Sosyal Medya

Makale

Braveheart

1995 ABD yapımı, yönetmenliğini ve baş rolünü Mel Gibson’un üstlendiği Braveheart filminin konusu; Çocukken ailesini ve yakınlarını özgür İskoçya uğruna kaybeden William Wallace, yıllar sonra karısı da öldürülünce halkını organize etmeye ve İngilizleri topraklarından atmak için savaşmaya karar verir…

Filmin önemli sahnesinde İngilizlerle yapılacak meydan savaşında, düzenli ve kalabalık İngiliz ordusunu gören toplama İskoç ordusunun askerleri vaz geçme eğilimine girince;

William Wallace: Ben William Wallace'ım ve bugün burada İngiliz diktatörlüğüne meydan okumaya gelmiş bir İskoç ordusu görüyorum. Özgür insanlar olarak savaşmaya geldiniz. Özgürlüğünüz olmazsa ne yapabilirsiniz? Savaşabilir misiniz?

Bir asker: İngilizlere karşı mı? Hayır! Buradan kaçıp yaşarız.

William Wallace: Evet, savaşırsanız ölebilirsiniz. Kaçarsanız biraz daha yaşayabilirsiniz. Ama bundan yıllar sonra yatağınızda ölümü beklerken, o günleri bugünle değiştirmeyi hayal edeceksiniz. Bu fırsatı düşleyeceksiniz ve bu günlere dönüp şunu söylemek isteyeceksiniz. “Hayatlarımızı alabilirler! Ama özgürlüğümüzü asla elimizden alamazlar!”

Gerçek bir olaydan esinlenen filmin kahramanı böyle bir şey söylemiş midir bilinmiyor. Ama bu sahneyi izleyenin gözünün önüne dünya hayatına veda edeceği son günleri gelmeli. Orada yaşayacağı “Yapmam gerekenleri yaptım mı?” sorgulaması onu endişelendirmelidir. Zira artık iş işten geçmiştir. Maziye dair pişmanlıklar tüm zihni işgal etmiştir. Yapmamasının nedeni olarak arkasına sığındığı bahaneler, bugün hiçbir değer ifade etmiyordur. O günlerde kendisine cevaz verenler, destek olanlar veya “yaparsan” diye korkutanlar ortada yoktur. Her amelin niyetinin de ortaya döküldüğü o dehşetli hesap günün varlığı geleceğe dair ufkunu kararttıkça karartmaktadır. Keşke ile başlayan sözcükler bile kalbini ferahlatmıyordur. Üstelik pişmanlığını ifade ettiği cümlelerini duyan yakınları, bu sözleri üzerlerine alınmıyorlardır.

Zihninde geçmişin pişmanlıkları ve geleceğe dair korkularla dolu yeni bir başlangıca doğru giden nerede biteceğini bilmediği belki hiç başlamadığı bir yolda yürümektedir. Bu endişeli halini birileri psikolojik öfke, kontrol sorunu, depresyon, anksiyete diye adlandıracak olmasının artık bir önemi yoktur. Zira kişi varoluşuna uygun olmayan, kendini gerçekleştiremediği, asla anlaşılamadığı bir durumda, hayatın içinde sıkışıp kalmış olmasının neden olduğu çığlıklarını kimse duymamaktadır. Duysa bile önem vermemektedir.

Kuran okusa idi “onlara korku ve hüzün yoktur” ayetlerinden haberi olacaktı. