ettirmeyen
arkadan arkadan gözetleyen babaya muhtacız

yolun iÅŸaret taÅŸlarını koyan içimizden Allah'ın seçtiÄŸi peygambere muhtacız

ve hepsinden önemlisi kalplerin sükuneti, dermanı olan
yoktan bizi yaradan, kuluna sayısız nimeti bahşeden,
varlığından bizi haber eden Allah'a muhtacız.

muhtacız, fukarayız, biçareyiz be dost!
fukaralığı reddeden, zavallılığını gizleyen
arzda çalımla yürüyenler var ya!
“ne daÄŸları aÅŸabilir boyları ne de yeri delebilir!’’

fukara olan baÅŸkasına muhtaç olduÄŸunu bilmektir
yoksa fakirlik malsız mülksüz olmak deÄŸil yoksulluÄŸun bilincinde olmaktır.

varlığını
bir baÅŸkasıyla  fark etmek iÅŸte tam da budur...

ey yolcu

yolda seni
savrulmalardan koruyacak olan
baÄŸlar vardır.
en önemlisi
unutma!
acziyetindir
ve o baÄŸ
kibirle kopar

biz kendi halinde insanlarız. fukarayız! muhtacız
valla!

 

Not;  yazılarımın, dilediÄŸiniz kısmı dahil, dilediÄŸiniz ÅŸekilde dostlarınıza ikram etmeye açıktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.