Sosyal Medya

Makale

Yanlış Bakışlardan Yanlış Sonuçlar Doğar

Modern dünya, yeni bir zihin dünyası inÅŸa etmiÅŸtir. Bu yeni zihin dünyası ise kadim düşünceyi peÅŸinen yargılayarak olumsuzlamaktadır. Bu olumsuzluÄŸu kesinlik düzeyinde kabul ettiÄŸi için yeni bir bakış üzerinden yeni sonuçlara doÄŸru yol almaktadır. Ama görüldüğü üzere bu yeni bakış, yeni sonuçlar ve yeni yaklaşım biçimleri yeni insanı mutlu edememektedir. Zulüm kol gezmekte ve sahteleÅŸmiÅŸ bir yaÅŸamın ürettiÄŸi kaotik zeminde hayatını sürdürmenin garabetini yaÅŸamaktadır insanoÄŸlu…

Tanrı’yı reddeden bir bakış üzerinden hareket eden bu yeni modern zihin, hiçbir soruna doÄŸru bir çözüm üretemediÄŸi gibi adalet, barış, anlam, ahlak gibi temel kavramların içeriÄŸini boÅŸaltarak hem kendisini ve hem de etkisine aldığı eski kültür ve inançları uçuruma sürüklemektedir. Modern zihin, özne merkezli ve hümanizm ideolojisi ile baÅŸladı… Gelinen noktada ise hümanizmin geride kaldığı post hümanizm geleceÄŸin belirleyicisi olma özelliÄŸi kazanıyor. Tanrı reddedilirken, otoriter toplumsallığın üretildiÄŸi bu yeni zeminde ise adı konulmamış tanrıcıkların tam belirleyici olduÄŸu ama bunu bilimsellik adı altında ileri sürülen savlar üzerinden gerçekleÅŸtirilmek istendiÄŸi çokça tartışılmaktadır. Din ve dine dair bilgi, ulûhiyet ve manevi hayata dair şüpheli çıkışları bir tarafa aynı özelliklere sahip olması gereken teorik ön apriori bilgileri ise kesinlik düzeyinde kabul ederek ve ettirterek savunduÄŸu düşünceleri akli ve bilimsel kategori sınıfına koyarak bir inanç olarak halka dayatılmaktadır. Buna itiraz edenlere ise, dinin bugünün koÅŸullarına vereceÄŸi bir cevabı yoktur diyerek kendini temize havale etmektedir.

Sosyoloji üzerinden hareketle olanı olduÄŸu gibi reel bir gerçeklik olarak sunmanın kendisi ne kadar doÄŸru ve hakikat ile bağıntılıdır. Modern bir yöntem üzerinden olan biteni tasvir hakikat deÄŸil mevcudu, reel olanı iÅŸaret eder. Din gibi aÅŸkın bir düşünce sistemini reel olana sıkıştırarak anlamak bilimsel olabilir ama hakikat ile bir bağı yoktur. GerçeÄŸin sadece vuku bulduÄŸu için gerçekle ilgisi olabilir ama hepsi o kadar… Çünkü buradaki gerçek kavramı sadece olması bakımından bir doÄŸruluk taşıyabilir. Ama gerçekleÅŸen ÅŸeyin doÄŸruluÄŸu hakikat baÄŸlamında ise bu tartışmalı bir zemini iÅŸaret eder. Çünkü o zaman doÄŸruluÄŸun ÅŸartları deÄŸiÅŸir.

Bu noktada ortaya konan bütün kavramların yeni bir bakışın uzanımı olduğunu ve bu kavramların içeriğinin doğruluğu ise ancak onu farklı bir düzlemde ve farklı bir teorik zeminde tartışmaya açtığımızda kendisini açığa çıkaracak bir zihne işaret etmiş oluruz. Yani bir gerçeği, gerçeği inşa etmiş zihinsel ilkeler muvacehesinde ele alınarak doğrulanamaz! Eşitlik, özgürlük, hukuk, insan hakları gibi temel kavramların belirli bir zihni yapının eseri olduğunu unutmadan yeniden ele alınmayı beklemektedir. Ancak o zaman mevcut sorunları aşma konusunda bir umut açığa çıkartılabilir.

