Sosyal Medya

Makale

Üç Ad Üç Hayat Malcolm X

'Ölümden konuşmak insanlara dokunur ama benim aldırdığım yok'

Yaklaşık dört asır önce, Avrupalı insan avcıları Afrika’da baskınlar yapmaya baÅŸlamıştı. Evlerinde, bahçelerinde çalışan Siyahi insanları zincirlerle baÄŸlayarak, tutsak edip gemilere dolduruyorlardı. “Tumberio” yani “ölü taşıyıcılar” adı verilen gemilerle, aylarca süren yolculuk sonucu on beÅŸ milyondan fazla Siyahi insan Amerika kıtasına getirilmiÅŸdi. Bu yolculuklar esnasında yedi yüz ellibinden fazla insan açlık ve iÅŸkence sonucu daha gemilerde iken hayatını kaybetmiÅŸti. SaÄŸ kalabilmiÅŸ olanları ise köleleÅŸtirmek suretiyle sonu gelmeyecek bir ölüme mahkum ediliyorlardı. Malcolm X, köleleÅŸtirilerek çiftliklerde ve evlerde çalıştırılmak zorunda bırakılmış bu neslin torunlarından birisidir. Kırk yıl gibi kısa bir yaÅŸama sığdırdığı destansı hayat hikayesinden ibret alacağımız bir çok kesit var. Bir kaçına deÄŸinerek Little ailesinin ve Malcom X’in “sarı benizli beyaz ÅŸeytana” karşı verdiÄŸi yaÅŸam ve özgürlük mücadelesini hatırlatmak istiyorum.

Annesi bir beyazın tecavüzü sonucu dünyaya gelmiÅŸ, Ä°ngiliz Karayipleri’nden Grenada’lı Louise Little. Babası ise hayatını Siyahların özgürlük mücadelesine adamış Bapdist bir rahip ve gezici bir vaiz olan Siyahi Earl Little. 19 Mayıs 1925 yılında, on bir çocuklu Little ailesinin yedinci çocuÄŸu olarak Amerika’da dünyaya gelmiÅŸti Malcolm. Dönemin Amerika’sı, birçok etnik yapıya mensup insanı barındırsa da beyazlar renk üzerinden birleÅŸtikleri için iki temel halk oluÅŸmuÅŸtu. Beyazlar ve Siyahlar.

Amerika nüfusun %70’ini oluÅŸturan, iÅŸgalci ve kurucu güç olarak, her türlü ekonomik, sosyal, siyasal ve özellikle hukuki imtiyaza sahip olan beyazlardır. Geriye kalan %30’luk nufus ise köleleÅŸtirilmiÅŸ bir neslin bakiyesi olan siyahilerden oluÅŸuyor. Siyahlar hizmetçilik, garsonluk ve ayakkabı boyacılığı gibi ayak iÅŸlerinde çalışarak hayatlarını idame ettirebiliyorlardı. Devlet kademeleri bir yana herhangi bir fabrikada dahi çalıştırılmazlardı. Siyahlar için bir gece kulübünde garsonluk, posta dağıtıcılığı veya bir kasaba dükkanında ayak iÅŸlerine bakmak bile oldukça saygın bir iÅŸ olarak görülmekteydi. Bu yöntem beyaz adamın, siyahları itibarsız bir toplum olarak hizmetinde tutmak için baÅŸ vurduÄŸu sistematik bir politikaydı. Bu yüzden birçok siyahi kirli iÅŸlere ve suça itilmiÅŸtir. Paralı siyahlar genelde ya kumarhane iÅŸletirler veya haraç alan, hırsızlık çetelerde yer alıyorlardı.

Beyazlar ile aynı okula gidemeyen, aynı otobüse binemeyen siyahilar, çoğunluğu aynı dine mensup olmasına rağmen ibadet için beyazların kiliselerine girmeleri yasaktı. Bu dönemde 22 milyonu aşan siyah nüfustan üniversite okuma şansı bulanlar ise sayılabilecek kadar azdır.

Malcolm X’in, Babdist bir rahip ve gezici bir vaiz olan babası, dönemin önemli siyahi liderlerden Marcus Garvey’in özgürlük mücadelesinde yer alıyordu. Siyahilerin mahallelerini ve kiliselerini gezerek, onları dörtyüz yıllık esaretten kurtarmak için vaazlar veriyordu. Garvey, diÄŸer siyahi liderlerden farklı olarak anavatan Afrika’ya geri dönmeyi savunuyordu. Garvey, siyahların Amerika da hiçbir zaman gerçek özgürlüğe, bağımsızlığa ve itibara kavuÅŸamayacaklarını, bu sebeple anavatan Afrika’ya dönmekten baÅŸka bir çarelerinin olmadığını savunuyordu.

Garvey’in görüşlerini içeren konuÅŸmalarından dolayı rahip babası, ırkçı beyaz çetelerin sık sık tehditlerine hedef oluryordu. Çocuklarını korumak için kasabayı terk etmek zorunda kaldığında Malcolm henüz dünyaya gelmiÅŸti. Göç ettikleri yeni kasabada, özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyecek olan baba yeniden ırkçı çetelerinin hedefi olmuÅŸtu. Atlı ve maskeli çete üyeleri bir gece evlerini kundaklayarak yaktıklarında Malcolm daha dört yaşında bir çocuktu. Aile birkaç parçaya bölünerek yakınlarına sığınırlar. Baba, kasabanın kırsalında el yordamıyla yaptığı eve ailesini yeniden bir araya getirir. Mücadelesinden vazgeçmeyen babanın ırkçı çetelerle karşı karşıya gelmesi ve tehditler alması uzun sürmez. Çocuk ve ev iÅŸleri ile boÄŸuÅŸan anne Advendist inancı gereÄŸi domuz ve tavÅŸan gibi tek tırnaklı hayvanların etlerini yemediÄŸi ve çocuklarına da yedirmediÄŸi gibi piÅŸirmekte istemez. Aksine baba da bu yemeklere düşkün biridir. Bu yüzden evde zaman zaman kavgalar yaÅŸanıyordu. Böyle bir yemek kavgasından kızarak evden çıkan baba gece yarısı ırkçı beyaz çetenin tuzağına düşer. DiÄŸer beÅŸ kardeÅŸi gibi dövülerek feci ÅŸekilde öldürülür. Tanınmayacak haldeki cesedi demir yoluna atılır. Babası katledildiÄŸinde Malcolm henüz sekiz yaşında bir çocuktu. Böyle bir akıbeti öngören baba iki ÅŸirkete hayat sigortası yaptırmıştır.

