Makale
Peygamber Bir Masal Kahramanı Değildir
Kelime-i Åžehadet’de de belirtildiÄŸi gibi (Ben ÅŸehadet ederim ki Allah’tan baÅŸka ilah yoktur, yine ÅŸehadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir) Yani Muhammed bir insandır. Ä°nsanüstü bir varlık deÄŸildir. Nitekim müşrikler mütemadiyen O’nu insanüstü olarak görmek istediklerini ortaya koyarken Allah gönderdiÄŸi elçinin kendileri gibi bir insan olduÄŸunu söylüyordu. “De ki ben de sizin gibi biriyim...” ( Kehf 18/110). Ne yazık ki zamanla peygamberleri olaÄŸanüstü yarı ilah, insanüstü görmeye baÅŸlayan insanlar ortaya çıktı. Peygamber de Allah’ın bir kulu, O da yer içer, çarşı ve pazarlarda dolaşır alışveriÅŸ yapar, aile reisidir, torun sahibidir, aÄŸlar, hüzünlenir, söküğünü kendi diker, evini süpürür vs... Peygamberi iyi anlamamız için her ÅŸeyden önce onu insan olarak görmemiz gerekir. Ä°nsanüstünün yaptığını, insanüstü olmayan nasıl yapar. O’nun yaptıkları insanlara örnek teÅŸkil eder mi? Allah “Yeryüzünde gezip dolaÅŸan melekler olsaydı elbette meleklerden elçi gönderirdik” diyor. (Ä°sra 17/95) Yani insan olduÄŸumuza göre, sizin cinsinizden birisini gönderiyoruz ki size örnek olabilsin. Bizimde onu gereÄŸi gibi anlamamız, sahabenin anladığı gibi anlamaktan yani gerçeÄŸine uygun anlamaktan geçer. Yani O’nu insan olarak anlamaktan geçiyor.
Peygamberlerde yaptıklarından sorulacak kimselerdir. “Andolsun ki kendilerine peygamber gönderilenlere de soracağız, gönderilen peygamberlere de soracağız” (Araf 7/6) Peygamberler masum kimseler olmayıp bilakis kendilerini günahtan alıkoyan, koruyan kimselerdir. Bu özellikleri vesilesiyle de insanlara kendilerinde güzel bir örnek bulunduÄŸu bildirilen kimselerdir. “Ä°brahim de ve onunla beraber olanlarda sizin için gerçekten uyulacak güzel bir örnek vardır.” (Mümtehine 60/4)
Peygamber kendisine gönderilen vahye uyduÄŸu için, teslim olduÄŸu için, ÅŸahsiyet gerçek bir kiÅŸilik sahibidir. Bu yönüyle örneklik teÅŸkil eder. OlaÄŸanüstü bir yaratık deÄŸildir. Kendisine vahiy indirilmiÅŸ O’da bu vahyin gereklerine teslim olmuÅŸ. Kendi teslim olduÄŸuna, teslim olmaya ve uyduklarına da uymaya çağırmaktır. DiÄŸer insanlardan farkı budur.
Yukarıda da belirttiÄŸimiz gibi zaman içinde peygamber, olaÄŸanüstülüğe itilmiÅŸ bir masal kahramanı haline getirilmiÅŸtir. Gaybdan haberdar olmayan, her gün kerametler göstermeyen bir peygamberin çöl halkı gözünde nasıl bir cazibesi olabilir. Muhammed (as), onları kainat üzerinde tefekküre, tezekküre dostluk, vefa, varlığın varoluÅŸun manasını kavrama, hayat ve insan kaderinin anlamını kavramaya çağırdığında onlar, O’ndan peÅŸ peÅŸe mucize gaybdan haber verme keramet istiyorlar. Allah O’nun dilinden O’ndan asla böyle bir iÅŸi beklememek gereÄŸini açıklıyor ve şöyle diyordu “Sübhanallah, ben gönderilen bir beÅŸerden baÅŸka birisi miyim?” (Ä°sra 17/ 93). Peygamberin davranışında herkesi ÅŸaşırtan ÅŸey, O sürekli halkın gördüklerinden daha küçük gözükmeye çalışmasıdır. KonuÅŸmaları, davranışı hayat tarzı iliÅŸkilerinde kasıtlı olarak inananlarca görüldüğünün aksine kendini – normal beÅŸer- göstermeye çalışıyor...
