Sosyal Medya

Makale

Aklın Fakülteleri

Arapça’ da tefa'ül babı tekellüf içindir. Yani bu kalıptan gelen kelimeler kiÅŸiye bir ÅŸeyi elde etmek için zor kullanma, harekete geçme, elinden geleni yapma, cehd etme, gayrete gelme, elde etmek için çabalama-çalışma manaları hulasa irade kullanımlı sorumluluk-mükellefiyet yükler.

Buna dair birçok kelime zikredebiliriz; teşekkür, tenezzül, teneffüs, tebellür, tenevvür, teyakkuz, terennüm, tesellüm gibi. Bu saydığımız kelimelerin tamamı tefa'ül babından isimler-kavramlardır.

Mütalaa edeceğimiz kavramlar da tümüyle aynı babdan-kalıptan geliyor.

Tezekkür, Tedebbür, Teakkul, Tefakkuh, Tefekkür, Tevekkül…hepsi tefa'ül babından.

Arapçada sülasi mücerred fiiller var, kökü üç harfli fiiller… Ziyade harflerle farklı kalıplara dökülerek-dönüştürülerek ayrı ve çok zengin anlamlar kazanabiliyorlar.

Tezekkür ze-ke-ra fiilinden türüyor. Aklın fakültelerinden biridir. Zikr bir ÅŸeyi hatırlamak, yad etmek, anmak, hatıra getirmek manasına gelir. GeçmiÅŸe dair maziye ait bir ÅŸeyden bahsediyoruz burada. 

Tedebbür, dübür bir şeyin sonu arkası demek. Burada da bir müzari/gelecek/sonra anlamı var. Tedbir almak da bu manada bir şeye dair önlem almak hassasiyet göstererek sonunu düşünmek ve ona göre davranmak eylem ortaya koymaktır.

Teakkul, akıl kelimesinden mülhem bağ kurmaktır. Mazi ve müzari arasında bağ kurmak, düşünmek, irtibatı sağlamak, aklın diğer fakülteleri ile ilişkisini kurarak makul olanı aramaktır.

Tefakkuh, aklın önce ve sonra arasında irtibat kurarak, aklı dinamik kılarak yaşanan zamana/ana dair düşünce üretmesidir, istinbat/istidlal etmesidir,

Tefekkür, fikrin mekan bulması yer tutmasıdır. Fikirde derinlik kazanmak, derin düşünmektir. Aslında fikretmek ile tefekkür etmek farklı şeylerdir. Zira fikretmek insanı hakikatten koparabilir ancak tefekkür etmek mutlaka hakikate bağlar.

Kur’an’da fikretmenin zararlı sonuçlara ulaÅŸtırabileceÄŸine dair misaller var, bakalım:

Çünkü sığ ve yanlış düşündü(fekkera), ölçtü biçti (gaddera). Kahrolası, ne biçim ölçtü biçti! Sonra kahrolası ne biçim ölçtü biçti! Sonra baktı. Sonra kaÅŸlarını çattı, suratını astı. En sonunda sırtını dönüp gitti ve kibrine yenildi. "Bu" dedi, "Olsa olsa eskilerden nakledilmiÅŸ bir sihirdir. Bu, insan sözünden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir."

Fekkera fikretti ancak gaddera takdiri batıldan yana batıla hükmetti. EÄŸer tefekkür(tefekkera) edebilseydi hakkı onaylamaktan baÅŸka çıkar yolu olmayacaktı ve kazanacaktı, peÅŸinden yürüyen izini takip edenleri de hidayet yoluna sevk etme nimetine vasıl olacaktı.

Müfessirler bu ayetlerin Mekkeli müşrik Velîd b. Mugîre hakkında indiÄŸini rivayet etmiÅŸlerdir. Çünkü Velîd, KureyÅŸ'in ileri gelenlerinden olup çok sayıda oÄŸulları vardı ve oldukça zengindi; buna raÄŸmen Allah'ın kendisine lütfettiÄŸi nimetlere şükredecek yerde hem Allah'a hem de Peygamber'e karşı nankörlük etmiÅŸ, Ä°slâm'ı boÄŸmak isteyenlere öncülük edenlerden olmuÅŸtu.
Âyet, Velîd b. Mugîre hakkında inmiÅŸ olsa da amacı genel olup ÅŸu mesajı vermektedir: Nimete karşı şükretmek, nimet sahibine minnettar olmak en yalın ahlâkî ödevlerden biri, akıl ve adalet gereÄŸidir. Sıradan birinin alelade yardım ve iyiliÄŸine bile minnettar olup teÅŸekkür ederken, varlığımızı, hayatımızı, sahip olduÄŸumuz, yararlandığımız her türlü maddî ve manevî nimet ve imkânları lütfeden Allah'a minnettar olmamak, şükretmemek, ibadet ve Ä°taat etmemek büyük bir nankörlüktür; özellikle Allah'ın varlığını ve birliÄŸini tanımamaktan da öte giderek inkâr, ÅŸirk ve zulüm hareketlerine öncülük etmek bütün nankörlüklerin ve haksızlıkların en ağırı, en vahimidir. 
Rivayete göre müşrikler Hz. Peygamber (a.s.m.)'e ve tebliÄŸ ettiÄŸi Kur'an'a karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiÄŸini Velîd b. MuÄŸîre'ye sormuÅŸlar, o da düşünüp taşındıktan sonra Hz. Peygamber'in bir sihirbaz, Kur'an'ın da önceki sihirbazlardan intikal eden bir sihir, bir beÅŸer sözü olduÄŸunu insanlar arasında yaymalarını tavsiye etmiÅŸtir. Ä°ÅŸte ayetlerde Velîd b. Mugîre örneÄŸinde olduÄŸu gibi Kur'an'a karşı benzer ÅŸekilde inkârcı tutum sergileyenler böyle kınanmıştır.

Burada tefekkür etmeyen fikrini şirkten yana kullanan su-i misal bir tip/tipoloji var.

Bu sayılanların hiçbiri kuru bir düşünce değildir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.