Cenaze masraflarını ancak karşılayabilecek kadar az bir miktar tutan ÅŸirket poliçe gereÄŸi ödeme yapar, ancak yüksek meblaÄŸlı olan poliçenin ÅŸirketi babanın intihar ettiÄŸi gerekçesiyle ödeme yapmayı kabul etmez. Malcolm, Amerikan toplumunun her kesimini etkileyen ve yaklaşık on beÅŸ yıl süren büyük ekonomik buhrana denk gelen bu dönemi “Bazen yiyecek bir ÅŸey bulamadığımız için açlıktan gözlerimiz kararıyordu” diye anlatır. Sadece beyazların iÅŸveren olduÄŸu bir ülkede rengi beyaz olmasına raÄŸmen siyah çocuklarından dolayı anneye kimse iÅŸ vermiyordu. “Paramız olduÄŸunda kasaba fırınında beÅŸ cente bir çuval bayat ekmek alırdık, annemiz onlardan çeÅŸitli pastalar, börekler hatta hamburgerler yapardı ancak beÅŸ cent’imizin olmadığı çoÄŸu zaman, annem bazı aÄŸaçlardan topladığı yaprakları piÅŸirir ve bize yedirirdi” diye anlatmıştır. 

Malcolm, aile bütçesine katkı saÄŸlamak için kardeÅŸiyle tavÅŸan avlar, butlarını satmak için derelerde kurbaÄŸa avlamaya çalışır. Yardım fonu ve komÅŸularının yardımları da aileyi düştüğü yoksulluktan kurtaramayacaktı. Malcolm, “Annem sık sık onurlu olmamızı öğütlerdi ancak açlığa dayanamayarak onurundan ilk vazgeçen ben oldum. Dükkanlardan ufak tefek yiyecekler çalmaya baÅŸladım” der. Bu durumu bahane eden yardım fonu memurları, çocuklarına bakamadığını iddiasıyla annenin rızasını almadan Malcolm’u, akabinde de beÅŸ kardeÅŸini koruyucu ailelere verirler. EÅŸini ve altı çocuÄŸunu kaybeden anne aklını yitirir ve yirmi yıl sonra ancak çıkabileceÄŸi bir hastaneye yatırılır.

Olanlardan etkilenen Malcolm olumsuz davranışları sebebiyle bir süre sonra ıslah evine gönderilir. Islah evindeki düzeni okula da yansır. Kısa sürede okulun en baÅŸarılı öğrencisi olur. Orta son sınıf öğrencisi iken çok sevdiÄŸi öğretmeni okul bitince ne olmak istediÄŸini sorması üzerine, Malcolm “Avukat” cevabını verir. Öğretmen, bir zenci için bunun gerçekçi bir hedef olmadığını söyler ama eÄŸer marangozluk gibi bir meslek edinirse iÅŸsiz kalmayacağını öğütler. Malcolm Little ne yaparsa yapsın bir zenci olarak toplumsal konumunun deÄŸiÅŸmeyeceÄŸini anlamıştı. Bu beyaz adamın, siyahi çocukların da ebeveynleri gibi hizmetlerin de kalması için daha ilkokul çağında sistematik olarak baÅŸvurduÄŸu bir eÄŸitim ÅŸeklidir. Ãœmitlerini yok ederek kendisine bağımlı halde tutma yöntemidir. Öğretmenlerinden ve arkadaÅŸlarından uzaklaÅŸarak Bostun’da ki üvey ablasının yanına yerleÅŸir. Bulaşıkçılık ve garsonluk yaparak çalışmaya baÅŸlar. Bir süre sonra, hemÅŸerim diye kendisine yakınlık gösteren Shorty, onu büyük bir balo ve gösteri salonuna ayakkabı boyacısı olarak iÅŸe yerleÅŸtirir.

Malcolm Little, daha iÅŸe baÅŸladığı ilk akÅŸam asıl görevinin davetlilere, müzik gruplarına kadın ve uyuÅŸturucu temin etmek olduÄŸunu öğrenmiÅŸti. Ayakkabı boyacılığı yanında bu kirli iÅŸleri de yaparak suç dünyasına adım attığında Malcolm, henüz on beÅŸ yaşındaydı. 

 

Dönemin Amerika’sında siyahi gençler, evli de olsa paralı bir beyaz kadınla arkadaÅŸ olduktan sonra çalışmak zorunda kalmıyorlardı. Aynı yolu izleyen Malcolm, cezaevine girinceye kadar beraber yaÅŸadığı beyaz kadın Sophia ile bu gösteri salonunda tanışmıştı. Sophia’dan aldığı para sayesinde çalışmayı bırakmıştı. Malcolm, uyuÅŸturucuya ve gece hayatına alışmıştı. Gece kulüplerinde dans ederek sabahlıyordu. Daha sonra ablasının ısrarı ile demir yolu ÅŸirketinde bulaşıkçı olarak iÅŸe baÅŸladı. Daha sonra çay ve kahve satmaya baÅŸladığı trenin bir New York seferinde sabaha kadar Harlem’i dolaÅŸtı. EÄŸlence mekanlarını gezen ve tutku ile baÄŸlanan Malcolm, Harlem’den ayrı yaÅŸayamayacağına karar verdi.

Demir yolundan ayrılıp Harlem’e yerleÅŸti. On altı yaşında barmenlikle iÅŸe baÅŸladığı Harlem de kaçak içki dağıtımı, esrar satıcılığı, mafyanın organize ettiÄŸi piyangoculuk, yol kesmek, soygun yapmak ve hayat kadınlarına kılavuzluk gibi her türlü kirli iÅŸe bulaÅŸmıştı. Demir yolu kartını kullanarak dost olduÄŸu müzik gruplarının gittikleri ÅŸehirlere uyuÅŸturucu kuryeliÄŸi yaptı. Askerlik, hapis ve düzenli çalışmaya “korktuÄŸum üç ÅŸey” derdi Malcolm. Ancak korktuÄŸu başına gelmiÅŸ ve savaÅŸ zamanı askerliÄŸe çaÄŸrılmıştı. Harlem sokaklarında Beyazlar adına birçok siyahi ajanın gezdiÄŸini ve siyah gençler hakkında raporlar tuttuklarını biliyordu Malcolm. Zencilerin giydiÄŸi uçuk kıyafetlerden bir takım elbise giyerek sokaklarda dolaÅŸmaya baÅŸlar. “Beyaz adam beni askere çağırıyor. SavaÅŸa götürecek, evet bende gideceÄŸim ama Zencileri örgütleyip silah depolarını ele geçireceÄŸim ve beraberce beyaz adamları haklayacağız.” diye bağırarak konuÅŸmalar yapmaya baÅŸlar. Hakkında rapor düzenlendiÄŸi kanaati oluÅŸunca gittiÄŸi askerlik ÅŸubesinde Psikiyatra gönderilir. Psikiyatride de aynı minval üzere konuÅŸmalar yapınca, askerliÄŸe elveriÅŸli olmadığı gerekçesiyle salıverilir.