Benim anlamadığım ise mevcut üzerinden aÅŸkın bir düşünce olan Ä°slam hakkında yargılarda bulunmaktır. EÄŸer olan bir gerçeklik olarak doÄŸru ve hakikatte bu diyorsanız; GerçekleÅŸen her ÅŸeyi o düzeyde kabul etmelisiniz ve bu da Gazze’de gerçekleÅŸtirilen katliamı ve soykırımı da hakikat kılar. O zaman eleÅŸtiri ortadan kalkar. Ya da Ä°slam ve öncesi bütün dinler bir gerçekleÅŸme imkânlarına sahip olmaları bakımından bir gerçeklik zeminini inÅŸa etmiÅŸlerdir ki bu çerçevede dine yöneltilmiÅŸ her eleÅŸtiri boÅŸa çıkmış olur. Bu noktada modern düşünce ideolojik karakteri ile yalan söylemeyi kategorik bir bilim zemini olarak kullanmakta ve kendisinden önceki bütün düşünme yeteneklerini yok kabul etmektedir. Modern zihin, kendisinden önceki düşünce ve düşünme imkânlarından istifade etse de yeni bir zihni inÅŸa ettiÄŸi tartışılmaz bir gerçekliktir. Bu temel gerçeÄŸi dikkate alarak ama modern düşünce de kendisinden önceki düşünce biçimlerinden istifade etmemiÅŸ mi sorusu sorulmalıdır.

Gazze’deki soykırım ve zulmün kabulü mümkün olmadığı gerçeÄŸine raÄŸmen hakikati gerçeÄŸe indirgemek baÅŸlı başına bir sorun olarak orada durmakta. Felsefe ve bilim ile uÄŸraÅŸan arkadaÅŸlar her iki olguyu hakikatin kendisi gibi gördüklerini fark etmeden görüş serdediyorlar. Hâlbuki olup bitene bakıldığı zaman örneÄŸin; ABD baÅŸkanı seçilen Trump gibi bir ÅŸahsın, kendi isteÄŸi üzerinden Gazze halkını Gazze’den sürerek orayı turizm cenneti kılmak istediÄŸini beyan edebilmektedir. Ve bunu kendi gücüne yaslandırarak yapma arzusunu beyan etmektedir. Orada yaÅŸayan insanların hakları, özgürlükleri, temel insan hakları ise bir kalemde silinip atılabilinmektedir. Karşı çıkanlar elbette olacaktır ki olmaktadır da… Ama karşı çıkışlar bile sadece çıkar eksenli bir yaklaşımı içerdiÄŸi görülmektedir. Mesele bir güç savaşı olarak kabul edilirse, sorun giderek büyüyecektir. Buradan bir doÄŸru çıkarmak ise mümkün olmayacaktır. Tarihteki büyük geliÅŸmeler, katliamlar, soykırımlar, savaÅŸlar bize bunu göstermiÅŸtir. Her çıkışın bir iniÅŸi, her iniÅŸin bir çıkışı olduÄŸu gerçeÄŸi, ferdi, siyasi, toplumsal, ekonomik ve güç temerküzünde de görülebilinmektedir. Tabii ki herkes kendi hesabını verecektir. Burada da ötede de…

Ölüm gibi temel bir gerçekliÄŸi dikkate aldığımızda bura ile sınırlı olmayan bir hayatın varlığı kaçınılmaz. Ãœzgünüm ama bilim ve felsefeci arkadaÅŸlar ölüm eÅŸiÄŸi deneyimi çalışmaları ölüm sonrası bir yaÅŸamın varlığını gösteriyor…  Son dönem çalışmalar, insanı dünya ile sınırlı tutmanın kaçınılmaz yıkımını göstermektedir. Uzay çalışmaları, uzaylı hikâyelerinin son günlerde sık sık görülür olması… Film, senaryo ve romanlarda özellikle gelecek kestirimi kitaplarında Mars baÅŸta olmak üzere dünyanın sonunun tartışıldığı gerçeÄŸi insanı çaresiz bırakmaktadır. Dine dönüş yerine mistik hezeyanlara sığınan insanların giderek çoÄŸalması ise baÅŸlı başına bir sorunsal alan olarak insanlığın önünde durmaktadır. Psikolojiyi maneviyat ile buluÅŸturarak yeni dini akımların inÅŸa edildiÄŸi bilinmektedir.

