Makale
Cennetini Dünyada İken İnşa Etmek
Cennet, kelime olarak “örtmek, gizlemek” anlamındaki cenn kökünden isimdir. “Bitki ve aÄŸaçları ile toprağı örten bahçe” mânasına gelir.
Istılah olarak, Kur’an referanslı yani hesap verilebilir bir hayat yaÅŸayan müslümanlara ahirette vaadedilen ve nimetler yurdu olarak bildirilen mekanın adı.
Âhiret hayatında müminlerin ebedî saadet yurdu olan yerin bu ÅŸekilde adlandırılmasının sebebi, genel görünümüyle dünya bahçelerine benzemesi ve eÅŸsiz nimetlerini insan idrakinden gizlemiÅŸ olmasıdır.
Rabbimiz bu eÅŸsiz nimetleri erdemli kullarına sunmak için ÅŸöyle çaÄŸrıda bulunuyor;
“Rabbinizin bağışına, geniÅŸliÄŸi göklerle yer arası kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennetlere koÅŸun.” (Ali Ä°mran -133)
Kur’an-ı Kerîm’de 147 defa geçen cennet kelimesi 25 yerde dünyadaki baÄŸ bahçe, 6 yerde Âdem ile eÅŸinin iskân edildiÄŸi mekân, 1 yerde Hz. Peygamber’in, yanında Cebrail’i gördüÄŸü sidretü’l-müntehânın civarında bulunan me’vâ cenneti/bahçesi, kalan 111 ayette de ahiret cenneti anlamında kullanılmıştır.
Hiç ÅŸüphesiz ebedi saadet yurdu olan cennet dünyada iken kazanılır/inÅŸa edilir.
Ve herkes kendi cennetini bizatihi kendi amelleri/çalışmalarıyla inÅŸa eder.
Cennet satılmaz, hiç kimse kimseye cennet satamaz, vaat edemez. Cübbesinin altına,
kibrit kutusuna koyup hem de hesaptan, kitaptan, sorgudan kaçırarak götüremez.
Çünkü cennet bedel ister, alın teri ister. Zor yokuÅŸu aÅŸmayı, kınamalara karşı göÄŸüs germeyi, haklı bir mücadeleyi ve dosdoÄŸru yolda /sırat’ı müstakimde olmayı ister.
“KuÅŸku yok ki Allah yolunda çarpışan, öldüren ve öldürülen müminlerden Allah, karşılığında Cennet vaat ederek mallarını ve canlarını satın almıştır. (Tevbe-111)
“Ä°nsanlar, “Biz Allah’a ve ahiret gününe inanıyoruz!” demekle, hiç imtihan edilmeden bırakılacaklarını ve kolayca cennete ulaÅŸacaklarını mı sanıyorlar? Oysa ne kadar da yanılıyorlar! (Ankebut-2)
Peki kimler dünya iken ahiret cennetini inÅŸa edebilir?
1- Rivayetlerin gölgesinde yaÅŸamanın ölülerin emrinde yaÅŸamak olduÄŸunu fark edip Kur’an’ın gölgesinde yaÅŸamayı seçen, cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
2- Aleyhinde konuÅŸtuÄŸu kiÅŸinin yanında görünmenin münafıklık, yüzüne konuÅŸtuÄŸu kiÅŸinin arkasında olmanın adamlık olduÄŸunu bilen cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
3- Birini dinlemeden aleyhinde hüküm vermenin, onun ruhunu mahkûm etmek olduÄŸunu bilen ve peÅŸin hükümlü olmaktan kendini koruyan cennetini inÅŸa ermiÅŸtir.
4- “Kuvvetli olan adil olmalı ki, adalet kuvvetli olsun.” Ä°lkesiyle hareket eden ve adaleti kuvvetli olanın yanında yer alan cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
5- Davranışı taklit, düÅŸüncesi satılık, aklı kiralık olmayan; tavrı, tarzı, hedefi, çizgisi ve prensipleri ÅŸahsına münhasır olan erdemli insan cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
6- Gerçek sevginin; zorbalığın mahsulü deÄŸil, özgürlüÄŸün meyvesi olduÄŸu inancını taşıyan, beklentili bir sevginin sonunun iflas eden tüccarlık olduÄŸunu bilen, dolayısıyla karşılıksız sevginin kazanılmış bir gönül dünyası olduÄŸunu kavrayan cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
7- Öfkeli olduÄŸu zamanlarda bile, terbiyesinden taviz vermeyen, haysiyet ve saygı sınırlarını muhafaza eden cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
8- Makam ve maddiyat kazanmak için birlikte yola çıktıklarını harcamanın neticesinin, GALÄ°BÄ°YET deÄŸil, YALNIZLIK olduÄŸunu fark eden cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
9- Mihnet ve külfetin garibanlar arasında, nimet ve ülfetin ise seçkinler arasında pay edilmesinin adalet deÄŸil, zulüm olduÄŸu inancını taşıyan cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
10- Meselenin Kur’an’ı hatmetmek deÄŸil, okurken akletmek, üzerinde düÅŸünüp tefekkür etmek ve yaÅŸayarak iç etmek olduÄŸunu kavrayan cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
11- Her fikre evet diyenin aslında kendi fikrinin de olamayacağını bildiÄŸi için özelde kendi geleceÄŸi, genelde insanlığın geleceÄŸi için yararlı fikirler üreten cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
12- DüÅŸmanı olmayanın aslında dostu da duruÅŸu da yoktur bilinciyle hareket eden, velev ki düÅŸman edinecek olsa dahi gerçeklerden taviz vermeyen cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
13- Adamına göre konuÅŸanın aslında bir karakterinin olmayacağının düsturu ile hayatına ÅŸekil veren ve dolayısıyla adamına göre deÄŸil imanına göre konuÅŸan cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
14- Garibana ayrı, servet sahibine ayrı konuÅŸmanın, yalanı doÄŸrunun içine gizleyip konuÅŸmanın, zayıfa baÅŸka güçlüye baÅŸka davranmanın ahlaksızlık ve insafsızlık olduÄŸunu bilen erdemli insan cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
15- KonuÅŸan, duyan ve hissedebilen dirilere anladıkları dilden hadis, konuÅŸamayan, duyamayan ve son saate kadarda hissedemeyecek olan ölülere ise Kur’an okuma saçmalığına karşın, Kur’an’ı yaÅŸamına rehber edinen cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
16- Takdir edilmek, beÄŸenilmek ya da saygı görmek için deÄŸil, nefsindeki vicdanına hesap verebilmek için daima gerçekleri söyleyen cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
17- Kabir sorgusu yerine vicdan sorgusunu, kabir azabı yerine vicdan azabını önceleyen, vicdanlı davranmayı hayatının merkezine koyan cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
18- Ä°nsanın harcadıkça çoÄŸalan tek sermayesinin sevgi ve muhabbet olduÄŸu farkındalığıyla, müslüman kardeÅŸlerine, insan kardeÅŸlerine ve tabiata karşı sevgi ve muhabbetinde cömert davrananlar cennetini inÅŸa etmiÅŸtir.
19- Herhangi bir sıkıntıyla karşılaÅŸtığında sabreden, elinde bulunan nimete ÅŸükreden, arzuladığı meÅŸru herhangi bir ÅŸeye ulaÅŸamadığında ise tevekkül eden ÅŸahsiyet abidesi insan cennetini dünyada iken inÅŸa etmiÅŸtir.
Cennetini dünyada iken inÅŸa edenlerden olmak dileklerimle….
Henüz yorum yapılmamış.