Tekrar dümenciliÄŸe dönen Malcolm, birçok insanın hedefi haline gelmiÅŸti. Polis bulaÅŸtığı kirli iÅŸlerden haberdar olmuÅŸ, suç üstü yapmak için fırsat kolluyordu. Dövdüğü yeni yetme dümenci bir siyahi ise belinde silahı intikam için Malcolm’un peÅŸine takılmıştı. Çalıştığı piyango çetesinin organizatörü de kendisini aldattığı gerekçesiyle iki kez alnına silah dayamış, öldürmek için uygun yer ve zamanı kolladığını söylüyordu. Gün içinde çeÅŸitli uyuÅŸturucu maddelerini karıştırarak alan Malcolm’un ayık zamanı olmadığı gibi saÄŸlığı da iyice bozulmuÅŸtu. Bu durumundan haberdar olan dostu Shorty, bir gece operasyonu ile onu tekrar Boston’a götürür.

Her türlü dümenciliÄŸi öğrenmiÅŸ olan Malcolm, kendi iÅŸini kurmaya karar verir. Shorty’e bir hırsızlık çetesi kurma fikrini açıklar. Malcolm, bu fikre sevinen Shorty, arkadaşı Rudy, Beyaz kadınlar Sophia ve kız kardeÅŸinden oluÅŸan beÅŸ kiÅŸilik çetesini kurar. Rudy masaj için gittiÄŸi evlerde, beyaz kadınlar da anketörlük numarasıyla girdikleri evlerde kıymetli eÅŸyaların yerlerini tespit ederler. Amerika’da her suç örgütünde olduÄŸu gibi bu çetelerde de patron yine beyaz adamdır. Çalınacak eÅŸyaları belirleme, fiyatını ve satışını organize eden beyaz patrondur.

“Her örgüte bir reis ÅŸart, tek kiÅŸilik bir örgüt dahi olsa” diyen Malcolm, çetenin lideri olarak koyduÄŸu kural gereÄŸi, çete üyeleri çaldığı bir eÅŸyayı asla kendilerine almayacaklardır. Kuralı kendisi ihlal eder ve çaldığı bir arızalı saati kendisine ayırır. Bıraktığı tamirciden almaya gidince yakalanır, böylece büyük soygunlar yapan çetenin ömrü sadece beÅŸ ay sürer. Çete yakalanan diÄŸer üyeleriyle mahkemeye çıkartılır.

Beyaz kadınlar hırsızlıktan iki yıl hapis cezası alırlar ve bunun için ödedikleri az bir kefaletle serbest kalırlar. Ancak Malcolm ve Shorty hırsızlıktan iki yıl, beyaz kadınlarla yaÅŸamaktan sekiz yıl olmak üzere on yıl hapis cezasına çarptırılırlar. Hapishaneye giren Malcolm uzun süre konuÅŸmaz, kurallara uymadığı gerekçesiyle iÅŸkencelere maruz kalır. UyuÅŸturucu krizlerine girer. Cezaevi rahibi ve Psikiyatrının ilgilenmesine, hakaret ve küfür ile karşılık verir. Bu sebeple uzun zaman tek kiÅŸilik hücrede kalır. Malcolm hiçbir dine inanmaması ve küfürbazlığından dolayı “Ä°blis” lakabıyla ünlenmiÅŸtir. YaÅŸlı ve bilge bir mahkûmun ilgisi, Malcolm’da deÄŸiÅŸime sebep olur. YaÅŸlı mahkum, dini deÄŸerlere hakaret etmenin ve dinsizliÄŸin tehlikesinden bahseder. Belki de Malcolm’un hidayete attığı ilk adım dini deÄŸerlere hakaret etmekten vazgeçmesidir.

Ablasının yardımı ile daha iyi ÅŸartlara sahip bir cezaevine nakledilir. Elijah Muhammed’e mensup kardeÅŸinin telkiniyle domuz eti, uyuÅŸturucu ve tütünü bırakan Malcolm Elijah’a mektup yazar. Ä°man ettiÄŸi ve baÄŸlandığı Elijah ile mektuplaÅŸması mahkumiyeti boyunca devam eder. Kendisini geliÅŸtirmeye karar veren Malcolm, her türlü kitabın bulunduÄŸu cezaevi kütüphanesini mesken tutmaya baÅŸlar. Mektupla dil eÄŸitimi de almaya baÅŸlar. Yazısını düzeltir, okumaya baÅŸladığı sözlüğü bitirdiÄŸinde bir milyondan fazla kelime yazmıştır. Din, tarih ve felsefe alanında uzun yıllar okumalar yapar. Öyle ki yapılan bütün münazaraların arananı da galibi de her zaman Malcolm’dur.

Yedi buçuk yıllık mahkumiyetin sonunda ÅŸartlı tahliye ile salıverilince Detroit’e abisinin yanına yerleÅŸir. Malcolm, bir süre sonra Elijah Muhammed’in konferansına katılmak için Chicago’da gider. Elijah, konuÅŸmasının arasında daha önce hiç görmediÄŸi Malcolm’a ayaÄŸa kalkmasını söyler. Onun trajik çocukluÄŸunu ve gırtlağına kadar suça batmış gençliÄŸini ve hapishanede yaÅŸadığı müspet deÄŸiÅŸimini anlatır. Elijah her yeni üyesine yaptığı gibi Malcolm’unda soyadını deÄŸiÅŸtirir. Beyaz efendilerinin(!) siyahlara verdiÄŸi soyadını reddederek, kayıp atalarına atfen X soyadını veriyordu. Amerika, beyaz ırkçılığa karşı haklı öfkesiyle haykıran Malcolm X’i tanıyacaktı artık.

