Sosyal Medya

Makale

tamam! akıl etkileniyor ama gönüllerde iz bırakmıyor be dost...

fesleğen ilginç bir bitki.
bilirsiniz deÄŸil mi? baksanız uzaktan 
gülü, çiçeği, rengi yani albenisi olmayan ama evin yaşlılarının elleri altında okşayıp durduğu
kokusunu iç ettiklerinde yüzlerine o ara tatlı bir mutluluÄŸun sardığı 
çok güzel kokan bir bitkidir
kokar da, kokusunu almak için şöyle bir elinizi üzerine gezdirmeniz gereklidir
dokunmak gerekir yani, temas etmek yakınlaÅŸmak diyorum iÅŸte… 
başını adeta okÅŸamak gerekir. 

dindarlık da sanki böyle bir şeydir dost.
Allah’ın dininin tadını kokusunu almak için gönlünü teslim etmenin yanında 
bu yetmez yaslanmak gerek tüm bedeniyle. o zaman iÅŸte siz dahil, 
görenler, duyanlar, temas edenler de o eşsiz farkı anlar ve o kokuyu alırlar.

niye olmuyor? diyorsanız 
olmayan ne mi? 
yüzbin cami imamı, bir o kadar din kültürü öğretmeni, vakıf, dernek falan iÅŸte ortalıkta geziyor 
ama topluma ulaÅŸmakta sanki bir ÅŸeyler eksik gibi. fark ettiniz deÄŸil mi? 
müslümanlar olarak 
‘din’imizle temasta sorunumuz var da ondan. 

dinle olan iliÅŸkimiz uzaktan, gövdemizle girmeyince iÅŸte 
biraz oradan biraz buradan idare etsin diyen bir dindarlık anlayışımız var 
bence bu halimize fesleğen çiçeği iyi örnek desem ne dersiniz?
dindarlık anlatılmaz dost, yaşanır.
onun için dindarlar sahici adamlardır.
vardırlar, ama gösteri dünyasının dışında, kendi halinde insanlardır,
saçılmazlar ortalığa… 

dindarın varlığı, fesleÄŸen misali 
temas ettikleri kişilerin ondaki güzelliği tarif etmeleri gibi bir şeydir.

dindarlık uzaktan uzaÄŸa, yazarak veya yutup, sosyal mecra üzerinden 
anlatılan, anlaşılsın diye dil dökülen bir şey değildir dost, valla!

müslümanlar olarak ne kadar çok yazıyor ve konuşuyoruz.
dikkat ettiniz mi? 
bazı çok bilmiÅŸ arkadaÅŸlar için okumak onun için olmazsa olmaz oldu 
en sevdiğiniz ne? diye sorsanız adama:
eÅŸinden, çocuklarından, dostlarından önce “okumayı severim” diyor.
arkasında devasa kitaplıkla poz verirken “en iyi dost kitaplarıymış!”
estaÄŸfirullah!

modern ideoloji sahiplerinin inancıyla olan iliÅŸkisi, 
müslümanın da ‘din’iyle iliÅŸkisinin benzer olacak zan edince 
hastalıklı yürüyüş baÅŸlamış demektir 

davet ve tebliÄŸ 
konuÅŸan profesyonel abi amcaların iÅŸi olunca veya öyle anlaşılınca 
çokça hoca efendiler fenomen oldu
topluma ulaÅŸmak için son model modern stüdyolarda en artistik görüntüleri çekiliyor, 
takipçi zannettikleri sadece seyirlik izliyor onları 
bir filmi
izleyen seyirci duyarlılığıyla işte

sanal ortamlarda bilgi üzerinden dindarlık ve sunumunun en sorunlu kısmı ne derseniz:
sahici
olmayan bir kişilik çıkıyor ortaya, çünkü, dindarlık anlatılan bir şey haline dönüşünce
muhataplar dini ve ait şeyleri bir bilgilenme olarak anlıyor.
tamam! akıl etkileniyor 
ama 
gönüllerde iz bırakmıyor be dost...

bireysel ve toplumsal deÄŸiÅŸim zor olduÄŸu kadar, bir o kadar da 
zaman alan çok sancılı geçen süreçlerdir.

toplumsal deÄŸiÅŸim ve dönüşümler 
tabandan gelen ivme ile kalıcı olduğu kadar bir o kadar sahicidir.
insana ulaşmanın en etkili yolu;
insanla birebir olan temastan geçer.
dokunacaksın yani, onu derim… 
sözün az, emeğin çok olduğu bir mücadeledir bu,

ağır ilerleyen ama dikişi sağlam olandır.

insanın elinden tutmaktan bahsediyorum dost. elinden.
gözlerine
bakmaktan, derdine derman olmaktan bahsediyorum.
ezilenlerin, hakları gasp edilenlerin emekleri, alınterleri çalınanların,
kendini öteki hissedenlerin soluÄŸu olmaktan, 
evinde misafir edip yemek ikram etmekten, 
sanal deÄŸil sahici birliktelikten bahsediyorum…

öyle, bence öyle iÅŸte… 


paylaşmaya değer gördüğünüz yazılarımın dilediği kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir. valla!

 

https://hertaraf.com/koseyazisi-mustafa-akmese-tamam-akil-etkileniyor-ama-gonullerde-iz-birakmiyor-be-dost-4388

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.