Makale
tevekkül, duruşu zor olan sahici bir iman işidir
kiÅŸinin ‘bilgi’ ve ‘gücünün’ yetmediÄŸi alanlarda veya zamanlarda
iÅŸini takip edeceÄŸi vekiller arar.
vekil ile kişi arasında güven üzerine kurulan bire bir ilişkidir.
güven arttıkça vekalet verilen alan genişler. yani vekalet güvenilirlikle doğru orantılıdır.
mesela kendini laik olarak tarif edenler demek istiyorlar ki;
Allah göğe hakim olsun, gücümüz yetmez vekilimizdir,
biz arza hakim olalım, buraya karışmasın.
sahi dost, ÅŸu vekalet verdiklerimizi bi konuÅŸsak diyordum.
sözlüğün dediğine göre;
“Allah'a güvenmek” anlamındaki vekl kökünden türeyen tevekkül,
birine güvence verme, birine işini havale etme ona güvenme
manasına gelir. birisine güvenen, dayanan kimseye mütevekkil, güvenilene vekil denir
bu anlamda tevekkül, acziyetin ve başkasına olan ihtiyacın da bir ifadesidir.
tevekkül bütün sebeplerin ve tedbirlerin üzerinde
belirleyici irade ve gücün Allah olduğu yönünde bir bilinç ve inançtır.
dost, dindarlık bire bir vekaletle ilgili bir husustur.
onun için insanın velayetini kime verdiği hayati bir konudur.
müslümanın Allah'a tevekkül etmesi vekalet vermesi demektir
olmadı mı?
şöyle diyelim o zaman;
tevekkül Allah'a güvenmektir. işlerini ona havale etmektir.
yani tevekkül edince, ilahi diyorsunuz;
“ben bilmem sen bilirsin, benim yolumu sen çiz’’ diyorsun
“kimi dost edineyim kimi düşman sen belirle
nasıl kazanayım nasıl harcayım sen de hele, razıyım...’’
“nasıl, kiminle evleneyim bir hayat kurayım sen iÅŸaret et
neyi nasıl yiyeyim, giyeyim sen öğret’’
ne kaldı geriye
hayatta bir boÅŸ kalan bir yer söyleyin de Allah dışında birileri söz sahibi olsun, vekil olsun…
yormayın kendinizi bulamazsınız...
müslüman olmak demek
daha iÅŸin başında Allah’a kiÅŸinin kendisini ‘adamak’tır
besmele onun için tüm işlerin önünde çekilir.
sanki diyorsun ki;
ilahi adınla baÅŸlıyor ve sana teslim oluyorum. vekilim sensin sen…
eee tevekkül hani “önce kendinizin üzerine düşeni yapmak
sonra da
geri kalanı Allah'a bırakma” diyorlardı
dost, “deveyi baÄŸla sonra tevekkül et” anlayışı kalabalıkların imandan anladığıdır.
kiÅŸinin iradesi falan diyorlar ya!
bir de … ah ki ah !
tevekkül; inanç, ibadet ve yaÅŸam biçiminin en önemli deÄŸeridir…
tevekkül duruşu zor olan
sahici bir iman iÅŸidir
iÅŸin başını da sonunu da Allah’a bırakılmayan bir yürüyüşte hayır yoktur,
kalabalıkların aklına, malına, gücüne, makam koltuğu dahil güvenerek
yaşanan hayatı başı sonu diye
niye, nasıl taksim ederler, ne zaman, kim hayatında söz sahibi olur ben bilmem!
yaptığı işin başında
kendinin kazanımlarına veya etrafına, dayı amcasına babasına vs havale eden, onları vekil tayin eden
sonra “benden bu kadar Allah’ım gerisi sana kaldı’’ diyen bir zihniyet hastalıklı bir anlayışı ortaya çıkarabilir, çıkarıyor da zaten;
kendi üzerine düşenleri yapmış ve başarı gelmişse eğer sonucuna bakar ve kendinden veya elinden kim tutmuşsa onlardan bilir. teşekkür eder ama Allah o ara yoktur işte.
veya isteyip de uğraştığı işlerin olmadığı zamanlarda yine kendini suçlar,
veya yardıma çağırdığı eş, dost, dayı, amca, aşiret, parti vs anladınız siz,
gerekli desteği yapmadıklarına inanır söylenir durur
o ara olandan Allah'ın gücü ve müdahalesi sanki hiç yok gibi bir tutum içine girer de
bu acıklı halini farketmez bile.
veya insan üstü gayret göstermiş yine de olmamıştır olacak zannettiğimiz işimiz.
kötü kader ah, diye haÅŸa Allah’a gönül koymalar yapılır.
dost tevekkülle ilgili aziz kitapta bir tane dahi “iÅŸinizi yapın gerisini Allah’a bırakın’’ anlamına gelecek bir ayet bulamazsınız.
o zaman sanki yakup peygambere bi kulak versek iyi olacak;
sonra da, "ey oğullarım! bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. ama Allah'tan gelecek hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. hüküm ancak Allah'ındır. ben O'na tevekkül ettim tevekkül edenler de yalnız O'na tevekkül etsinler" dedi.
babalarının emrettiği şekilde (ayrı kapılardan) girdiklerinde (bile) bu, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak değildi. sadece Yakub, içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu. şüphesiz o, biz kendisine öğrettiğimiz için bilgi sahibidir. fakat insanların çoğu bilmezler.
cüzi irade mi dediniz anlamadım, af buyurun!
Allah'ın iradesinin yanında insana ait bir irade varsa
o da Allah’ı kendine “vekil” tayin etme tercihidir, o kadar iÅŸte…
ökkeş heyecanlandı işaret parmağını sallarken
şimdi dost, vekalet bölünmez parçalanmaz eksitilmezdir.
iÅŸinizin başı da, ortası da, sonu da Allah’a ait olmadıkça…
diyordu ki başını salladı estağfirullah dedi ve sustu...
ne diyeceÄŸini ben de merak ettim. valla!
ama bu ökkeş işte
kim ne anlarsa anlasın…
paylaşmaya değer gördüğünüz yazılarımın dilediği kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir. valla!
https://hertaraf.com/koseyazisi-mustafa-akmese-tevekkul-durusu-zor-olan-sahici-bir-iman-isidir-4403
Henüz yorum yapılmamış.