Makale
İnkılap Ayıdır Ramazan
Ramazan’ın deÄŸerli ve mübarek olduÄŸunu bize bildiren Kur’an’dır. Hak ile batılı ayırmak ve insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak üzere Kur’an indirilmeye baÅŸlandı. Arınmak, tekâmül etmek, dünya imtihanını kazanmak ve kurtuluÅŸa ermek için mutlaka doÄŸru bir yaklaşımla Kur’an’ı okumak, öğüt almak ve onunla amel etmek, Kur’an ahlakıyla ahlaklanmak mecburiyetimiz vardır. Ramazan vesilesiyle Kur’an’ı hayatımızın merkezine almalıyız ve onu bir daha terk edilmiÅŸ konumda bırakmamamız gerektiÄŸini anlamalıyız.
Ä°slam’ın özel ve mübarek gördüğü zaman dilimleri ve mekânlar vardır. Mescid-i Haram, Emin Belde, Kâbe, Mekke, Kudüs gibi mekânlar; Ramazan ayı, cuma günü, Kadir gecesi gibi zaman dilimleri… Ä°slam’ın zaman ve mekân tasavvurunda mutlak iyi ve mutlak kötü yoktur. Salih amellerin uygulandığı, yapılan hayırlarla içinin doldurulduÄŸu zaman ve mekânlar deÄŸerlidir. Günleri ve geceleri, mekânları mübarek kılan Allah’tır. Mukaddes kılma yetkisi sadece Allah’ındır.
Ramazan, Kur’an’ın bu ayda indirilmeye baÅŸlanması ve Allah’ın emri olan orucun bu aya has kılınması sebebiyle mübarektir. Kur’an’da bildirildiÄŸi gibi: “Ramazan ayı, insanlara yol gösteren hidayeti, doÄŸruyu ve yanlışı ayırt edip açıklayan Kur’an’ın indirildiÄŸi aydır. Sizden kim bu aya eriÅŸirse oruç tutsun…” (Bakara, 2/185)
Dinimizin din, ibadetlerimizin ibadet, Ramazanlarımızın Ramazan, oruçlarımızın oruç olmaktan çıktığı; adeta gösteriÅŸe, riyakârlığa, ÅŸova, tüketim çılgınlığına dönüştüğü; içerikten, ihlastan, derinlikten uzaklaşıp sığlaÅŸtığı, anlam ve istikamet kaybına uÄŸradığı, tamamıyla gösterişçi dindarlık formuna indirgendiÄŸi bir asırda, Ramazan ayının önemini vurgulayan Bakara suresinin 185. ayetine baktığımızda: Kur’an’ın gösterdiÄŸi yoldan yürümeye gayret gösteriyorsak; haram-helal, doÄŸru-yanlış, Hak-Bâtıl, faydalı-zararlı, pis-temiz ayrımını Kur’an’a göre yapıyorsak; Kur’an’ı anlamaya çalışıyor, hayatımızı ona göre ÅŸekillendiriyorsak; Hâdi olan, Furkan olan, Beyyinat olan bu yüce kitabımızın bizlere niçin gönderildiÄŸini anlamış oluruz. Her Ramazan ayı, insanların Kur’an’ın anlamını ve maksadını anlama noktasında, Kur’an’ın ruhuna uyan tavırlar ve ameller sergileyerek arınmalarını gerçekleÅŸtirmesi gerekir.
Oruçla İnsan Kendini Kontrol Eder:
Oruç (savm), tutmak, yakalamak, kontrol etmek demektir. Ä°nsan oruçla istek ve arzularını kontrol ederek onların mahkûmu deÄŸil, hâkimi olur. Oruçlu insan, her türlü nefsî istek ve arzularına karşı mukavemet edip sabreder. Oruç tutan bir insan empati yaparak kendini baÅŸkalarının yerine koyar, onların halini anlar ve gerekeni yapar.