Amerika’nın en öfkeli siyahi adamı olarak tarihe geçmiÅŸti Malcolm X. Bu öfkesinin, saymakla bitmeyecek kadar çok fazla haklı sebepleri vardı. “Sarı benizli beyaz ÅŸeytanın” dört yüzyıl önce anavatanları Afrika’da baskınlar yaparak atalarını insanlık dışı yöntemlerle gemilere doldurmuÅŸlardı. Daha bu yolculuk esnasında zincire vurulmuÅŸ erkeklerinin gözü önünde kadınlarına saldırmışlardı.  Mütecaviz “Beyaz ÅŸeytanın” tecavüzleri Amerika’da da devam etmiÅŸti. Dört asır süren bu tecavüzlerin sonucu melez bir nesil türemiÅŸti. Malcolm X’in rengi de mütecaviz beyaz dedesinden miras kalmıştı. Açlığa mahkûm edilmiÅŸ Siyahiler, iÅŸkencenin en ağırına maruz kalmışlardı. Karşı çıkmayı düşünenler ise Malcolm X’in babası ve dört amcası gibi öldürülmüşlerdi. Malcolm X’e atalarından dört asırlık bir öfke miras kalmıştı. Bu sebeple kendisini bataklıktan kurtaran Elçi Elijah Muhammed’e sadakatle baÄŸlanmıştı.

Elijah Muhammed kendisine inanmış olanları disiplinli bir eÄŸitimden geçiriyordu. Ä°slam Ulusu üyeleri temiz giyimli, birbirlerine saygılı ve nezaketli davranıyorlardı. Elijah Muhammed, itibarsızlaÅŸtırılmış bir halktan, özellikle de Hristiyan siyahilerin aksine, küçük de olsa saygın bir topluluk oluÅŸturmayı baÅŸarmıştı. Bu sebeple Malcolm X’in, Elijah Muhammed’e bütün benliÄŸiyle baÄŸlanmıştı. Kendisini bataklıktan kurtaran, sadece Siyahlara özel bir din getiren Allah’ın Elçisi(!) Elijah Muhammed bütün Siyahları da kurtarabilirdi. Ancak cemaat üyelerinin üzerinde atalet, tembellik ve umutsuzluk çökmüştü. “Hiçbir çaba göstermeden Allah’ın kendilerine yeni Müslümanlar göndermesini bekliyorlardı.” dediÄŸi cemaat üyelerinin aksine bütün gücüyle çalışıyordu. On iki yıl boyunca zamanını Siyahları, Elijah Muhammed ve Ä°slam Ulusuna çağırmakla geçirmeye karar vermiÅŸti.

Bir taraftan da Elijah Muhammed’in siyahilere has bu dinin kurallarını öğreniyordu. Elijah Muhammed, gökyüzünde bir cennet yok diyen Ãœstad Wallece D. Fard ile karşılaÅŸmıştı.  Cennet de cehennem de bu hayattadır ve siyahiler dört asırdır Amerika da cehennemi yaşıyorlar diyordu. Fard, Siyahların tanrının özel çocukları olduklarını, hatta tanrı olduklarını iddia ediyordu. Ä°nsan türünden olan fakat tanrılar tanrısı bir tanrı olduÄŸunu ve onun özel adının da Allah olduÄŸunu anlatmıştı. 1931 yılın da kapı kapı dolaÅŸarak metre ile ipekli kumaÅŸlar satan ve kendisini doÄŸulu bir kardeÅŸ olarak tanımlayan Ãœstad W. Fard, Siyahilerin Amerika’ya getiriliÅŸini, kökenlerini anlatıyordu. Toplantılar yapıyor ve yoksulları ziyaret ediyordu. Hz. Muhammed’in soyundan, KureyÅŸ kabilesinden olduÄŸunu söyleyen Fard, Kur’an ve Ä°ncil okuyordu. Siyahların Müslümanların soyundan geldiÄŸini, Kuzey Amerika vahÅŸetinde yaÅŸamak zorunda bırakılan yitik Ä°slam Cemaatinin, dört asırdır Ä°slam ulusunda ayrı düştüklerini söylüyordu. Onları asıl dinlerine, Ä°slam’a döndürmek için Allah’ın özel elçisi olarak gönderildim diyordu. Fard’a inanarak intisap eden Elijah Muhammed dört yıl süren özel bir eÄŸitimden geçtikten sonra vekil olarak görevlendirilmiÅŸti. Elijah Muhammed bu dönemi “kalbime doÄŸmayanları öğrendim” diye tanımlamıştı. Ãœstad Wallece 1934 de hiçbir iz bırakmadan ortalıktan kaybolmuÅŸ ve o günden sonra akıbetinden hiçbir haber alınamamıştı.

Fard için o yeryüzüne gelmiÅŸ en büyük tanrıdır diyen Elijah Muhammed, kendisine gelen bir vahiy ile W.D.Fard’ın yeryüzündeki görevinin son bulduÄŸunu artık yeni peygamberin kendisi olduÄŸunu söylüyordu. Allah’tan baÅŸka tanrı yoktur ve Elijah Muhammed onun kulu ve Resulüdür diyerek ÅŸahadet getirenlere bir de üyelik formu tanzim ediyordu. Askerlik yapmayı reddettiÄŸi için dört buçuk yıl hapis yatan Elijah, dördüncü sınıfa kadar okuyabildiÄŸini Allah’ın kendisine öğrettiÄŸinden baÅŸka bir ÅŸey bilmediÄŸini, her ÅŸeyi Allah’ın kendisine öğrettiÄŸini söylüyordu.  Hatta “Kelimeleri nasıl telaffuz edeceÄŸimi dahi Allah bana öğretti.” diyordu. Alkol, domuz, zina, tütün ürünleri ve kumar haram diyen Elijah dans etmeyi de yasaklıyordu. Kısmen de olsa tesettürü emrediyor ve ailenin önemine dikkat çekiyordu. Oruç ve namazın olmadığı bu dinde camii yerine sıralarla dolu Mabedler vardı. Dini kurallara uymayan üyeler, üç aydan baÅŸlayarak beÅŸ yıla kadar suçun durumuna göre cemaatten uzaklaÅŸtırma cezası veriliyordu. Suç iÅŸlemekten vazgeçmeyenler ise Elijah Muhammed tarafından, kendisini ebediyen kurtaracak bu dinden bir daha kabul edilmeyecek ÅŸekilde (Afaroz ediliyordu) çıkarılıyordu. Bu cezaların tek yetkisi Elijah Muhammed idi.

Salon toplantıları organize eden Malcom X, Elijah’tan önce mikrofonu alıyordu. Yarım saati aÅŸan konuÅŸmasıyla salonda bulunan dinleyicilerin heyecanını artırdıktan sonra kürsüyü Elijah’a bırakıyordu. Astım hastalığı ilerleyen Elijah Muhammed, Ä°slam Ulusunun bütün yükünü Ulusal vekil tayin ettiÄŸi Malcolm X’in omuzlarına bırakmıştı. Hitabetiyle, cesaretiyle ve çalışkanlığıyla hayatını Allah’ın Elçisine(!) adamıştı. “EÄŸer anlatacak bir meseleniz varsa sokaktan ayrı düşmemeniz lazım” diyen Malcolm X, sabahın dokuzda evden ayrılırken bir sonraki gecenin sonunda, sabahın dördünde evine dönebiliyordu. Samimiyeti ve içtenliÄŸi ile beyazları dahi etkileyen Malcolm X, Siyahları Elijah’a inanmaları için birçok yeniliÄŸe öncülük ve liderlik etmiÅŸti. Sokak yürüyüşleri, salon toplantıları, konferanslar organize ediyordu. Risaleler bastırarak dağıtıyordu, Ä°slam Ulusunun ilk gazetesi ‘Muhammed diyor ki’ yi o çıkarmıştı. TV ve radyo programlarına konuÅŸmacı olarak katılıyor ve birçok üniversite de konferanslar veriyordu.

