Sosyal Medya

Makale

Teknolojiye İmanı Zedeleyen Kim?

Gökyüzünde yüzlerce uyduları ile her yaptığımızı izliyorlar.

Termal kameralarıyla kapalı alanlarda bile vücut ısımızdan bizi fark edebiliyorlar.

İnternete girdiğimiz laptopun kamerasından bizi gözlüyorlar.

GirdiÄŸimiz adresler ve yayınladığımız resimler hep onların server’lerinde kayıtlı.

Kiminle, nereden, niçin ve ne sıklıkla tanışıp görüşüp görüşmediğimizi biliyorlar.

Sanal bir yalan daha ortaya atılmadan ne tarafta duracağımızı kestirebiliyorlar.

İnternetli cep telefonlarımız sayesinde nerede olduğumuzu noktasal tespit ediyorlar.

Kredi kartlarından en son ne aldığımızı ve nerelere borçlandığımızı tespit ediyorlar.

Maaşımızdan, okuldaki notlarımızdan, gönderdiÄŸimiz CV’lerden haberdarlar.

Evde bakıcıya emanet ettiğimiz çocuğumuzu seyrederken bizi seyrediyorlar.

Alarmın şifresini, ne ürettiğimizi, ciromuzu ve müşterilerimizi tek tek sayabiliyorlar.

Cami kameralarında hangi namazda kaç kişi var ve hutbede kim uyumuş biliyorlar.

Bizi bir adrese sağ salim götürebilmelerine o kadar alıştık ki etrafımızla ilgilenmez olduk.

Pencere boyutundaki smart TV’lerden yönlendirilmeyi sevdik pencereden bakmıyoruz.

Üç gün önceden öğrendiğimiz hava durumuna göre evden çıkıp çıkmayacağımızı söylüyorlar.

Kimler hac için kayıt yaptırdı, kimler sevindi, kimler üzüldü hepsini biliyorlar.

Sistem dışına çıktığımızı tespit ettiklerinde drone ve Ä°HA’lar ile takip edebiliyorlar.

Son model arabaları uzaktan kumandayla durdurup kaza yaptırabiliyorlar.

Bizi önce kazanan olarak destekleyip sonra hakkımızda sürek avı düzenletebiliyorlar.

Önce gizli bir haberleşme ağı sunup sonra onun üzerinden deşifre edebiliyorlar.

Metrobüsle giderken hangi diziyi seyrettiğini, kiminle mesajlaştığını biliyorlar.

Göremedikleri ve bilemedikleri alanlarla ilgili yeni teknolojiler tasarlayabiliyorlar.

Bizi daha rahat izleyecek yeni teknolojik ürünleri alabilmemiz için kredi açabiliyorlar.

Doğum günümüzü en yakın bildiklerimizden önce kutlayıp iyi niyetlerini sunabiliyorlar.

İhalelerdeki haksız kazanımları bildikleri halde günü gelene kadar sessiz kalabiliyorlar.

Kaybedenleri ve psikolojik dengesizleri biliyor buna uygun şehitlik yolları öneriyorlar.

Kendisini tanımadığımız halde aynı bizim gibi konuşup haykıran hocalar üretebiliyorlar.

Neden, niçin ve ne oranda kimden korktuğumuzu biliyor ve bununla yönlendirebiliyorlar.

Kimler tarikat üyesi, kimler onların can düşmanı selefiler olduğunu ispiyonlatabiliyorlar.

Muhatabını öldürmeden takipten vazgeçmeyen smart mermileri tasarlayabiliyorlar.

İstedikleri ülkenin başkanını gözden düşürüp rejim krizi oluşturabiliyorlar.

Önce ekonomiyi rahatlatıp ondan sonra sebepsiz bir şekilde kazanımları buharlaştırıyorlar.

Ve bütün bunları yaptıran gerçek gücün onlar olduğunu Müslümanlara zikrettirebiliyorlar.

33 kere “Ãœstün küresel güçler” zikrini çekmiÅŸ oldum (haÅŸa) karşılığını dünyada bekliyorum!

Her gün bıkıp usanmadan bu şeytani zikirleri çektiriliyor oluşumuz size garip gelmiyor mu?

Halbuki bu çok eski bir tezgâh ve Kuran’ı tertil ile okuyanlar bu ÅŸeytanilikten haberdardır.

(Firavun) onlara "Ben sizin en yüce rabbinizim!" dedi.(Naziat / 24)

Firavun, İsrailoğullarına öğrettiği bu tip zikirler sayesinde ben Rabbinizim yalanını yutturdu.

Hatta Nemrut bununla yetinmeyip kendi esmasını zikrederek atamız Ä°brahim’i tehdit etti.

Korkuttuğu halde korkuttuğundan korkmayıp rahat tavırlarla korkutmaya çalışan büyücüdür.

Ama bu teknoloji üzerinden bize iman etmelisin zikrine aldırmayan bir ekip çıka geldi.

Onları havadan, savaş uçakları, uydu destekli iha, sihalar ile bir yıldan fazla bombalandılar.

Yerden tanklarla, toplarla evlerini barklarını, hastanelerini yıktılar.

Denizden güdümlü füze atan savaş gemileriyle muhasarayı daralttılar.

Yeraltına çelik levhalar gömerek tünel açmalarını engellediler.

Yani dört bir cenahtan sardılar.

Üstelik buna müdahale edecek uluslararası(!) örgütlerin elini kolunu bağladılar.

Yaptıkları katliamlarla sürdürdükleri soykırımı an be an canlı yayınladılar.

Buna karşı koyan vicdan sahiplerini tehdit edip etkisizleştirmeye çalıştılar.

Ama karşılarında “La galibe illallah” diyen yetimler, öksüzler vardı, yenemediler.

“Ya istiklal ya ölüm” diyen Gazze’nin yiÄŸitleri ÅŸu anda yıkılan evlerine dönüş yolundalar.

Esir aldıklarına merhametle davranıp onları sağ salim teslim etmeye özen gösteriyorlar.

Ä°llüzyon bozuldu, ÅŸapka düştü kel göründü…

Hani sahabeler gelmez diyorlardı iÅŸte karşımızdalar…

Ne diyordu Tabiin, sahabeyi anlatırken;

“Sen onları görsen deli sanırdın, onlar seni görse kafir sanırdı.”

                                                                                                     Åževket Hüner / 1 Åžaban 1446

3 Yorum

  1. Y.Durdu

    Şubat 05, 2025 Çarşamba 08:54

    Yüreğine ve kalemine sağlık Şevket bey.

  2. Ercan Avcı

    Şubat 04, 2025 Salı 16:07

    Allah razı olsun Şevket hocam.

  3. Ä°smail Åžahin

    Åžubat 03, 2025 Pazartesi 11:25

    Gönlüne sağlık Şevket hocam...

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.