Ramazan ve oruç, insanın ihmal edilen, eksilen, yıkılan, yok olan yerlerini inÅŸa edip yeniden arındırır, tezkiye eder. İç dünyamızı kulluk ekseninde düzenler. Vahyin amacı gereÄŸi adanmışlık ruhu oluÅŸturur. Maalesef günümüzde tüm ibadetlerde olduÄŸu gibi, oruç ibadetinde de anlam ve eksen kaybı yaÅŸandığını görüyoruz. Ramazan, içi boÅŸ bir forma, folklorik bir örf ve âdete ya da perhiz ve diyete indirgenerek anlam kaybına uÄŸradı. Kur’an ayı Ramazan, giderek Kur’an’dan kopuk bağımsız bir kutsallığa yükseltildi. Halkımızın çoÄŸu Ramazan ve orucu Kur’an’ın öngördüğü ve Peygamber’in hayatında sergilediÄŸi ÅŸekilde algılamıyor. Ramazan, modern ve geleneksel hurafelerin kucaklaÅŸtığı, birbirlerini beslediÄŸi bir ay haline getiriliyor. Ramazan, bir rant kapısı olarak her yıl türbe ziyaretlerine turlar düzenlenerek, beÅŸ yıldızlı otellerde iftar programları verilerek bir ÅŸova, festivale, eÄŸlenceye dönüştürülmüş durumda. Hatta belediyelerin Ramazan eÄŸlenceleri, konserler, Hacivat-Karagöz oyunları, çocukların zihin dünyasında içi boÅŸ bir Ramazan algısı bırakmaktadır.
Ramazan ayı, tam bir tahrif edilmiÅŸ ay konumuna indirgenmiÅŸtir. Ramazan dışında helal-haram, meÅŸru-gayrimeÅŸru ölçülere dikkat etmeyenler, Ramazan’da yaptıkları ibadetleri bir yıllık günahlarının kefareti olarak görebilmektedirler. Tarihten devralınan muhkem ve tevhidi düşüncenin oluÅŸturduÄŸu sahih geleneÄŸin yerini, giderek bozulmuÅŸ, vahiyle çeliÅŸen, tevhidi kökünden koparılmış deÄŸerlerin oluÅŸturduÄŸu muharref gelenek aldı. Bugün gelinen nokta, artık toplumun ve “Müslümanım” diyenlerin önemli bir kısmını içine almış bulunan geleneksel Ä°slam’ın iyice bulanıklaşıp tevhidi netliÄŸini kaybetmesi; geleneÄŸin ürettiÄŸi pek çok bidat ve hurafe ile malul eklektik bir Ä°slam anlayışını ifade etmektedir.
Ramazan ayı, Kur’an’la bütünleÅŸme ayıdır. Allah’ın vahyini insanlara ulaÅŸtırma ayıdır. Kirlerden arınıp her ayı Ramazan’mış gibi geçirme bilincine ulaÅŸma ayıdır. Ramazan, tüketim, eÄŸlence, diyet ayı deÄŸildir. Tasavvurumuzu, aklımızı, nefsimizi Kur’an’la yeniden ıslah etme, gözden geçirme ayıdır.
Oruç, Kur’an’ın ortaya koyduÄŸu hayat tarzının içinde ibadetler bütününün parçası olarak bir yer iÅŸgal etmekte ve böyle anlam kazanmaktadır. Ancak bu muhteÅŸem kulluk bütününün içinde insanı arındırma, tekâmül ettirme, olgunlaÅŸtırma ve Allah rızasını kazandırma fonksiyonunu ifa edebilmektedir. Kur’an’la iliÅŸki doÄŸru ve saÄŸlam deÄŸilse, oruç dahil bütün ibadetler insanın tekamülüne katkısı olmayan formel uygulamalardan öte geçemeyecektir. Kur’an’la bağını sürdüren ve ibadetler içindeki anlamlı yerini koruyan oruç, insana kendini ve Rabbini bilmenin, sorumluluklarının farkına varmanın önünü ve imkânlarını açar. Ä°badetler bütününden ve Kur’an’dan soyutlanmış oruç ise anlamını ve iÅŸlevini yitirerek içi boÅŸ bir forma dönüşmektedir.
