Sosyal Medya

Makale

Mutabakata Ulaştırmayan Mukabeleler

Sözlükte "karşılıkta bulunmak, karşılık vermek." anlamına gelen mukabele etmek, Ramazan’da namaz öncesi hafızlarca okunan Kuran'ı takip etmek suretiyle hatim indirme geleneğinin adı olmuş. Kuran'ın inmeye başladığı Ramazan ayında yapılan amellerin daha faziletli kabul edilmesi de mukabele geleneğinin devamını sağlamış.

Resulullah (sav) Hıra ’da ki ilk buluşmada Cebrail’e (as) istediği karşılığı veremeyince şiddetle sarsılmıştı. Ve gelen ayeti tekrar edene kadar sarsılma şiddeti artarak sürmüştü. Yani, gelen ayeti okuyarak mukabele edince ancak mukabele başlamış, sonrasında bir mutabakata dönüşmüştür. Resulullah (sav) sonrası, sahabenin, birinin Peygambere ithafen yanlış bir tutumunu gördüğünde veya sözünü duyduğunda yakasına yapışıp “Bunu Resulullah’tan (sav) ne zaman ve ne şekilde gördün / duydun?’ tarzında hesap sormasının temelinde, mukabele ile okunan Kuran’ın mutabakata varılması yatar.  

Artık mukabelelerde, ne Kuran’ı okuyan hafız okuduğunun sorumluluğunu kuşanıyor, ne de takip eden, kendini muhatap kabul ediyor. Allah’ın son Kitabı dirileri ahlaklandıramadan ölülerin arkasından okunuyor ve böylece din bir afyona çevriliyor. Acaba mukabele, Mübarek 11 aylar boyunca birbirimizi Kuran ile uyarmak şeklinde fonksiyonel hale dönüşebilir mi? Zira Kuran’ın emirleri ve nehiylerini hatırlayarak ve hatırlatarak geçirilen mübarek 11 aylarda hem biz hem de beraberliklerimiz şifa bulacaktır. Eğer bunu yapmazsak, sanal alem üzerinden Kuran ile birbirimizi suçlamaya devam edip gavurun ekmeğine yağ süreceğiz. Kuran ile kendisini uyarmayı unutup başkalarını cehennemlik etmek için yapılan tüm kibir dolu paylaşımlar bugünkü cahiliye hayatının ve orman kanunlarının sürmesine sebep olmaktadır. Bu sanal aymazlığın sonu dünyada zillet ahirette azaptır.

O zaman nasıl mukabele edeceğimiz konusunu araştırmaya ‘mukabele sonrası Resulullah (sav) nasıl bir haleti ruhiye içinde olurdu?’ sorusuna cevap arayarak başlamalıyız.

Abdullah İbn Abbas’ın (rah) şöyle dedi: "Hayır hasenat yapma konusunda Resulullah (sav) insanların en cömerdi idi. Ramazan girip Cebrail (as) ile buluştuğunda daha da cömert olurdu. Cebrail (as), Ramazan ayında her gece Resulullah (sav) ile buluşurdu. Resulullah (sav) ona Kuran’ı arz ederdi. İşte Cebrail (as) ile buluştuğu zaman Resulullah (sav) rüzgârla sürüklenen yağmur yüklü bulutlar gibi cömert olurdu."(Müslim / Fedail 50)

Resulullah (sav) Ramazan ayında Cebrail (as) ile Kuran’ı mukabele etmeleri sonucunda bir köşeye çekilmez büyük bir iştah ile garip gurebanın imdadına koşarmış. Yani Resulullah (sav) okuduğu hatimlerden dolayı bir bedel isteyenlerin aksine sahip olduklarını ihtiyaç sahipleriyle paylaşmayı seçermiş. Bu konuda kimseyi ayırmaz aynı rüzgârların yağmur yüklü bulutları yönlendirdiği gibi Kuran O’nu, ihtiyaç sahipleriyle, sahip olduklarını paylaşma istikametine sevk edermiş. Biz de bu sünnetin rehberliğinde rüzgârın sürüklediği yağmur yüklü bulutlar gibi yetimler, kimsesizler, evsiz barksızlar ve asgari ücretli köleler üreten kapitalizmle mücadelede safları sıklaştırmalıyız. Öyleyse sahip olduklarımızı başa kakmadan ve incitmeden finansal kapitalizmin mağdurlarıyla nasıl paylaşacağımızı düşünmeliyiz. Buna sebep olanlarla nasıl bir mücadele sürdüreceğimizi öğreten ve aramızda mutabakata vardıran mukabelelere devam etmeli değil miyiz?

Şevket Hüner / 22 Ramazan 1446  

1 Yorum

  1. İsmail Şahin

    Mart 24, 2025 Pazartesi 06:11

    Gönlüne sağlık

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.