Sosyal Medya

Makale

DoÄŸumlar ve Depremler

Daha gencecik bir "kızdı" fakat doğum sancısı çekerek uyandı. Görüldü ki, doğum rahimde değil zihinde gerçekleşiyordu. Zihninin düğümleri tek tek açılıyordu. Aynı doğum sancısı gibi bir sancıyı bu sebeple hissediyordu. Zihninden, ruhuna; ruhundan, hayatına doğru bir doğum gerçekleşiyordu.

Kendini Meryem gibi hissetti. Ona da ilka olmuş bir nefes bu doğuma vesile olmuştu. Ve hiç şüphesi yoktu ki doğacak olan, İsa gibi tahir ve müessir olmasın. Ve hiç şüphe yoktu ki kendisi de bu doğumdan sonra İsa ile aynı çilelere duçar olmasın.

Ne gam! Bu, Rabbine bir yol arayanların, buram buram rahmet ve cennet kokusu alanların razı olacağı bedel değil miydi? Şahidi olan peygamber daha mı azını çekmişti.

Bunu talep edemeyen nasipsizlerin, razı olamayan korkakların olduğu gibi kısırlığa razı olup, basit ve geçici zevkleri mi tercih etseydi.

Gerçi Allah isteyince sorun yoktu, fakat kendisi koca, eşi kısır olanların, dua etmelerinin ne kadar zor ve umutsuz olduğunu bilmiyor değildi. Duanın bu kadar umutla, güçle, inançla, arzuyla yapılacağı bir çağda idi. Her şeyi genç, taze ve umut dolu idi.

İşte bu hal dualarına icabetin neticesiydi.

Ya Allah diye fırladı, deprem oluyordu. Her şey yerinden oynamış sallanıyordu. Fark etti ki bu sıradan bir sallantı değildi. Her şey hareket halindeydi fakat bir ahenkle raks ediyorlar gibi. Eşyalar uçuşuyor ve tekrar yerleşiyorlardı, yeni bir düzen oluşuyordu. Kırılıp, dökülenlerin, oluşan yeni düzende bir yerinin olmadığını fark etti. Onlara ihtiyaç yoktu. Önce yıkıntıların, kırılıp-dökülenlerin altında kaldı. Korktu, ürktü, bilemedi bu halin ne olduğunu. Sonra hareket etti ve çıktı enkazdan. Yeniden doğmuş gibiydi.

Zihninin kabuklarında kırılıpta, yeniden yerine oturanların kavi zeminde yeni bir denge bulduklarını fark etti. Un ufak olanlarınsa, zihninde birikmiÅŸ tortular olduÄŸunu anladı. Anladı ki bu deprem çevresinde deÄŸil, zihninde ve ruhunda oluyordu. Onun için, felaket deÄŸil rahmetti. Ve anladı ki bunun artçıları illa ki çevrede olacaktı. 

Gençti, yiÄŸitti, delikanlıydı. Bu depremlere, bu yaÅŸta maruz kalmak onun için mahza rahmetti. Zira zihinde tortu, ruhta korku kesifleÅŸince, artık fark etmekte, istemekte, sonuçlarına cesaret etmekte zorlaşıyordu. Gerçi dua kapısı her daim açıktı ve Rahman ne isterse olurdu fakat gençken istek ve cesaret daha fazlaydı. Ä°ÅŸte bu hal dualarına icabetin neticesiydi. 

Bu hallere şahit olmuşlardı ya; tasaları gitmişti. Rableri onları isterse yola revan kılar, imtihanlarını kolay kılar ve Calutların korkusu haline getirirdi. İsterse bir mağara da güvenli kılar, fitnelerden korurdu. Maksat dünya imtihanını yüz akı ile geçip, Rabbin katında, rızıklanmak değil miydi?

Onlar gençtiler. Samimiyetle, sadakatle ve cesaretle istediler ve bir sabah, bir doğumla ve bir depremle yeniden doğdular.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.