Hâlbuki tarihsel müktesebat içinde ve bütün insanlık tarihi kadar insanlığın yaÅŸadığı her kültürde mevcut bir mistik yapının varlığı kaçınılmaz olarak bulunmakta ve oradan beslenen yapılar hala mevcudiyetini koruyordu. Ama son iki yüzyılın baskıcı yapısı karşılığında o merhamet, insancıl mistik yapılar, Budizm ve benzeri yapılar ÅŸiddet unsuru haline dönüştürüldüler. Hindistan’da Müslümanlara yapılan saldırılar ve katliamlar Hinduizm’i nereye taşıdığını görmek açısından vuku bulan olayları iÅŸaret eder.

Asıl sorun ise söylenen şeyin uzam ve ufkunu dikkate almadan görüş serdetmek ve bu yüzden başkalarının da etkilenmesini dikkate almadan sorumluluk duygusunu göz ardı etmektir. Yarın çok pişman olmamak için daha düşünerek görüş serdetmek kendi lehimize olur. Yani öyle bir zihni durum karşısında bulunuyoruz ki; söylenen her sözü ve dile getirilen her yargıyı geçici ve kendi çıkarımızı belirleyecek düzeyde ve düzlemde dikkate alarak ileri sürmekteyiz. Bu da insanlığın tıkandığı ve yeni bir çıkış arayışı içinde olmasını gerektiren bir durumu işaret eder. Ancak, modern zihin, kendi dışında ve kendisine tehdit oluşturacak yeni bir zihni yapıyı peşinen egale etmek, egale edemiyorsa onu modern zihin ile örtüştürerek tehdit olmasını engellemeye dönük çabaları büyük bir gayret ve güç kullanımını hayata geçirerek yapmaktadır. Ortaya atılan yeni söylemlerde de bunu gözlemlemek mümkündür. Yaşam merkezli bir düşünceyi hayata geçirmek adına özellikle ülkemizde ve batıda da hayvan hakları, bizde de sokak köpekleri büyük bir özveri ile savunulmaktadır.

Uyanık ve diri olmak zorunda insanlar… Kendilerine yönelik bu yaptırımcı uygulamaları fark etmelidir. İçine çekildiÄŸi gayya kuyusundan kurtulmak adına mevcudun hipnoz edici boyutunu keÅŸfederek ondan kurtulmalı ve ayık olmalıdır. Ä°slam, din ve dinin ibadet ve muamelatına dair söylemlerin art niyetli ve yıkıcı boyutunu dikkate alarak deÄŸerlendirmeye alınmalıdır. Modern zihin samimiyetini kaybetmiÅŸtir. Modern yaÅŸam ise yalanı doÄŸrulaÅŸtırarak kendi meÅŸruiyet zeminini kurmuÅŸtur.

Yeni bir diriliÅŸe olan ihtiyaç bangır -bangır bağırmakta ama kulaklar sağır, gözler körelmiÅŸ ve kalpler iÅŸgale uÄŸramıştır. Bu durumun vahametini kavramak ve farkındalığına sahip olmak ise kurtuluÅŸ için yegâne ÅŸartı inÅŸa etmek için gerek ÅŸarttır.

Abdulaziz Tantik

1 Yorum

  1. GEREKSÄ°Z...

    Åžubat 27, 2025 PerÅŸembe 12:27

    Modern zihin, eskiyi çöpe atıp yerine plastik bir hakikat üretirken, insanı mutluluğa değil, kaosa sürükledi. Tanrı’yı reddedip yeni tanrıcıklar üreten bu akıl, adalet ve ahlak gibi kavramları içi boş ambalajlara koyarak pazarlıyor. Bilimsel söylemlerle örtülmüş bu ideolojik büyü, gerçekle hakikati aynı kefeye koyup soykırımı bile meşrulaştıracak noktaya geliyor. Ölüm gerçeği ise modern insanın ensesinde bir gölge gibi dolaşıyor. Ölümden kaçış için uzaya bakıyor, mistik hezeyanlara sarılıyor ama hakikati görmekten kaçınıyor. Gerçekten kaçış, gözlerini kapatınca ortadan kaybolacağını sanan bir çocuğun oyununa benziyor. Ama hakikat, gözleri açık olana ışığını gösterir. Modern zihin, aynaya bakıp gördüğü sahte yüzle yetinirken, insanlık ise gerçek bir diriliş için uyanmayı bekliyor.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.