Modern çağda oruç, ibadet, kulluk, arınma ve infakı da içine alan sosyal boyutunu giderek kaybetmiş; nefsi, siyasi, ticari, şov ve reklam aracı haline getirilerek lüks otellerde gösterişe dayalı iftarlar yaygınlaşmıştır. Fakir ve muhtaçlar yerine kalburüstü tabakaya verilen iftarlar, kimileri açısından güç ve gövde gösterisine dönüşmüş bulunuyor. İftar çadırları da çoğu kez bir politik istismar ve siyasi propaganda vesilesi kılınmaktadır. Halkın sefilliğini giderecek projeler üretmesi gerekenler, iftar çadırlarıyla sanki suçlarını örtmeye çalışmaktadırlar.
Hâlbuki sadaka ve infakta gözetilmesi gereken incelikle baÄŸdaÅŸmayan kaba bir yöntemle, halka açıktan medyatik ortamlarda propaganda ederek verilen iftarlar ve dağıtılan yardımlar, hem gösteriÅŸe imkân verdiÄŸi için Ramazan ve Kur’an’ın ruh ve manasına aykırı düşmekte, hem de fakir insanların rencide edilmesi bakımından ahlakilik boyutunda zaafa yol açmakta ve faziletli davranış olmaktan uzaklaÅŸmaktadır. Sonuçta dini bir vecibe ve ibadet boyutu ikinci plana atılan oruç, folklorlaÅŸtırma ve eÄŸlence eÄŸilimli bidatlerle dejenere edilmektedir. Ramazan, tıpkı taklit edilen Batı’nın Paskalya ve karnavallarını andıran bir festival boyutuna sürüklenmektedir.
Oruç, Rabbimizle, insanlarla ve nefsimizle olan ilişkilerimizde ortaya çıkan olumsuzluklardan arınma; duygularımızı ve çabalarımızı güçlendiren, sorumluluklarımızı hatırlatıp yeniden kuşanmamıza vesile olan tevhidi bir eylemdir. Özümüzde tevhidi bir inkılabı gerçekleştirmenin, birey ve toplumun özüne dönmesine ivme kazandırmanın güçlü vesilesidir. Zaaflardan arınmanın, Rabbimiz için mahrumiyetleri ve güçlükleri göğüsleyebilmenin, zorluklara mukavemet gösterebilmenin eğitimidir.
Oruç, ruhun ve kalbin Kur’an’ın ruhuyla aydınlatılması, mutmain hale getirilmesi sonucunu elde etmek amacıyla bedenin açlıkla, ÅŸehevi arzulara sınırlar koyarak terbiye edilmesidir. Kulluk ve ibadet bilincimizi yükseltmek, imanın arınma ve tekâmülün yolunu açmak, akleden kalbi harekete geçirmek, dünyanın süslerinin azdırıcı etkisinden, ÅŸehevi arzuların, hevânın, hırsların etki alanından kurtulmak için bir terbiye yöntemidir.
Ramazan’ı bir uyanış ve diriliÅŸin, yeniden Kur’an’la ihya ve inÅŸanın vesilesi kılmak gerekir. Kur’an’la saÄŸlam bir iliÅŸki içine girmenin baÅŸlangıcı kılmak gerekir.
Ramazan, tarihin şahit olduğu en büyük inkılap ayıdır. O ay, insanlığı karanlıktan, şaşkınlıktan, zulümden arındıracak olan kurtuluş kılavuzumuzun Rabbimiz tarafından elçisine bahşedildiği aydır.