Åžu anda birçok kitapta Kur’an’a aykırı düşebilecek ÅŸekilde Resulullah’ın vasıflandırıldığını görebiliyoruz. Kur’an-ı okumuÅŸ bir kimsenin, Kur’an’da anlatılan vasıflarıyla kayıtlı olarak Resulullah’ı anlaması gerekir. Öyle ki Peygamberi yarı ilah seviyesine çıkartanlar, melekleÅŸtirenler, yüceltebildiÄŸince yüceltenler söz konusu... Kur’an dışında Hz. Peygambere yüklenecek olan vasıflar o zatı yüceltmez bilakis o zatın dinine girecek kimselere engel teÅŸkil eder. Yanlış anlatmaya götüren sebeplerin başında aşırı sevgi diyebiliriz. Hristiyanların Ä°sa’yı yüceltmelerindeki düştükleri ÅŸirki biliyoruz. Maalesef Müslümanlardan peygambere duyulan sevgi ve aÅŸk dengesiz olunca yüceltilmiÅŸ bir peygamber tasavvuru ortaya çıkmıştır. O her bakımdan ayrı olsun, eriÅŸilemeyecek bir seviyede olsun. Kur’an-ı Kerim, Resulullah’ı anlatırken en büyük vasfı olarak Allah’tan vahiy alan bir peygamber ÅŸeklinde tespitte bulunuyor. Peygamberin bunun dışında bir insan olduÄŸunu hata edebileceÄŸini de Kur’an’da ona yönetilen tenkitten biliyoruz. EÄŸer Resululah hiç hatasız olsaydı Kur’an-ı Kerim’de ona yöneltilmiÅŸ tenkidi mahiyette ibarelerin olmaması gerekirdi. Gayet yakinen biliyoruz ki Kur’an okuyanlar bilir ki Resulullah bazı davranışları sebebiyle Allah tarafından uyarıda bulunulmuÅŸtur. Kendisine tenkid yönetilmiÅŸtir. Allah bunu niçin yapıyor, beÅŸer sıfatının tecellisi olarak yapıyor.
Peygamberi bir beÅŸer olarak potansiyel anlamda bizden farklı kılan hiçbir husus yoktur. Dolayısıyla O da bir mükelleftir, O da ilahi imtihana tabidir. Onunda bizim zaaflarımıza benzer zaafları vardır ve ÅŸeytanın bu yöndeki desiselerine maruz kalmaktadır. Aslında Kur’an’a göre bu her peygamber için söz konusudur. “(Ey Muhammed) Biz senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki O, bir temennide bulunduÄŸunda ÅŸeytan onun dileÄŸine ille de (beÅŸeri arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah ÅŸeytanın katacağı ÅŸeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi ayetlerini saÄŸlam olarak yerleÅŸtirir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir” (Hac 22/52)
Hz. Peygamber son nefesine kadar Allah’a en fazla şükreden bir kul olma gayretindeydi. O da sürekli kulluk makamındaydı. Hz. Peygamberin ümmetine örnekliÄŸi peygamberliÄŸi deÄŸil, kulluÄŸudur. Zaten bu sebeple müminler onu taklit etmez örnek alır. Taklit, körü körüne bir baÄŸlılık, bir kısır döngüdür. Örnek almak ise bilinçli bir tercih, akıllıca bir baÄŸlılık ve üretken bir uygulamadır. Bizden istenende onun peygamberliÄŸine iman ve kulluk yönüne ittibadır. Kur’an olaÄŸanüstülüklere bezenmiÅŸ bir peygamber portresini reddeder. ÖrneÄŸin vahye muhatap olması, gayba muttali olmasını saÄŸlamamaktır. Allah dilemedikçe O, en yakınında olan bazı hadiselerden bile haberdar olamamıştır. Hatta bırakın gaybi bilgiye sahip olmasını Kur’an’da anlatıldığı gibi basit dünyevi menfaatlere dahi malik olamaz.
