Makale
KeÅŸke yaÅŸasak!
Varmayı umduğumuz bir adresle aramızda ne kadarlık bir mesafe olduğunu kestirebilmemiz için, yola çıkarken nerede olduğumuzu biliyor olmamız gerekir. Bunu bilmek, acele edip tıknefes olmak ya da ağırdan alıp geride kalmak türün-den çaresizliklerin çaresidir.
Gideceğin yeri hatırında tutamıyorsan kaybolmaya mahkumsun, hayat böyle!
“BaÅŸkaları yürüdü gitti, biz sanki hep yerimizde saydık azizim” diye dert yandı yanındakine. Ona doÄŸru dönerek, “Giden var yaklaşır, giden var uzaklaşır” dedi yanındaki.
Bir dağın tepesinden aşağıdaki düzlüklere bakarsanız yürünecek ne kadar çok yol var dersiniz, aşağılardan dağlara doğru bakarsanız her yolun sonunda aşılamaz engeller bulunduğunu düşünürsünüz.
Oltayı atan heveskâr siz olabilirsiniz ama akÅŸama eve götüreceÄŸiniz balık yine de denizin size verdiÄŸi kadardır ancak.
“İçinden geçip gittiÄŸimiz vakitlerle tanışmadan, o vakitleri, ilerideki muhayyel baÅŸka vakitler için feda ederek ilerliyoruz. YaÅŸadığımız hayat, hayali bir hayat kadar dikkatimizi çekmiyor” diye yazmış Ahmet Murat, ‘KuÅŸlarla Sohbetin Åžartları’ kitabında.
Başkalarına söyleyen çoğaldı, kendine söyleyen azaldı. Başkalarına söyleyen çoğaldı, kendini dinleyen azaldı.
KonuÅŸurken bir an durdu ve “Sen beni dinliyor musun?” diye sordu kadın. Hiç oralı olmadı adam, içinde öyle bir gürültü vardı ki baÅŸka hiçbir sesi duyamıyordu.
Bir papaÄŸan diÄŸerine dert yandı: “Åžu insanlar yeni bir ÅŸey söyleseler de konuyu deÄŸiÅŸtirsek, aynı ÅŸeyleri tekrarlamaktan sıkıldım!” DiÄŸer papaÄŸan başını salladı: “Aynen!”
Bir musibete uÄŸradığında “Neden ben?” diye soranlar, aynı soruyu bir nimete eriÅŸtiklerinde de soruyor mu?
Günlük tutmaya niyetlenenlerin sayısı her geçen gün azalıyor; çünkü düşününce yaşadıklarımızın arasında kayda değer pek bir şey olmadığına kani oluyoruz.
Soren Kierkegaard, ‘Kahkaha Benden Yana’ ismindeki eserinde asli meselemizin ne olduÄŸuna dair esaslı ÅŸeyler söylüyor: “Asıl mesele kendimi anlamak. Tanrının gerçekten benden ne yapmamı istediÄŸini görmek; asıl mesele, benim için doÄŸru olan bir hakikati bulmak, uÄŸrunda yaÅŸayıp öleceÄŸim fikri bulmak”
Makine olsaydık, şu ana kadar milyon defa belleğimizin dolmak üzere olduğuna dair uyarı vermeye başlardık. Mümkün olsa da mesela son on yılda belleğimizin kayda geçirdiği şeyleri toptan silmiş olsak; bundan zararlı mı çıkarız, yoksa ufak tefek kayıplara rağmen rahatlatır mı bu daha çok zihnimizi?
Seksen küsur yıllık ömrünün nihayetinde söylediÄŸi son söz manidardı: “KeÅŸke yaÅŸasaydım!”
Sevgili takipçilerim, ben artık gerçek hayatıma geri dönüyorum, lütfen takipten çıkın, peşimi bırakın! Yoksa hepinizi engelleyeceğim!
Tabiattaki herhangi bir canlının fotoÄŸrafını çekerken “Gülümseyin!” diyen bir fotoÄŸrafçı gördünüz mü hiç? Tabii ki görmediniz! Onlar zaten gülümsüyor, bu uyarı sadece insanlar için!
“Ne çok insan öldü” diye mırıldandı kendi kendine beyaz saçlı adam, “ve ne çoÄŸu zaten hiç yaÅŸamıyor!”
https://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhan-ozcan/keske-yasasak-4666350?utm_source=twitter&utm_medium=social&utm_campaign
Henüz yorum yapılmamış.