Bütün zamanını Ä°slam Ulusuna adayan Malcolm X’e ayda sadece yüz yetmiÅŸ beÅŸ dolar veriliyordu. Paraya hiçbir zaman tamah etmemiÅŸti. Oysa Ä°slam Ulusunun üst yönetimi ve Elijah Muhammed, cemaatin ekonomik imkanlarını haksız ve sınırsız bir ÅŸekilde kullanıyorlardı. Allah’ın Elçisi(!) Elijah ise zaten hesap sorulabilecek herhangi biri deÄŸildi. Elijah Muhammed’in özel sekreterliÄŸini yapan yirmi yaşındaki iki genç kız peÅŸ peÅŸe hamile kalmıştı. Çocukları doÄŸduktan sonra da onlarla ilgilenmemiÅŸti.  Çıkan dedikodular neticesinde bu kadınlar Ä°slam(!) mahkemesine çıkartılmış ve beÅŸ yıl soyutlama, uzaklaÅŸtırma cezası verilmiÅŸti. Onlarda Elijah’a nafaka davası açmışlardı. Bu sebeple cemaat içinden kopmalar baÅŸlamıştı.

Malcom X’in kabulleneceÄŸi ÅŸeyler deÄŸildi konuÅŸulanlar. Yasak olmasına raÄŸmen bu kadınlarla görüşmüş ve Elijah Muhammed’in karşısına dikilmiÅŸti. Ancak Elijah Muhammed bazı peygamberlere attığı iftiralarla kendisini savunmuÅŸtu; “Davud Peygamberi bilirsin, bir baÅŸkasının karısına göz diktiÄŸini öğrenmiÅŸsindir. Ä°ÅŸte ben o Davud’um. Nuh’u okumuÅŸsundur, ÅŸu sarhoÅŸu, iÅŸte ben onun ta kendisiyim. Lut’u bilirsin, gidip kendi kızlarıyla aynı yatağı paylaÅŸan o adamı okumuÅŸsundur. Onlara helal olan tüm bunlar bana da caiz olması gerekmez mi?” Elijah, insanlara haram kılınanların, Peygamber olarak kendisine helal olduÄŸunu söylüyordu. Ãœstelik bunu Allah’ın Elçilerine attığı iftiraları dayanak göstererek yapıyordu. Elijah’ın verdiÄŸi cevaplar Malcolm X’in vicdanında karşılık bulmamıştı. Ancak harcanan emeÄŸin ve çabanın heba olmasına da gönlü razı olmuyordu. Büyük bedeller ödeyerek kurdukları teÅŸkilatın dağılıp gitmesini görmek istemiyordu. Kopmaların önüne geçmek için gösterdiÄŸi gayretleri bile üst yönetimce aleyhine kullanılmıştı. Malcolm X’in çabalarıyla büyüyen Ä°slam Ulusunun üst yönetimi ve Elijah Muhammed’in, Malcolm X hakkındaki tavırları deÄŸiÅŸmiÅŸti. Elijah’ın kendisinin aleyhinde yaptığı konuÅŸmaları Elijah’ın oÄŸlu Wallce’den ve davacı sekreterlerden öğrenmiÅŸti. Malcolm X. “Bir toplum da ahlaksızlık varsa orada din yoktur” diyen Malcolm, bu hadiselerden sonra artık dinden bahsetmez. KonuÅŸmalarında daha çok beyazların zulmü ve siyahilerin özgürlüğü üzerine ÅŸekillenmeye baÅŸlar. 1963 yılı sonlarında öldürülen Amerika baÅŸkanı için “Kenedy iki yüzlü bir demokrasi uyguladı. Bize vadettiÄŸi demokrasiyi aleyhimize kullandı. Beyazların nefreti baÅŸkanın başını yedi.” demesini bahane eden Elijah, Malcolm’a doksan gün cemaatinden uzaklaÅŸtırma cezası vermiÅŸti. Akabinde onu öldürmek için arkadaÅŸlarından oluÅŸan infaz timleri kurmuÅŸtu. Ancak onu öldürmek yerine gelip durumu kendisine anlatmışlardı. Olanlardan sonra Malcolm X için hem fiziki hem de duygusal kopuÅŸ kaçınılmaz olmuÅŸtu.

Malcolm X, intisap ettiÄŸinde, Elijah Muhammed’in Ä°slam ulusuna ait beÅŸ Mabedi ve 400 civarında üyesi vardı. Elijah için, Amerika’nın elli eyaletinde yüzden fazla Mabed açmayı baÅŸarmıştı Malcolm X. Ä°slam ulusundan ayrıldığında başı boÅŸ, laf dinlemez ayak takımında, asker disiplinine sahip, saygın, temiz giyimli ve nezaketli kırk bini aÅŸan üyesiyle bir hareket oluÅŸturmayı baÅŸarmıştı.

Malcolm X, Elijah Muhammed’in hatalarından dolayı, Ä°slam Ulusu’nun içeriden yıkılmasını istemiyordu. Fakat kurtarma çabaları doÄŸru görülmemiÅŸti. Hatta Elijah Muhammed baÅŸta olmak üzere Ä°slam Ulusu yöneticileri bu çabaları ihanet olarak deÄŸerlendirmiÅŸlerdi. Malcolm X, hakkında verilen vur emrine aldırmamıştı ama ihanet suçlamaları ona ölümden beter gelmiÅŸti. Oysa Elijah Muhammed doksan günlük uzaklaÅŸtırma cezası verdiÄŸi anda bile ona kendisinden daha çok baÄŸlı olduÄŸunu yüzüne karşı söylemiÅŸti Malcolm X.

