Sosyal Medya

Makale

Semerkant Kâğıdı

TRT Belgesel ‘de özel bir kâğıt üretiminin aÅŸamalarından bahsediyordu;

“Özbekistan'ın Semerkant kentindeki kâğıt üretim atölyelerinde iptidai yöntemlerle üretilen Semerkant kâğıdı, dünyanın en dayanıklı kâğıdıdır. Kâğıdın dayanıklılığı, hammaddesi olan dut aÄŸacından gelir. Zor yanan ve çürümeye karşı dayanıklılığıyla yüzyıllara meydan okuyan bu kâğıdın imal edilmesi için gerekli olan ve ilkbahar aylarında kesilen dut aÄŸacının dalları, kuru ise sıcak suda bir gün bekletilir. EÄŸer dallar yaÅŸ ise soÄŸuk suda iki gün bekletilir. Ardından bıçakla kabukları soyulur. SoyulmuÅŸ kabuklar kazanlarda beÅŸ saat kaynatılır. Ardından deÄŸirmende on saate yakın dövülür. Tekrar suyun içine atılarak lifler birbirinden ayrılır. AhÅŸapla çerçevelenmiÅŸ eleklerden geçirilen lifler kalıplar haline getirilir. Kalıbın üzerine otuz kiloluk bir ağırlık konur. Bu halde bir gün bekletilerek suyun süzülmesi saÄŸlanır. Ancak kuruması için yaz mevsiminde üretiliyorsa sekiz saat, kışın ise iki gün boyunca bir panoya asılarak bekletilir. Son olarak inek boynuzu veya ametist taşı ile cilalanır. Bu zorlu üretim aÅŸaması 10 gün sürer.

Dut aÄŸacı kabuÄŸunun kâğıda dönüşmesi için birçok evreden geçmesi gerekir. Büyük bir emek ve sabır gerektiren bu süreç tamamlandığında, dünyadaki en ince, pürüzsüz, dayanıklı ve mürekkebi fazla emmeyen kâğıdı üretilir. 300 yıldan fazla saklanabilen bu kâğıt, üretiminde kimyasallarla aÄŸartılmadığı için hafif sarı renklidir. Günümüzde hediyelik eÅŸya yapımında ve eski el yazma restorasyonunda da kullanılan bu kağıtlara el yazmaları enstitüleri ihtiyaç duyar.”

Bu sözler bana on yıllardır sadece Gazze’de büyük bir emek ve sabırla eÄŸitilen yetimleri hatırlattı. Hayatın birçok zorlu evresinden geçen bu yiÄŸitler, sahte ezberleri yerle bir ediyor. 

23 yıl Ä°srail hapishanelerinde kaldığından dolayı ancak 49 yaşında evlenen Åžehit Yahya Sinvar vasiyetinde diyor ki “1988 yılında ilk kez girdiÄŸim hapishanede sabrın sadece bir erdem deÄŸil, denizi damla damla içmek gibi acımasız bir silah olduÄŸunu öğrendim, Hapishanelerden korkmayın, onlar sadece özgürlüğe giden uzun yolumuzun bir parçasıdır. Hapishane bana özgürlüğün sadece çalınmış bir hak olmadığını, acıdan doÄŸan ve sabırla ÅŸekillenen bir fikir olduÄŸunu öğretti. 2011’de “Vefa-ül Ahrar” anlaÅŸmasıyla serbest bırakıldığımda, artık eskisi gibi deÄŸildim; inancım güçlendi ve yaptığımız ÅŸeyin sadece geçici bir mücadele deÄŸil, son damlamıza kadar taşıyacağımız bir kader olduÄŸunu anladım.”

Ä°srail'in Gazze kentinin batısındaki EÅŸ-Åžati Mülteci Kampı'nda hareket halindeki bir aracı hedef alması sonucu Ã¼Ã§ oÄŸlunun ve torunlarının ÅŸehit oldukları haberini bir hastane ziyaretinde alan Åžehit Ä°smail Haniye dedi ki “Åžehitlerimizin mübarek kanı bizi ilkelerimize, mücadelemize, direniÅŸimize ve topraklarımıza baÄŸlılığımızda daha da kararlı kılacaktır. OÄŸullarımın ve torunlarımın ÅŸehadetiyle bizlere bahÅŸettiÄŸi bu ÅŸereften dolayı Allah'a şükrediyorum. Bu acılarla ve kanla halkımız, davamız ve ümmetin geleceÄŸi ve özgürlük için umut tohumları ekiyoruz. OÄŸullarım Gazze'yi terk etmedi. Gazze'de kahraman halkımızla beraber cesurca direndiler, mücadele ettiler. Bütün halkımız ve Gazze ahalisi, çocuklarının kanlarıyla ağır bedeller ödediler. Ben de onlardan biriyim. Ailemizden 60'a yakın ÅŸehidimizi Ä°slam davasına kurban verdik. Filistin halkının ÅŸehitleriyle onlar arasında hiçbir fark yok”

Bu düşüncelere dalıp gittiÄŸimde, yayına ara verilmiÅŸ devreye giren reklam bandında tanıtılan bir tuvalet kâğıdı markasının iddialı sloganı, “Suyu görünce hemen eriyen kâğıt…”

Şevket Hüner / 10 Recep 1446

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.