Sosyal Medya

Makale

İlmi Müktesebat ve İ'tidal

Ä°çtimai hayatın çok renkli olduÄŸu bir gerçektir. Bu çok renklilik, içinde bulunulan ÅŸartlara, zemine, zamana göre deÄŸiÅŸikliÄŸin-deÄŸiÅŸimin olmasından kaynaklanıyor. 

Bir zaman doÄŸru olan, doÄŸrular içeren bir husus, baÅŸka bir zaman aynı sonucu vermeyebilir-vermeyebiliyor.

Örnek vermek gerekirse Ä°slam’ın yoÄŸunluklu olarak bir toplumu ÅŸekillendirdiÄŸi, topluma rengini hissettirir ÅŸekilde verdiÄŸi, kuÅŸatıcı manada hayatın tüm boyutlarını dizayn ettiÄŸi bir zaman zeminde “türban yaygınlaşıyor” olsun manÅŸetimiz.

Bir de Ä°slam’ın bir yaÅŸam biçimi olarak kabul görmediÄŸi, hatta dışlandığı-suçlandığı, dikkate deÄŸer bulunmadığı, referans sayılmadığı, yoÄŸun seküler bir yaÅŸam biçiminin egemen olduÄŸu bir zaman-zeminde aynı manÅŸeti atalım.

Birinci misalde, türban daha modern bir form, daha yenilikçi, daha bir batılı hayat tarzına evrilmenin, toplumsal deÄŸiÅŸimin asli kaynaklarına yabançılaÅŸmasının beyanı olurken, ikinci durumda ise sekülerlikten uzaklaÅŸmanın, Ä°slamlaÅŸmanın, Ä°slami formun, tercihlerin daha bir inanç eksenli ÅŸekillendiÄŸinin göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.

Aynı manÅŸet, farklı zaman, zemin, ÅŸartlarda çok ayrı sonuçları veriyor.

Temyiz ehli olmak, muazzam hayat nizamımız Ä°slam’ın bize kazandırdığı harika bir haslettir.

Mümeyyiz bir kimlik-kiÅŸiliÄŸi kazanmak-kuÅŸanmak çok mühim bir teklif-i ilahidir. Buna dair Kerim Kitabımızdan tefekkürün, tefakkuhun, akletmenin gereÄŸine dair çok ayet verebiliriz.

GeçmiÅŸin, kendi dönemlerinde, ÅŸartlarında, zaman, zeminlerinde ortaya çıkardığı müktesebatı, yine o dönemin ÅŸartlarını ayrıntılı bilmekle ancak doÄŸru anlayabilir, yerli yerine oturtabiliriz. Bazen bugünden bakınca bir söylem, rivayet çok sırıtıyor, iÄŸreti geliyor olabilir. Lakin kendi doÄŸal ÅŸartları bilindiÄŸi zaman, son derece makul, yerine tam oturan, zihni besleyen, yüreÄŸi ikna eden “ÅŸimdi oldu” dedirten bir mahiyete sahip olabilir.

Son dönemde, analitik düÅŸünmenin yol ve yöntemlerini öÄŸrenen ve buna göre aklı dinamik kılma çabası serdeden bizler, bazen iÅŸin bu boyutunu ihmal edebiliyor bu hakikati gözden kaçırabiliyoruz. Rivayetlerin ele alınmasında yüzeysel bakışla ceffelkalem “sil gitsin” “uydurma” peÅŸin yargısıyla ele alarak reddettiÄŸimizde, aslında ilimle çok da baÄŸdaÅŸmayan bir tavrı tepkiyi ortaya koymuÅŸ oluyoruz. Bize ait zengin müktesebatı, bir çırpıda tekzib eden kimlik, aslında aklı kullanmaktan da uzaklaÅŸmış oluyor. Aklın önemine vurgu yapan özgün yöntemin bir çeliÅŸkisidir bu.

Kaldı ki Ayat-ı Beyyinatın dahi ayaklarının nereye bastığını (sebebi nüzul) bildiÄŸimizde, daha bir kolay-zengin anlama imkanı bulduÄŸumuz da hepimizin ittifak ettiÄŸi bir husustur. Akıl, bize ulaÅŸan herhangi bir metni temyizle ele almak gerektiÄŸini, hangi zamanda, zeminde, istinad ettiÄŸi ÅŸartları, hatta muhatabları dikkate almamız gerektiÄŸini öÄŸretiyor.

Bilgiyi sindirmek, hazmetmek, yüreÄŸi ikna edecek bir keyfiyetle elde etmek de bunu iktiza eder diye düÅŸünüyorum. Bizim için zenginlik olacak-olabilecek bir külliyatı israf edersek kazananlardan mı kaybedenlerden mi oluruz? buna dair çok kafa yoralım diyorum.

Yasin AydoÄŸan

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.