Sosyal Medya

Makale

Takdir edilmiş bir zaman içre yaşamak: Kadir Gecesi

Takdir edilmiÅŸ bir gece olarak tavsif edilmiÅŸ Kur’an ayı olarak bilinen Ramazan ayının içinde inmeye baÅŸlamış vahiy, insanlığın tarihini yeniden yazması için kendisine sunulan büyük bir ilahi lütuftur.  Nüzul için gece kavramının kullanılması, baÅŸka bir yerde de “Allah sizin dostunuz ve sizi karanlıktan aydınlığa çıkartır” diyerek gece ile karanlık arasındaki bağıntıyı açıklığa kavuÅŸturur. Çünkü vahyin inzali, karanlığın aydınlığa tekabülü olarak betimlenmektedir.

Cehalet ile zulümat arasındaki derin ayrım ve ayniliği de birlikte düşünmekte yarar var. Vahyin aydınlatıcı boyutu ile insanın cehaleti ve zalimliği eş değer görüşü arasındaki aynilik ve bu ayniliği aşan ayrımı da önemlidir. Zulüm, vahyin cehaleti aydınlatmadığı bir zeminde cahil için kaçınılmaz bir son olduğu gibi cehalet, vahye ittiba ederek aydınlandığı zaman ise zulümattan kaçınarak nur ile buluşmayı mümkün kılar.

Peygamber öncesi Arap yaÅŸamının cahiliye olarak tavsif edilmesi ve vahiy ile aydınlatılmasının önemini yeniden düşünmekte yarar var. Bugün yaÅŸadığımız zamanı hangi vasfı ile betimlemeliyiz: modernlik gibi bir aydınlanma olarak mı düşünmeliyiz, yoksa aydınlanma bir insan tasviri olduÄŸu için onu bir cahiliye olarak mı tavsif etmeliyiz.  Soruyu ÅŸu biçimde de sormak mümkün: Arap Cahiliyesi ile modern aydınlanma arasındaki bariz aynilikler nelerdir?

Yukarıdaki soruya verilecek cevap bugünü vasıflandırmak adına önemli bir veri sunacaktır. Arap cahiliyesi, vahyin olmadığı bir düzlemi, beÅŸeri aklın ve gücün egemen olduÄŸu bir zemini iÅŸaret eder. Karanlığı da bu ikiliye dayanması ve her türlü semavi olan ile bağının sahte bir gerçekliÄŸe dayalı kılınmasıdır. Modern dönemde de aynı unsurlar daha fazla olarak öne çıkmaktadır. Arap cahiliyesinde bugünkü kadar geliÅŸmiÅŸ ikna yöntemleri yoktu. O yüzden orada hala hakikat arayışının bazı temellerini bulmak mümkündü ve sonuç itibarı ile Nübüvvet o topraklarda yeniden hayata inzal oldu. Modern dönemde ise neredeyse hakikat ile bağı yok edecek kadar güçlü bir iktidar ile yaÅŸamı domine ederek hakikat ile bağı kopartılmaktadır. Sahte ve sanal bir gerçeklik ile insanlar ikna edilebilinmektedir. O yüzden hakikatin tecelli edeceÄŸi bir zihin, mekân ve zaman bulmakta zorlanılmaktadır.

Çünkü hakikat, gerçekliÄŸi aÅŸan, mevcudu geride bırakan, her türlü beÅŸeri ve dünyevi olanı aÅŸan bir zeminde nüzulü söz konusu olabilir. Bu zemini inÅŸa etmede vahyin insana yapacağı katkı ise onun hakikat ile bağını kuracağı bir vasatın inÅŸa edilebilmesinin ilke ve imkânlarını ona sunmasıdır. Bugün Kur’an okumak, hakikat ile yeniden buluÅŸmanın bir imkânını sunar. Ama bu okuma biçimi beÅŸeri özellikleri aÅŸarak gerçekleÅŸtirildiÄŸinde bu olgu gerçekleÅŸme zemini bulur. Yani beÅŸeri süreçler ve iÅŸlevsellikler içinde kendi yaÅŸamını önceleyen bir bakış üzerinden ve vahyi kendi yaÅŸamını onaylayan bir makamda kullanma adına bu okumayı yaptığında sana vereceÄŸi bir ÅŸey olmayacaktır. Vahyin ışıltılı hali, melekler ve ruh ile süreklileÅŸtirilen bir gerçekliÄŸe sahip olması ve karanlığı aydınlığa dönüştüren boyutunu dikkate alan bir bakış üzerinden okunduÄŸu zaman hakikat açığa çıkar.

Varlık her an bir oluş ve eyleyiş üzere kendi gerçekliğini ilahi inayet ile gerçekleştirmeye devam etmektedir. İnsan, bu gerçekliği kendi gerçekliğine uygun hale dönüştürme iradesi üzerinden bir istek ile yaşamı karanlıktan aydınlığa yöneltecek bir arayışın tezahürü olarak hakikat ile bir bağ ve ağ içinde bulunmaya ahdettiği zaman ilahi inayet gereği, melekler ve ruh inmeye devam edecektir.

