Sosyal Medya

Makale

Türkiye'nin Karşı Karşıya Kaldığı Savaş

Modern cahiliye iktidar ağı olarak insanları uyutmaya ve edilgen kılarak etkisizleÅŸtirmeye yönelerek onları istenilen tarafa doÄŸru sürüklemekte pek mahir olmaktadır. Bu biraz da farklı kültürlerin modern kültür esareti altında kendi varlığının otantik yapısını kaybetmeleri ile de birebir orantılı bir durumu iÅŸaret eder.

Modern düÅŸünce özgürlüÄŸü bir silah olarak kullanarak köleleÅŸtirmeyi saklı tutarak bağımlılığı mutlaklaÅŸtırarak kendi iktidar erkini güçlendirmeye ve zaaflarını örtmeye çalışmaktadır. Bu olguyu gerçekleÅŸtirmek içinde içerde satın aldığı unsurları çok iyi kamufle ederek onlar üzerinden bu statüyü zorunlu halde tutmanın arayışlarını aralıksız devam etmektedir.

Aklı başında her Entelektüel ve Aydın’ın bir savaşın içinde konumlanmaya baÅŸlandığının farkında olarak iç çatışmaya yönelik net bir karşı duruÅŸ ile milletin ve ülkenin geleceÄŸinin yanında yer alarak düÅŸmana açık kapı bırakmamalıdır.

Son yaÅŸanan Gazze katliamı ve soykırımı OrtadoÄŸu’nun beklenen büyük savaşın ortasında kalacağı gerçeÄŸi ile yüzleÅŸmeyi zorunlu kılmaktadır. Gazze ile sınırlı kalmayan, Lübnan ve Suriye ile devam eden, Mısır ile tehdide varan teklifleri yapan bir güç, Türkiye ile de savaşı göze alacak bir gözü karalığı göstereceÄŸi malumdur. Bu yüzden, iç çatışmayı dışarıda tutmak… Birlik ve dirliÄŸi içeride tam kılmak… Bölgesel bir düzene, birliÄŸe, dirliÄŸe yönelmek ve bunun alt yapı hazırlıklarını saÄŸlamak… Alt yapısı için gereken fikri ve düÅŸünsel zemini olgunlaÅŸtırmak… GeçmiÅŸi geride bırakarak bu tehlike karşısında topyekûn bir karşı koyuÅŸ ile ayakta kalmanın mümkün olacağını, kaybedenlerin olduÄŸu bir zeminde senin kazanmanın köle olmakla neticeleneceÄŸini de dikkate almanın zorunluluÄŸunu idrak etmek ÅŸart olmuÅŸtur.

Ä°srail OrtadoÄŸu’nun başına bela olacak bir iktidar tarafından yönetilen bir savaÅŸ mekaniÄŸine dönüÅŸmüÅŸtür. Türkiye dâhil Mısır, Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Ä°ran, Ürdün, Lübnan gibi topraklarda gözü olduÄŸu gibi bunu bir teolojik ideoloji üzerinden meÅŸrulaÅŸtırmaktadır.

O yüzden Gazze ve Batı Åžeria baÅŸta olmak üzere behemehâl o toprakları koruma altına almak için saldırıya açık ülkelerle bir araya gelerek askeri bir birlik kurulmalıdır. Türkiye buna öncülük etmeli ve zamanın çok önemli olduÄŸu gerçeÄŸini dikkate alarak Suriye topraklarında Türkiye için hazırlanan üslere yönelik saldırı cevapsız ve cezasız bırakılmamalıdır ki diÄŸer ülkelere güven tazeleme imkânı doÄŸsun.

Korkunun ecele faydası yoktur. Korkması gerekenin Ä°srail olduÄŸunu bilmekte fayda var. Bu belanın bölgeden defedilmesi ÅŸarttır. Yoksa sürekli müslüman kanı dökülecek ve buna seyirci kalan iktidarlar bu rezalet ile tarihin sayfalarında kaybolmaya mahkûm olacakları, malumun ilanından baÅŸka bir ÅŸey olmayacağı da aÅŸikârdır.

Müslümanlar olarak her fert üzerine düÅŸeni yapmaya karar verecek iradeyi ortaya koymak zorundadır. Ki ilahi inayeti celbedecek bir ÅŸekilde zafer nasip olsun…

Müslüman ferdin kendisine dönmesi, imanının ÅŸuurunu hayatına yansıtması, iktidarlarının da kendilerine gelmelerine vesile olması için onları uyarma görevini de yapmakta kararlı olmak zorunluluk ifade eder. Halkın kendi ÅŸuuruna sahip çıkması demek, iktidarlarında bu ÅŸuurdan nasiplenerek kendi ÅŸuurunu dikkate alan bir siyaset geliÅŸtirmeye yönelmesi anlamına gelecektir. Bu da baÅŸlangıç adımı olarak kayıtlara geçecektir.

