Makale
anneler ve kızları! sahi, yorulmadınız mı?
yolda yemek ihtiyacı olmuşsa,
“nerede yemek yenilir” google sormam veya gezinti youtuber arkadaÅŸların bilgisine de bakmam.
geldiÄŸim ÅŸehrin merkezine gider
rastgele bir iki esnafa, “güvenilir ve kaliteli esnaf lokantası arıyorum” der ve gösterilen yere giderim
tamam, çok gösteriÅŸli büyük yerler olmaz, hatta biraz salaÅŸtır, oturunca müÅŸteri geldi diye özel ilgi falan da olmayabilir, temizlik ve görüntü on numara da deÄŸildir ama
yemeklerin tadı genelde çok iyidir.
mutfak diyorum dost mutfak!
bir lokantanın en önemli kısmı mutfağı ve aÅŸçısıdır
lokantanın istediÄŸiniz kadar sunumu iyi olsun, gösteriÅŸli ortamı olsun, çalışanı ilgili olsun
müÅŸteri eni sonu gelen yemeÄŸe bakar. onun içindir iÅŸte üretimi olan hangi iÅŸletme olursa olsun üretilen ÅŸeylerin kalitesi için “mutfağı” tabiri kullanılır.
ne mi söylerim
anneler ve kızları derim.
bir işletmenin kalitesi mutfağından belli olursa
kadın da aile denilen kurumun mutfağı gibidir
dindar toplum inşasından
kadın en stratejik yerde adeta aÅŸçı rolündedir
ailenin sürdürülebilir olmasının, ayakta kalmasının en temel kiÅŸisi kadındır
erkek kısmı avcı olan, rızkı kazanan, koruyucu olan, dışarıda mücadele veren, savaÅŸan, kutsalları uÄŸruna can verenken, diÄŸer yandan
kadın evde çocuklara bakan, büyüten
erkeÄŸin getirdiÄŸi çiÄŸ olan, yenmez ava/rızka yemek tadı verendir. hayatın tadını veren iÅŸte.
onu derim...
“kadınlar bilirim ülkeme dair
yürekleri akdeniz gibi geniÅŸ, soluÄŸu afrika gibi sıcak
göÄŸüsleri çukurova gibi münbit
daÄŸ gibi otururlar evlerinde
limanlar gemileri nasıl beklerse
öyle beklerler erkeklerini
yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi…” der ya ÅŸair
öyle iÅŸte valla öyle!
hani en sevgili daralınca,
ağır gelince yükü, sokaktan eve koÅŸar
atar yorgun bedenini odasına, uzanır yere, koyar başını hatice’sinin dizlerine
ancak o zaman ererdi ya sükunete. saçlarını okÅŸarken sevgilinin
“mahsun olma, üzülme” diye cümleler kurardı ya tahire’si, kadını... ah!
ÅŸimdi dost
aile de eÅŸlerin iÅŸ bölümü paylaşım paradigması batıda 300 yıl önce sanayi devrimi ile deÄŸiÅŸti.
köylerden ÅŸehre göç, üretim, tüketim, kapitalist zihniyet derken kadın evinden alındı sokaÄŸa taÅŸtı ve üretim çarkından ucuz iÅŸ gücü olarak yer buldu.
bulduruldu desek daha doÄŸru.
müslüman toplumlar da bire bir aynı yolda benzer hiç ÅŸaÅŸmaz sonuçlarını yaÅŸayarak ilerliyorlar.
“keler deliÄŸine girseler, giriyoruz”
evin rızkına katkı vermek gibi masum bir istek zamanla ekonomik özgürlük kazanmayı kadın için olmazsa olmaza
sonra “sakın koca parasına muhtaç olma, koca eline bakma!” gibi bir “sapkın” anlayışına evrilince
kadından baÅŸka hiç bir kimsenin doldurulması mümkün olmayan kalelerimiz kadınlar için öncelikli sırasını kaybeti.
evleri kadınların sanki
“okçular tepesiydi” be dost,
“durun orada!” dendi, tutun orayı, bırakmayın
ama ganimet akılları çeldi.
evleri terk, anneliÄŸi ve çocuk sahibi olmayı yük, “mutfağı” boÅŸ bıraktı,
bu sırada daha kötüsü
esas ilgili alanın dışında dışarıda kendine iş bulan /buldurulan kadın
inanılmaz taşıyamayacağı yüklerin altına girmesine neden oldu
hanımlar yorulmadınız mı?
sahi, valla diyorum!,
yorulmadınız mı?
bir gün yorulacaksınız, kesinlikle yorulacaksınız.
batıda müslüman dünyadan çok önce o kulvarda koÅŸan hemcinsleriniz yeni yeni bir akımı dillendirmeye baÅŸladılar
“eve dönmek istiyoruz, yorulduk
evin maişetini biz kazanmak zorunda değiliz, o erkeklerin işi, erkek ise eğer kazansın, kazandığı kadarıyla
razıyım. biz anne olmak, çocuklarımızı büyütmek istiyoruz” diyen kadınlar çoÄŸalıyor.
mesaili çalışma erkek milleti için bile fıtrata aykırı zorlukken
kadınların kuÅŸluk vakti çocuÄŸunu, ruhunu arkada bırakıp evini terk eyleyip sokaÄŸa taÅŸması sadece dayanılmaz acı ve yorgunluk veriyor
dindar anneler ve kızları
orada mısınız?
benzer yorgunluk duyuyorsan eÄŸer
en hızlı tekrar evlerinize dönecek imkanlar için, ilk önce dualar koyun namazlar sonrasına,
isteyin bunu Allah'tan nelere kadir göreceksiniz.
sonra kızlarınız olsun dikiş diken
su böreÄŸi açan, turÅŸu kuran,
birlikte evlerin odalarında ÅŸarkılar mırıldayan, gün boyu kuran okunan, namazı tesbihat ile bereketi evlerimize getiren hu!’larınız olsun
eÅŸiniz gidince iÅŸe, tekrar yatın, çocuklarınızla kahvaltılar edin,
onlarla öÄŸle uykularına geçin!
ikindi zamanları çaylar için muhabbeti bol olan… ah ki ah!
yemekler yapın bereketi besmelede olan…
akÅŸam evin babasını karşılayın bekleyeni olduÄŸunu hissettirin en güzel gülen yüzlerinizle...
tamam kızlarınız aynı zamanda okusun, zıplamayın!,
sadece eÅŸ olmayı, anne olmayı her ÅŸeyin önüne koyan kızlarınız olsun onu derim...
“zorlama kardeÅŸim hayatın gerçeÄŸi var, realite iÅŸte, hem senin tuzun kuru, geç” der gibi baktın dost.
sadece fıtrat olan bu diyorum
fıtrat islamdandır diyen olursa da bir ÅŸey demiyorum…
ökkeÅŸ
Ey iman edenler! Sizi pek acı bir azaptan kurtaracak çok kârlı bir ticâretin yolunu size bildireyim mi?
ayetini okudu
sonra ömür sonuçta tüketilen bir sermaye
karşılığında ne ücret aldığına bakmalı insan.
dedi ve sustu
Henüz yorum yapılmamış.