Sosyal Medya

Makale

Vasiyetinizi Yazdınız mı?

İnsan ömrünü, önemli saydığı şeyler uğrunda harcar. Bunların bir kısmını devralmıştır. Sonunda sahip olduklarını devretmek ister. Zira devralamayan ya da devredemeyen insan öldüğünde adeta hiç yaşamamış sayılır, unutulur gider.

Ölüme inanan ve ne zaman öleceğini bilmeyen insan, ardına bıraktıklarını, kime bırakacağını ve onunla ne yapılmasını istediğini yazarak veya şahitler huzurunda vasiyeti olarak ilan eder. Vasiyet, sadece mal varlığından ibaret değildir. Hayatı boyunca önem atfettiği şeylerin ondan sonra da devam etmesini istemesidir. Böylece bıraktıklarının üzerinden anılmayı arzu eder.

Ä°nsanın yaptığı hayırları devretmesi “sadaka- i cariye” sayılarak amel defteri kapanmaz. Bundan dolayı bir gün hesap verecek ÅŸuuruyla yapılan her amel, ilim, yapı, variyet, tecrübe, birliktelik, devredileceÄŸinden dolayı büyük bir titizlikle yapılmalıdır.

İnsan yaşarken ister istemez iz bırakandır. İzlerini takip edecek olanların sorumluluğunu hissedenler, niyetine ve istikametine dikkat etmelidirler. İşte daha yaşarken vasiyetini hazırlayıp ara ara güncelleyenler bu şuurda olanlardır.

Yakın zaman önce ÅŸehadeti bir yol olarak seçmiÅŸ Yahya Sinvar’ın vasiyetini Han Yunus Zekât Komisyonu BaÅŸkanı Dr. Cemil Ebu Bilal duyurdu;

“Ben, gurbeti geçici bir vatana, hayali ise sonsuz bir mücadeleye dönüştüren mülteci çocuÄŸu Yahya. Vasiyetimi yazarken, hayatımda geçen her anı hatırlıyorum: çocukluÄŸumun dar sokaklarını, uzun hapis yıllarını ve bu topraklarda dökülen her damla kanı düşünüyorum.

Ä°ÅŸgale karşı ilk taşı atan o çocuktan öğrendim ki o taÅŸlar, dünyaya yaralarımız karşısında sessiz kalanlara karşı söylediÄŸimiz ilk sözlerdi. Gazze’nin sokaklarında öğrendim ki insan, yaşıyla deÄŸil, vatanı uÄŸruna yaptığı fedakarlıkla ölçülür. Hayatım da böyle geçti: hapishaneler, savaÅŸlar, acı ve umutla dolu bir hayat ..1988 yılında ilk kez girdiÄŸim hapishanede sabrın sadece bir erdem deÄŸil, acımasız bir silah olduÄŸunu öğrendim, denizi damla damla içmek gibi.

Vasiyetim ÅŸudur: Hapishanelerden korkmayın, onlar sadece özgürlüğe giden uzun yolumuzun bir parçasıdır. Hapishane bana özgürlüğün sadece çalınmış bir hak olmadığını, acıdan doÄŸan ve sabırla ÅŸekillenen bir fikir olduÄŸunu öğretti. 2011’de “Vefa-ül Ahrar” anlaÅŸmasıyla serbest bırakıldığımda, artık eskisi gibi deÄŸildim; inancım güçlendi ve yaptığımız ÅŸeyin sadece geçici bir mücadele deÄŸil, son damlamıza kadar taşıyacağımız bir kader olduÄŸunu anladım.

Vasiyetim ÅŸudur ki: Silaha, pazarlık konusu olmayan onurunuza ve ölmeyen hayalinize sımsıkı sarılın. Düşman, bizi direniÅŸi bırakmaya, davamızı sonu gelmeyen bir müzakereye dönüştürmeye zorluyor. Ancak size diyorum ki: Haklarınız üzerinde pazarlık yapmayın. DireniÅŸ sadece taşıdığımız bir silah deÄŸil, her nefeste Filistin’e olan sevgimiz, kuÅŸatma ve saldırıya raÄŸmen var olma irademizdir.

Vasiyetim ÅŸudur: Åžehitlerin kanına sadık kalın, bize bu dikenli yolu bırakanlar, Onlar kanlarıyla bize özgürlük yolunu açtılar, siyasetin hesaplarında ve diplomatik oyunlarda bu fedakarlıkları boÅŸa harcamayın. Biz, öncekilerin baÅŸlattığını tamamlamak için buradayız ve ne pahasına olursa olsun bu yoldan sapmayacağız. Gazze, her zaman direniÅŸin baÅŸkenti ve Filistin’in hiç durmadan atan kalbi olmuÅŸtur ve olmaya da devam edecektir.