Büyük ve güçlü bir savaşın eÅŸiÄŸinde olmak ile normal hayatımızı yaÅŸamak yenilgiyi baÅŸtan itibaren kabullenmek sonuçlanacağını da bilmekte yarar var. O zaman her türlü saldırıya; siyasi, toplumsal, etik ve iktisadi saldırıların ardı arkası kesilmeyecek ve buradan güç devÅŸiren içerdeki hainlere iktidar alanı açılacaktır. Ä°ÅŸte o zaman Müslümanların kıyamet saati çalmaya baÅŸlayacaktır.

Durum açıktır. Ä°srail Siyonist iktidar güçleri, Müslümanları hayvan derekesinde bile görmemektedir. Fazlalık olarak gördükleri için çocuk, kadın, doktor, gazeteci olduÄŸuna bakmadan öldürmeye devam etmektedir. Açlık, susuzluk, ilaçsızlık gibi her türlü yoksunluÄŸa maruz bıraktığı insanları bombalarla da katletmeye devam etmektedir. Müslümanların bu duruma seyirci kalmaları, kendi intiharları anlamına geleceÄŸini bilmemeleri ve bunun ÅŸuuruna sahip olmamaları en büyük bela olarak önümüzde durmaktadır.

Âlim, aydın ve entelektüellerin bu olgu üzerine deÄŸerlendirmelere yönelmeleri esasa taalluk eder. Sivil toplum öncülerinin ve liderlerinin de bu olaya yönelmeleri, gerekenleri yapma adına istiÅŸarelerde bulunmaları ve gerekirse iktidarları bu noktaya celbetmeleri önemli olduÄŸu kadar zorunluluk arz etmektedir. Medya kurumları, sivil siteler de bu meseleye el atmalı ve konu etraflı bir ÅŸekilde tartışılmalıdır. Korkuyu çoÄŸaltmak adına deÄŸil, bilakis korkuyu ortadan kaldırarak yapılması gerekenleri yapmak adına bu adımlar atılmalı, korkunun bir karşılığının olmadığını beyan ederek bunlar gerçekleÅŸtirilmelidir.

Kadim kültür ve geleneÄŸimize yönelik saldırıların art niyetini bugün okumak daha kolaylaÅŸmış bir hali iÅŸaret eder. Dine yönelik her saldırının köleleÅŸtirilme ile eÅŸdeÄŸer bir olguyu inÅŸada kullanıldığını da beyan etmekte yarar var. Dünyanın gözü önünde yapılan katliamın sessizce kabulleniÅŸi, iktidarların ise yardımcı olmaları, askeri teçhizat sunarak katliama ortak olmaları açık bir gerçekliÄŸe sahiptir. Modern cahiliye kültürü ile Yahudi Siyonist kültür arasındaki uzlaşı dikkate deÄŸer bir örneklem olarak ortada durmaktadır. Batılı fertlerin vicdanlarına yaslanarak yaptıkları itirazların mühtedi olmalarına vesile olmasını ise ilahi inayetin bir tecellisi olarak okumak en doÄŸru okuma biçimi olacaktır.

Allah’a dayanan, O’na sığınan ve O’ndan yardım talep eden elbette ki büyük bir koruma altındadır. Bu hem bu dünya için ve hem de ahiret için geçerliliÄŸini korumaktadır. Ä°lahi inayetin gelmesi için gereken hazırlığın yapılması ÅŸarttır. Gazze halkı bu anahtarı elinde tutmakta ve her türlü kurtuluÅŸu hak eden bir pozisyonu elinde tutmaktadır. Ama diÄŸer müslüman halklar kendi sorumluluklarının hesabını nasıl vereceklerini de düÅŸünmek zorundadırlar. Ve elbette ki bu ÅŸartlar altında hesabı verebilme zeminleri ayaklarının altından kaymaktadır.

Her mümin, kendi kurtuluÅŸu için kötülükten azade olmak ve ona karşı çıkmak zorunluluÄŸunu derununda hissetmeli ve bunu bir ÅŸuur olarak hayatına yansıtarak kendi karakterinin özü olarak konumlandırmalıdır. Ayrıca her mümin iyiliÄŸi, olmazsa olmaz bir gerçeklik olarak hayatının nirengi noktası kılmalı, özü ile birlikte varlık kazanması için çaba ve gayret içre olmayı baÅŸararak kendi imanının tanıklığını yaparak kendi kurtuluÅŸunu saÄŸlayabilir. Ä°ÅŸte imanın tanıklığı bu büyük zulme karşı her türlü imkânlarla tavır olmayı bir zorunluluk olarak görerek hayatımızı inÅŸa etmeliyiz ki ilahi inayet ile zalimlerin alçaldığı ve yerle yeksan oldukları günleri görebilelim…

Allah, zalimlere karşı mazlum ve zayıf bırakılanların yanındadır. Kim ki Allah’ın rızasını arıyorsa bu mazlum ve zayıf bırakılanların yanında yer almalıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.