On iki yıllık dava arkadaÅŸları tarafından atılan ihanet iftirası ve kurulan infaz timleri gibi olup biten hadiselere anlam veremeyen Malcolm X, bu ruh halini ÅŸu cümleler ile ifade etmiÅŸti: “Sanki sürekli beyin kanaması geçiriyordum. Adeta beynim ağır bir hasar almıştı içerde. Aile doktorumuza gittim. Muayene sonrası Doktor kendimi fazlasıyla yıprattığımı, dinlenmem gerektiÄŸini söyledi.” Muhammed Ali Clay, Miami’de maç hazırlığı için kamp yapıyordu. EÅŸi Betty ile evliliÄŸinin altıncı yıldönümü için bir armaÄŸan olsun diye yanına davet etmiÅŸ, çocuklarını da getirmesini istemiÅŸti. Ailesiyle Miami’ye giden Malcolm X, evliliÄŸi boyunca yaptıkları ilk tatilleriydi. Dahası o güne kadar çocuklarına bir oyuncak bile alamamış olduÄŸunu fark edecekti.

Bu tatil sayesinde yalnız kalmış ve düşünme imkânı bulabilmiÅŸti. Malcolm X kendisi hakkında verilen vur emri ve yalnız kaldığı bu süreç, bir karar almasını saÄŸlamıştı. Fiziki olduÄŸu gibi psikolojik olarak da Elijah Muhammed ve Ä°slam Ulusu’ndan kopmaya baÅŸlamıştı. Yakın arkadaÅŸlarını onu öldürmek için görevlendirilmiÅŸlerdi ama onlar bu emirlere uymamışlardı. Fakat her an bir baÅŸka arkadaşı tarafından infaz edilme tehlikesi de geçmiÅŸ deÄŸildi.  

Henüz hiçbir çalışmaya baÅŸlamamışken bile birçok arkadaşı Ä°slam Ulusu’ndan ayrıldığını ve kendisiyle hareket edeceÄŸini söylüyordu. Hristiyan Siyahiler hatta Beyazlardan yardım ve bağış teklifleri gelmeye baÅŸlamıştı. Herkes: “ÖrgütleniyormuÅŸsunuz, miting ne zaman?” diye soruyordu. New York’ta bir salon tutulmuÅŸtu. Kamuoyuna bir beyanat vermiÅŸti Malcolm X. Açıklamaları Amsterdam News, sütunlarında yayınlanınca, Malcolm X adına telgraf ve mektuplar yaÄŸmaya baÅŸlamıştı. Yakınılan ortak ÅŸey ise Ä°slam Ulusu’nun katı kurallarıydı. Kendisine katılmak isteyenlerin haddi hesabı yoktu. Malcolm X bir basın açıklaması ile Elijah Muhammed’den ayrıldığını ve New York’ta, başında kendisinin bulunacağı Müslim Cami BirliÄŸi adıyla bir mescid açacağını ilan etmiÅŸti.

Malcolm X Elijah Muhammed’e baÄŸlı olduÄŸu dönemlerde çeÅŸitli üniversitelerde konferanslar vermiÅŸti.  Buralarda tanıştığı OrtadoÄŸulu bazı öğrenciler “Anlattıklarınız Ä°slam deÄŸil, gerçek Ä°slam’ı öğrenmelisiniz” demiÅŸlerdi. Bu sebeple Ä°slam’ın merkezi Mekke’ye gitmek istemiÅŸti. Ancak parasal imkânı olmadığı için hep ertelemiÅŸti. Yeniden hacca gitmek istiyordu, ancak yine parası yoktu. Boston’a üvey ablasına gitmiÅŸti. Malcolm X: “Ella’ya ‘Mekke’ye, hacca gitmek istiyorum’ deyince Ella, ‘Ne kadara ihtiyacın var?’ demiÅŸti.” ablasından aldığı bu parayla hacca gitmek için hazırlık yaptı ve yola çıktı.

Cidde havaalanında, Müslüman bir ülkenin vatandaşı olmadığı için, Hac komitesinin huzurunda Müslümanlığını ispatlaması gerekiyordu. Komiteyi beklerken dini bilgiler öğretmesi için bir hoca görevlendirmiÅŸlerdi. On iki yıl boyunca Elijah Muhammed’in Ä°slam Ulusu’nda bir lider ve ulusal vekil olarak namaz kılmasını bilmiyordu. Dahası bu dinin ikinci lideri olarak namazdan haberi bile yoktu. Ä°lk namazını Cidde havaalanında kılan Malcolm X, alışık olmadığı rükû ve secdelerde çok zorlandığını söylemiÅŸti. Amerika’da hac için referans mektubu alma zorunluluÄŸu vardı. Mektubu veren kiÅŸi kendisine yardımcı olması için Kral Faysal’ın akrabası ve Suudi Arabistan devletinin güçlü isimlerinden Abdurrahman Azzam’ın oÄŸlunun telefon numarasını vermiÅŸti.

 Kısa bir telefon görüşmesinden sonra Azzam’ın oÄŸlu gelir ve Malcolm X’i alıp evlerine götürür. Azzam kapıda karşılar ve bir evladı gelmiÅŸ gibi sevgiyle kucaklar. Uzun zamandır kayıp bir çocukları eve dönmüş gibi herkes teker teker samimiyetle karşılar. Hiç görmediÄŸi bu insanların kendisini bağırlarına basmalarına anlamaya çalışan Malcom X gördüğü ilgiye çok ÅŸaşırmıştır. “Hayatım boyunca böyle bir ÅŸerefe ermediÄŸimi söylemeliyim. Dr. Azzam’ın evinde sofradayım. Azzam babam gibi, çocukları öz kardeÅŸlerim gibi davranıyor. O kadar samimiler ki onların beyaz olduÄŸunu kendime bile söyleyemiyorum.” demiÅŸti.

Malcolm X’i, bizzat Kral Faysalın Protokol Bakanı hac komitesine götürür. Komite samimi bir Müslüman olduÄŸuna karar vermiÅŸtir. Kral Faysal’ın oÄŸlu, babasının isteÄŸi üzere kendisinin devlet konuÄŸu olarak ağırlamak istediÄŸini bildirir. Bir araba, ÅŸoför ve rehber tahsis edildiÄŸini ve hac süresince kendisine yardımcı olacağını söyler. Daha sonra Kral Faysal’ın daveti üzere bir görüşme yapar. Ä°slam Ulusu hakkında uzun bir kritik yaparlar. Umre yaptıktan sonra “Amerika’da bıraktıklarımla Ä°slam dünyasında gördüklerim arasında daÄŸlar kadar fark var.” demiÅŸtir. Mavi gözlü, sarı saçlı, beyaz ve siyah tenli her renkten kardeÅŸleriyle aynı tabaktan yemek yiyor, aynı bardaktan su içiyor ve aynı anda Allah’a secde ettiÄŸini hayretle anlatıyordu. Malcolm X: “Beni en çok etkileyen Ä°slam kardeÅŸliÄŸiydi. Artık Beyaz adama bakışım kökünden deÄŸiÅŸti.” diyordu. Amerika’nın Ä°slam’ı tanıması gerekir diyen Malcolm X, bu ırkçılık belasından Amerika’yı kurtaracak tek güç ancak Ä°slam olduÄŸunu söylemiÅŸti. Burada gördüklerini yazdığı mektuplarla eÅŸi Bety ve arkadaÅŸlarına anlatmıştır.