2017 yılında Hamas’ın Gazze’deki liderliÄŸini devraldığımda, bu sadece bir iktidar geçiÅŸi deÄŸil, taÅŸla baÅŸlayıp tüfekle devam eden bir direniÅŸin sürekliliÄŸiydi. Her gün halkımın çektiÄŸi sıkıntıları hissediyordum ve özgürlüğe doÄŸru attığımız her adımın bir bedeli olduÄŸunu biliyordum. Ancak size ÅŸunu söylüyorum: Teslim olmanın bedeli çok daha büyüktür. Bu yüzden toprağınıza, köklerin topraÄŸa sımsıkı sarıldığı gibi sarılın, çünkü yaÅŸamaya karar vermiÅŸ bir halkı hiçbir rüzgar söküp atamaz.

Aksa Tufanı mücadelesinde, bir grup ya da hareketin lideri değildim; özgürleşmeyi hayal eden her Filistinlinin sesi oldum. Direnişin sadece bir tercih değil, bir görev olduğuna inanıyordum. Bu mücadelenin Filistin direnişinin kitabında yeni bir sayfa olmasını, hiziplerin, gurupların birleşmesini ve herkesin düşmana karşı tek saf oluşturarak ayakta durmasını istedim. Düşman, hiçbir zaman bir çocukla bir yaşlı arasında ya da bir taşla bir ağaç arasında ayrım yapmadı.

Bıraktığım şey ferdi bir miras değil, özgürlüğü hayal eden her Filistinli için, omuzunda şehit çocuğunu taşıyan her anne için, hain bir kurşunla katledilen kızını acıyla yitiren her baba için ortak bir mirastır. Direnişin boşuna olmadığını, sadece atılan bir kurşun değil, onur ve şerefle yaşadığımız bir hayat olduğunu her zaman hatırlayın. Hapis ve kuşatma bana mücadelenin uzun ve yolun zor olduğunu öğretti. Ama aynı zamanda teslim olmayı reddeden halkların kendi elleriyle mucizeler oluşturup ürettiğini de öğrendim. Dünyadan adalet beklemeyin, çünkü ben nasıl dünyanın acımız karşısında sessiz kaldığına şahit olduysam siz de olacaksınız. Adaleti beklemeyin, adalet siz olun. Filistin hayalini kalbinizde taşıyın ve her yaradan bir silah, her gözyaşından bir umut kaynağı edinin.

Bu benim vasiyetimdir: Silahlarınızı bırakmayın, taşlarınızı atmayın, şehitlerinizi unutmayın ve hakkınız olan hayalden vazgeçmeyin. Biz burada, toprağımızda, kalbimizde ve çocuklarımızın geleceğinde kalacağız.

Size vasiyetim: Ölümüme kadar aÅŸkla baÄŸlı olduÄŸum Filistin’e, asla eÄŸilmeyen bir daÄŸ gibi omzumda taşıdığım hayale sahip çıkın. EÄŸer düşersem, benimle düşmeyin; düşürmediÄŸim bayrağı taşıyın ve kanımı bir köprü yaparak, küllerimizden daha güçlü doÄŸacak nesiller için yol açın. Unutmayın ki vatan, anlatılan bir hikâye deÄŸil, yaÅŸanan bir gerçektir ve bu topraktan doÄŸan her ÅŸehitle birlikte binlerce direnişçi daha doÄŸar; doÄŸacaktır.

EÄŸer tufan döner ve ben aranızda olmazsam, bilin ki özgürlük dalgalarının ilk damlası bendim ve yolunuzu tamamladığınızı görmek için yaÅŸadım. Düşmanınızın boÄŸazında bir diken, asla geri çekilmeyen bir tufan olun ve dünya, hak sahibi olduÄŸumuzu ve haber bültenlerinde sadece birer rakam olmadığımızı kabul edene kadar durmayın…”

Ve Ä°brahim çocuklarına bunu aynen vasiyet etti; Yakup da (böyle yaptı): ‘Evlatlarım! Bakın, Allah size en saf ve temiz inancı bahÅŸetti; öyleyse O'na teslim olmadan ölümün sizi alt etmesine izin vermeyin.’ Evet, siz, (ey Ä°srailoÄŸulları)Yakub'un, son nefesini vermeye yaklaşırken oÄŸullarına: ‘Ben gittikten sonra siz kime kulluk edeceksiniz?’ diye seslendiÄŸine ÅŸahitsiniz. Onlar: ‘Senin ilahına, ataların Ä°brahim, Ä°smail ve Ä°shak'ın ilahına, O tek Allah’a kulluk edecek ve O'na teslim olacağız!’ diye cevap verdiler.” (Bakara / 133)

                                                                                    Åževket Hüner / 25 Cemaziyülevvel 1446

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.