Sosyal Medya

Makale

En Büyük Tehdit

Kur’an’da; sıratı müstakimden ayrılmakta ısrar edenler, pişman olup akıllarını başlarına almaları için tehdit edilirler. Bu tehditlerin en korkutucu olanı, kendi yerlerine başkalarının getirilmesidir. Allah’ı, gönderdiği Nebileri ve kitapları önemsiz gören, bu dünyayı kendilerinden ibaret sayan ve sayılarının çokluğuyla övünenler için bu tehdit, kıyametin kopmasına eşdeğerdir. Bu şekilde Kur’an kişilerden daha çok toplumların ecelinden bahseder.

Kur’an’ın en son inen surelerinden biri olan Mâide suresinde Yahudilerin ve Hristiyanların nasıl yoldan çıktıkları anlatılır. Buna rağmen onları dost edinmekte beis görmeyen ve günden güne sayılarının artışından cesaret alarak Resulullah’ın mücadelesine sırt dönen nifak ehli sert bir şekilde uyarılır.

“Ey iman iddiasında bulunanlar! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı izzetli, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah’ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, Vasi’dir(geniş ihsan sahibidir), Âlim’dir.” (her şeyi çok iyi bilendir) (Mâide / 54)

Bu ayetle uyarılan nifak ehlinin yerine getirilecek topluluk, aslında hemen yanı başlarında bulunan Resulullah (sav) ve onula beraber hareket eden sahabe-i kiramdır. Bu onların içlerinde bulundukları nimetin farkına varmaları ve yanlıştan dönmeleri açısından çok önemli bir uyarıdır. Allah’ın dostlarının özelliklerini fiilen görmelerine rağmen, Allah’ın düşmanlarıyla beraber hareket etmeyi doğru bir strateji sayanlar, yanılmış ve arkalarında anılmaya değer bir yol bırakamamışlardır.

Her zaman ve zeminde Allah’ın dostlarının birlikteliği bu kadar net görülemediği için, İslam coğrafyasında mücadele eden cemaatler kendilerinin en doğru yolda olduğunda ısrarlıdırlar. Üstelik cemaatlerini “Fırka-i Naciye” ilan edip diğerlerinin saptığını ve yanlış yolda olduğunu iddia etmişlerdir. Hatta mücadelenin kendisini bırakarak sapmış olarak ilan ederek ötekileştirdikleri toplulukları kötüleyerek kendilerinin doğru yolda olduklarını sanmışlardır. Kuran’ın uyarılarını göz ardı edip güçlü olmak adına kalabalıklaşmayı ve düşmanın sisteminin İslam’a en uygun yönetim şekli olduğunu ilan etmekte hiçbir beis görmemişlerdir.

Gazze’de 7 Ekim’den beri süregelen mücadelede bir avuç yetim ve öksüz mümin birbirlerine karşı izzetli ve bütün dünyanın destek verdiği Siyonist soykırımcılara karşı onurlu ve şiddetli bir mücadeleyi sürdürmektedirler. Bu konuda onları kınayanların kınamalarına aldırış etmeden ve hiçbir konfor karşılığında satın alınamadan, bölünmeden, şikâyet etmeden, esirlere karşı merhametle davranarak dünyanın vicdanını harekete geçirdiler. Allah’ın razı olmadığı hiçbir anlaşmaya yanaşmayan ve küfrün tek millet olduğunu gösteren bu Allah’ın Gazzeli dostları, İslam’ın tek millet olduğunu açıkça ilan etmektedirler.

“Allah, içinizden iman edip sâlih ameller işleyenlere kesin olarak vadetmiştir ki: Daha önce müminleri dünyada hâkim kıldığı gibi kendilerini de hâkim kılacak, kendileri için beğenip seçtiği İslâm dinini tatbik etme gücü verecek ve yaşadıkları korkulu dönemin arkasından, kendilerini tam bir güvene erdirecektir.Onlar, bana kulluk eder; hiçbir şeyi şirk koşmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte onlar yoldan çıkmış fasıklardır.” (Nur /55)

Buna göre söz konusu tehdide muhatap olmamak ve İslam nimetinden mahrum kalmamak için her zaman ve zeminde Müslümanlar birlikte hareket etmelidirler...

Şevket Hüner / 5 Cemaziyülahır 1446

1 Yorum

  1. Mustafa ünsal

    Aralık 08, 2024 Pazar 14:31

    Eyvallah üstadım, yüreğinize sağlık

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.