“De ki, ben Allah’ın dilediÄŸinden baÅŸka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip deÄŸilim. EÄŸer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim” (Araf 7/188)
“De ki ben size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Ben gaybıda bilmem. Size ben bir meleÄŸim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyarım.” (Enam 6/50)
Hz. Peygamberin kendisini anlattığından çok daha üstün bir varlık olduğunu düşünmek son derece yanlıştır. Toplum hafızasındaki olağanüstü bir peygamber tasavvurunu silmek gerekiyor. Ama maalesef silinemiyor. Bu toplumsal hafıza nasıl oluştu birazda bunla alakalı diye düşünüyoruz. Hz. peygamberi bir süpermen, insanüstü bir varlık olarak gören anlayışın sebebini iyi kavramak lazım ki ona göre bu yanlışlar tedavi edilsin...
Velhasıl Hz. Peygamberin beÅŸeri yönlerine iÅŸaret eden ayetler dikkatli bir gözle okunduÄŸunda beÅŸeri durumuna iÅŸaret eden ayetler bulunduÄŸu gibi beÅŸerin özelliklerine ait olan hususlara atıflar yapan ayetlerde görülür. ÖrneÄŸin beÅŸerin en büyük hakikati ölümdür. “Ya Muhammed biz senden önce kimseye ölümsüzlük vermedik. EÄŸer sen ölürsen onlar baki mi kalacaklar” (Enbiya 21/34) ayetiyle Kur’an, Allah ile insan arasında elçilik yapan bir varlığın, beÅŸerin bedeni zaaflarıyla alakalı olmaması gerektiÄŸini düşünen cahiliye bir darbe indirmektedir. Yine Hz. Muhammed’in beÅŸeri yönüne iÅŸaret eden baÅŸka hususta onu sıkıntıya sokan durumlarda kimi zaman sıkıntısının çok geç hafifletilmesidir. ÖrneÄŸin Ä°fk hadisesinde büyük bir iftiraya maruz kalan Hz. AiÅŸe’nin aklanmasını herkesten fazla peygamber istemiÅŸ olsa da bir hayli uzun süre beklemiÅŸ, sıkıntılı günler geçirmiÅŸti. Yine Kur’an’da itab ayetleri olarak bilinen Hz. Peygamber’i kınayan ayetlerin bulunduÄŸunu görüyoruz. Peygamberin aciz bir kul oluÅŸuna ve onun da hatalar yapabileceÄŸini -ki bunlar vahiy ile sonradan düzeltilir- göstermektedir. Abese suresinde bir amaya yüzünü ekÅŸitmesi ağır ifadelerle eleÅŸtirilir “Yanına kör bir kimse geldi diye yüzünü asıp çevirdi. Kendine bir ama geldi diye. Ne bileceksin belki o arınacak yahut öğüt alacakta aldığı bu öğüt kendisine fayda verecek” (Abese 80/1-4)
Kur’an peygamberin beÅŸer yönünü, bir peygamber olarak fonksiyonunu ortaya koymaktadır. Ä°nsanlara düşen görev bu ayetleri iyi anlayıp Kur’an’ın tanıttığı Hz. Muhammed’i tanımaları ve onu örnek almalarıdır. Kur’an’ın peygamber tasavvuru iyi kavranırsa, peygambere harikuladelikler ve beÅŸer üstü vasıflar vermeye kalkışılmaz diye düşünüyorum. Sahih bir peygamber inancının kurulması ve korunması son derece önemlidir. Vesselam
Henüz yorum yapılmamış.