Mektubuna “Elijah Muhammed büyük bir yalancıdır.” diye baÅŸlamıştı. Beyazların, Siyahilere karşı yaptığı ÅŸeytanca ırkçılığın savunulacak bir tarafı yoktu. Ancak Elijah Muhammed sefalete, açlığa ve her türlü aÅŸağılanmaya mahkûm olarak yaÅŸam savaşı veren Siyahilerin üstün ırk olduÄŸunu iddia ediyordu. Ä°slam’ın sadece Siyahlara ait bir din olduÄŸunu söyleyen Elijah’a Ä°slam’ın doÄŸduÄŸu ÅŸehir Mekke’den yazdığı mektupla cevap vermiÅŸti. Malcolm X, Mektubun da “Elijah Muhammed büyük bir yalancıdır. Ä°slam sadece Siyahlara ait bir din diyerek bizi yanılttı. Oysa Kabe’de her renkten kardeÅŸlerimle beraber omuz omuza Allah’a ibadet ediyoruz. Elijah Muhammed’in bize öğrettiÄŸi Beyaz adam felsefesi iflas etmiÅŸtir benim için.” diye yazmıştı.

Malcolm X, Hac ibadeti süresince tanıştığı Müslümanlara verdiÄŸi sözler üzere Arap ve Afrika ülkelerine bir dizi ziyaretlerde bulunur. Sırasıyla Lübnan, Ãœrdün, Mısır, Nijerya, Gana, Senegal ve Fas gibi ülkelere seyahat eder. Yaptığı ziyaretler boyunca her adımını izleyen beyaz ajanların olduÄŸunu fark eder. Gezi süresince gittiÄŸi ülkerlerin Ãœniversitelerinde konferanslar vermiÅŸ, bazı ülkelerin Parlamentolarında konuÅŸma yapma imkânı bulmuÅŸtu. Bu ülkelerin devlet baÅŸkanlarıyla görüşmeler yapmış ve birçok ülkenin büyükelçileriyle görüşme imkânı bulmuÅŸtu. Malcolm X, sahih Ä°slam inancı ile tanışmasının yanısıra, anavatanıyla ve kökleriyle de güçlü bir baÄŸ kurmayı baÅŸarmış ve öylece Amerika’ya dönmüştü.

Dört asır boyunca saldırılarına maruz kaldıkları ırkçılığa karşı, halkını örgütlemek amacıyla Afro – Amerikalılar teÅŸkilatını kurmaya karar verir. Siyahları bir çatı altında toplayabilmek için güçlü bir Platform oluÅŸturmak istiyordu. Hac ibadetinde aldığı önemli bir karar da itikatta orta yol diye tanımladığı ehli sünnet çizgisini benimsemesi olmuÅŸtu. Ãœyelerinin dini eÄŸitimi ve Ä°slam dünyası ile iliÅŸkilerini, ayrı bir yapılanma olarak kurdukları Ä°slam Camii BirliÄŸi üzerinden devam ettirmeye karar vermiÅŸti. Ãœyelerine Sahih Ä°slam inancının eÄŸitimini vermek için, Hac dönüşü yanında Åžeyh Davut Ahmet adında bir alim getirmiÅŸti.

Malcolm X, sahih Ä°slam inancıyla tanıştıktan sonra Malik ismini almıştı. Çıktığı Afrika seyahatinde ırkdaÅŸlarıyla kaynaÅŸmış ve mensup olduÄŸuna inandığı Åžahbaz kabilesinin adını da kendisine soyadı olarak belirlemiÅŸti. “Malcolm X” yerine adını “El-Hac Malik El Åžahbaz” olarak deÄŸiÅŸtirmiÅŸti. Bir basın açıklamasıyla deÄŸiÅŸen inancının gereÄŸi olarak toplum ve ırk ayrımcılığına yönelik fikirlerinde de yaÅŸadığı deÄŸiÅŸimi ÅŸu sözlerle açıklamıştı: “Bugüne kadar Elijah Muhammed adına konuÅŸtum. Artık kendi adıma konuÅŸuyorum. Ben hakikatin peÅŸindeyim kimin aÄŸzından çıkmış bir önemi yok.  Ben bir insanım ve insanlığa kimin hayrı dokunuyorsa ben onun yanındayım. Artık beyazlara bakışım deÄŸiÅŸti. Ä°yiliksever beyazlara bir sözüm yok. Ama ırkçılara karşı mücadele biz Siyahların en doÄŸal hakkıdır. Ä°yi beyaz veya iyi siyah, kötü beyaz ya da siyah yoktur. Sadece iyi insan ve kötü insan vardır. Beyaz Hristiyanlığa haddini bildirecek olan da ancak Ä°slam’dır.” demiÅŸti.

Bir süre New York’da kaldıktan sonra Afrika birliÄŸi zirvesine katılmak için Mısır’ın baÅŸkenti Kahire’ye giden Malcolm X, gözlemci olarak katıldığı zirvede Afrika liderlerine hitap etmiÅŸti. BaÅŸta dönemin Mısır devlet baÅŸkanı Cemal Abdulnasır olmak üzer birçok liderle görüşmeler yapmıştı. Mısır’daki görüşmelerinin ardından yaklaşık dört ay sürecek bir Afrika turuna baÅŸlamıştı. Bu gezide birçok Ãœlkeyi ziyaret etmiÅŸ ve liderleriyle yaptığı görüşmelerde Afro Amerikalılar için destek istemiÅŸti. Yapılabilecek ortak çalışmalar için görüş alışveriÅŸlerinde bulunmuÅŸtu. Gençlerle bir arya gelmiÅŸ birçok Ãœniversitede konferanslar vermiÅŸti. Attığı her adım Amerikalı ajanlar tarafından takip edildiÄŸini görmüş ve durdurup onlarla tartışmıştı.  New York’a döndükten sonra tehditler almaya baÅŸlamıştı. Ä°lk baÅŸlarda bu tehditlerin Elijah’ın Ä°slam Ulusu’ndan geldiÄŸini düşünmüştü. Fakat artan tehditlerin sadece onlarla sınırlı olmadığını anlamıştı: “Onları ben eÄŸittim onların becerisini, çapını ve gücünü bilirim, bu onları aÅŸan bir durumdur.” demiÅŸti.