İnsanın aşkın bir varlık olarak dünyevi olanı aşarak ilahi olan ile bir bağ kurmayı mümkün kılan bir potansiyeli bulunmaktadır. İşte insan bu potansiyelini harekete geçirerek kendi gerçekliğini aşarak aşkınlıkla bir bağ kuracak bir anlamı inşa ederek hakikat ile ruberu buluşabilir. İlahi inayet bunu sağlayacak bir kudreti hazırda tutmaktadır. İnsanın sürekli vahye muhatap olması ve vahyin zamanı aşan bir zeminde sürekli insana yeni bir şey ifade edebilmesinin sırrı da burada saklıdır.

Mesele, insanın kendi egosunu ve bu egonun ona saÄŸladığı konfor alanını terk edebilmesi ve bu tekebbürün onu taşıdı tuÄŸyandan kurtuluÅŸunu saÄŸlayabilmesidir. Tekebbürü bırakarak tevazu üzere yaÅŸamaya baÅŸlaması, kendisine gerçeklikten hakikate doÄŸru bir yöneliÅŸin imkânlarını serdedecektir. Mevcudun algısının kırılması ve onun saÄŸladığı konforun yıkılmasını saÄŸlayacak olan ÅŸey kaotik olana yönelik korkunun aşılmasına zemin hazırlamaktır.  Gördüğümüz ÅŸeyden korkmayız, görmediÄŸimizden ise korkarız. Bu psikolojik vasatın bazen gördüğümüz ÅŸeyden korkmamızı da gerektirdiÄŸi bilinir. Ancak, gördüğümüz için bu korkuyu giderecek hamleyi yapmaya yönelik bir iradeye sahip olmak bu korkuyu aÅŸmaya imkân saÄŸlamaktadır. Ama görmediÄŸimiz bir ÅŸeye karşı savunmasız oluÅŸumuz korkuyu derinleÅŸtirmektedir. Ä°ÅŸte bu noktada ilahi inayet ve rehberlik, görünmeyen bu zaman ve zemine karşı bir güvence olarak size vahiy göndermekte ve Kendisine tevekkül/dayanmanızı istemektedir. Bu noktada teslimiyet ve tevekkül arasındaki derin ilgileÅŸim insanın nerede durması gerektiÄŸini ve ne yapması gerektiÄŸini de iÅŸaret eder.

Kadir gecesinin yaklaÅŸtığı zaman aralığında bütün bu düşünceler, o geceyi ihya ederken bize nasıl bir hal üzere olmamız gerektiÄŸini belirten bir tutuma göndermedir. Ä°nsan, aÅŸkınlığı ile vahye muhatap kılınmıştır. AÅŸkınlığı ile insan, vahyin doÄŸru bir zeminde hakikat üzere anlaşılmasına zemin oluÅŸturmaktadır. Ä°nsan, vahye dayanarak hakikat ile yaÅŸam arasındaki derin bağı idrak ederek hakikati söz ile olmasa da eylem ile ve hal ile ortaya koymakta her zaman inayete açık bir yapı arz etmektedir.

Ä°nsan, kendisini baÄŸlayan bütün dünyevi baÄŸlardan kurtularak onun geçici tabiatını idrak ederek kalıcı/baki olana yönelik ilgisini ve iradesini bileyerek kendini hazırladığı zaman melekler ve ruh ona nüzul etmeye baÅŸlayacaktır. Bu tabi ki peygamber seviyesinde deÄŸil, açık bir beyan olarak deÄŸil, ama kiÅŸiyi hakikate taşıyan bir olgu olarak var olacaktır. Ä°nsanın kiÅŸisel tecrübesinde önemli bir idrakin oluÅŸmasını saÄŸlayacak bir vasat olarak ilahi inayet her zaman insanın yanında yer alacaktır. Bir vahiy/her insanı baÄŸlayan bir baÄŸ deÄŸil, bir ilham olarak kendi hidayetini gerçekleÅŸtirecek bir imkân olarak kendisine hediye edilecektir. Ki insan bu hediyeye açık bir yapı arz etmektedir.

Ey insan, o zaman kendini dünyada oluÅŸunun ağırlıklarından kurtar ki bedenin iktidarından azade olasın ve ruhun egemenliÄŸi devri baÅŸlasın ki ruh ile ruh buluÅŸsun ve seni özgürleÅŸtirerek hakikat diyarının sakini kılsın. Geçici olanın tabiatından kurtul ki kalıcı olanın serinliÄŸini hissederek ona yönelmeyi hak edecek bir vasata sahip olasın… Bilmelisin ki Allah dilemedikçe hiçbir ÅŸey gerçekleÅŸmez, o dilediÄŸi zaman ise hiçbir ÅŸey onu engelleme gücüne sahip deÄŸildir. O zaman sen Allah’a yönel, bütün iradenle ve isteÄŸinle ona ram ol ki O’da sana yönelsin ve seni rıza makamında kabul etsin…

Kadir gecesini her gece kılarak yaÅŸamayı nasip etmesi için rabbimize çokça duada bulunalım ki kurtuluÅŸumuz garanti altına alınsın, yegâne kurtarıcı ise sadece O’dur…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.