Oruç, yemek-içmek gibi en temel ve vazgeçilmez ihtiyaçlarımıza karşı, Rabbimize bağlılığımızın gereği olarak gerçekleştirdiğimiz sınırlı bir başkaldırı eylemidir.
Oruç, gün boyu insanın tevhidi bir bilinçle en temel dürtülerini sabırla susturup, insanı kul kılan hikmetin enginliğini hissetmesi ve akşam ezanıyla birlikte Rabbimizin lütfettiği nimetlerin değerini kavramasıdır.
Ramazan, oruç ayıdır. Müslümanları tehdit eden, baskıyla, iÅŸkenceyle korkutmaya ve sindirmeye çalışan azgınlara, müfsitlere, zalimlere karşı ilk darbenin indirildiÄŸi ayın adı olan Ramazan, küfrün belini kıran ÅŸanlı Bedir Zaferi’nin tanığıdır.
Zihinlerde, sosyal ilişkilerde, mabetlerde, siyasal iktidarda ve tüm sosyal kurumlarda yaşamakta olan şirki defetmek ve vahyin buyruklarını ikame etmek için;
Mahrumların ve mustazafların hakları için; müstekbirlere, emperyalist kâfirlere, kapitalist haramzadelere, komprador aÄŸalara, beylere ve bütün zalimlere hesap sormak için inkılap ayıdır Ramazan…
Filistinli, Somalili, Türkistanlı, Suriyeli, Morolu, Afganlı tüm kardeÅŸlerimizin fiili acılarını yüreÄŸimizde hissedeceÄŸimiz; iÅŸgal altındaki Kudüs’ün ve Ä°slam topraklarının derdini en çok dert edineceÄŸimiz aydır Ramazan…
“Kendi durumumuzu deÄŸiÅŸtirmedikçe, Allah’ın durumlarını deÄŸiÅŸtirmeyeceÄŸine iman etmiÅŸ.”
Yitirilen vahyin aydınlığın yüzyıllara uzayan karanlığından sıyrılmaya azimli;
Sömürgeleşmeden önce kendi halinin sömürüye müsait hale geldiğinin farkına varmış;
Atalar dinini değil, vahiy ölçüsünü esas alan ve tarihten dersler çıkaran;
Ä°slam’ı, Allah’ın Resulü’ne indirdiÄŸi netliÄŸiyle yaÅŸamaya ve yaÅŸatmaya çalışan inkılap ayıdır Ramazan…
Kur’an’ın indiÄŸi Ramazan ayı, inanmışı inanmayandan, iyiyi kötüden, akı karadan, ahiret özünü dünya köpüğünden seçerek ve ayırarak, Ä°slamlık ÅŸahsiyetinin manevi benliÄŸinin surları gibi insanlığın önünde ve ufkunda eriÅŸilmez ve yıkılmaz duvarlar gibi yükselecek.
Oruç, bu ümmete bağışlanmış, ölüyü diriden ayıran, fark ettiren bir nimet ve emanettir.
Oruç, tüm bedenimize, ruhumuza, yaşadığımız toprak parçasına, evlerimize gökyüzünün mührünü vurur. Ruhumuzu kölelikten azat eder.
Oruç, bir medeniyet bir yeniden diriliÅŸ, Ä°slam’ın aydınlığına koÅŸanlara bir umut, bir müjde, kalbimize teselli ve mutmainlik veren ilahi söz, rızkımıza bir berekettir.
Oruç insana koşarak gelir ve bizlere ebedi ve ölümsüz hakikatler katar.
Ramazan ayı, muhasebe ve hesap ayı, Kerîm olan kitabı anlama, idrak etme ayı. Kafaları ve kalpleri kaplamış kurÅŸun ağırlığındaki simsiyah kirlerden arınma ayıdır.
Velhasıl oruç, içimizin kurak iklimlerine boÅŸalan ilahi bir yaÄŸmurdur…
Bünyamin DOĞRUER
Henüz yorum yapılmamış.