Åžehadetinden altı gün önce, Malcolm X’in evde olmadığı 15 Åžubat gecesi evi kundaklanarak yakılır. Dört yaşında başına gelen vahÅŸet kırk yaşında da başına gelmiÅŸti. EÅŸi ve çocukları zor kurtulmuÅŸtu bu yangından. Kimse kiralık ev vermek istemiyordu. EÅŸi ve çocukları bir arkadaÅŸlarının yanına sığınmışlardı. Malcolm X ise bir otele yerleÅŸmek zorunda kalmıştı. Çocuklarıyla birlikte yaÅŸamak için bir ev almaya çalışsa da sonuç alamamıştı. Zira on iki yıl boyunca bütün hayatını feda ettiÄŸi Ä°slam Ulusu’ndan sadece mutfak giderlerini karşılayabileceÄŸi bir miktar ödenmiÅŸ bu miktarla da kıt kanat geçimini saÄŸlayabilmiÅŸti. Yolları ayrılınca da hiçbir vefa göstermeyen Ä°slam Ulusu mahkeme kararıyla çoluk çocuk demeden evden de atmıştı.

Malcolm X, Kur’anı, gerçek Ä°slam’ı tanımış ve Ä°slam dünyası ile güçlü baÄŸlar kurmuÅŸtu. Afrika’yla, kökleriyle kurduÄŸu saÄŸlam iliÅŸkiler Elijah Muhammed’i korkutmuÅŸ, “Beyaz ÅŸeytan” Amerika’yı da endiÅŸelendirmiÅŸti. Bu kaygı iki tarafı birleÅŸtirmiÅŸti. Bu tehlikeyi(!) ortadan kaldırmak için Elijah Muhammed’in Ä°slam Ulusu ile Amerika’nın ajanları iÅŸ birliÄŸi yapmışlardı. Bu güç birliÄŸinden sonra Malcolm X’e gelen tehditlerin ÅŸekli de sayısı da artmıştı. Aldığı tehditleri kamuoyu ile paylaÅŸmıştı. “Ölümden konuÅŸmak insanlara dokunur ama benim aldırdığım yok. Hayatımda kafama iyice girmiÅŸti, yatağımda öleceÄŸime ihtimal vermiyordum. Babam ve 4 Amcam Beyazlar tarafından öldürüldü. Nelere inanacağımı kesinlikle seçmiÅŸsem, inandığım ÅŸeylere de kendimi yüzde yüz adayacağımı da göz önünde bulundurursanız, buna bir de mizacımı ekleyip, topladığınızda karşınıza çıkan sonucun öldürülmek olduÄŸunu göreceksiniz. Artık her sabah gözümü açtığımda bir baÅŸkasından bir gün daha ödünç aldığımı düşünüyorum.” demiÅŸti.

Malcolm X bütün bu olup bitenlere raÄŸmen çalışmalarına ara vermeden devam ediyordu. Hiçbir programını iptal etmemiÅŸ, duyurusunu yaptıkları konferans için hazırlıklar yapmıştı. Evi yakıldığı için otelde kalıyordu bu sebeple çocuklarını ve eÅŸini görebilmek için konferansa gelmeleri için haber göndermiÅŸti. Aldığı tehditlerden dolayı arkadaÅŸlarının ısrarına raÄŸmen programını iptal etmemiÅŸti.  Salonda hazırlıklar sürerken erkenden birkaç Siyahi genç gelip ön sıralarda oturmuÅŸlardı. Siyahi gençler arasında Malcolm X’in fanatikleri oldukça fazlaydı. Bunlar her konferansa erkenden gelir ve salonun ön sıralarına otururlardı. Malcolm X, Elijah Muhammed’in yaptığı gibi salon giriÅŸlerinde güvenlik araması yaptırmıyordu. Bu gençlerde onlardan sanıldığı için görevliler şüphelenmemiÅŸti. Ä°kiz kızlarına hamile hanımı Bety ve en büyüğü altı yaşında dört kızı salonun ön sırasında yerlerini almışlardı.

21 Åžubat 1965 tarihiydi, evinin yakılmasının üzerinden henüz altı gün geçmiÅŸti. Konferans tarihi gelip çatmıştı. Salona geldikten sonra bile aldığı tehditlerden dolayı yakın arkadaÅŸları kürsüye çıkmaması için ısrar etmiÅŸlerdi. Ancak Malcolm X bu teklifi kabul etmemiÅŸti. Salon tamamen dolmuÅŸ, boÅŸ yer kalmamıştı. Açılış konuÅŸmasından sonra nihayet Malcom X kürsüde görünmüştü. Kısa bir beklemeden sonra mikrofonu alan Malcolm X, her zamanki gibi “Selamün Aleyküm” diye söze baÅŸlamıştı. Henüz baÅŸka bir ÅŸey konuÅŸmamıştı ki, salonunda ön sıralarında, izleyiciler arasında tartışma çıkmıştı. Macolm X gençleri ve salonu sakinleÅŸtirmeye çalışmıştı. Fakat kargaÅŸanın büyümesiyle, silahlar patlamıştı. Herkes bir tarafa kaçışırken hedefte Malcolm X’in olduÄŸunu fark edememiÅŸlerdi. Oysa saldırganlar kürsünün önüne kadar gelmiÅŸ ve ateÅŸ etmiÅŸlerdi. En önde oturan eÅŸi Betty çığlık atarak üzerine doÄŸru koÅŸmuÅŸtu. Silahlar susmuÅŸ, dinleyiciler ve arkadaÅŸları o kargaÅŸa da saldırganları yakalamaya çalışmışlardı. Silahlardan çıkan kurÅŸunların on üçü Malcolm X’in göğsüne olmak üzere, on altı kurÅŸun vücuduna isabet etmiÅŸti.

Malcolm X, henüz kırk yaşını doldurmamışken karısı ve çocuklarının gözü önünde ÅŸehit edildi. Onun cesedinden bile korkan katiller cansız bedenini onlarca kurÅŸun sıkarak ölümünü garantiye aldılar. Katillerin bilmedikleri bir ÅŸey vardı. “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Hayır onlar diridirler. Ancak siz bunu anlayamazsınız.” (Bakara suresi 154) 

“Ölümden konuÅŸmak insanlara dokunur ama benim aldırdığım yok” diyecek kadar adanmışlık ruhuna sahip bir liderin, ÅŸehadetinin sene-i devriyesinde, bizden biri olan El Hacc Malik El Åžahbaz’ı veya meÅŸhur adıyla Malcolm X’i rahmetle anıyorum.

Musab Aydın

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.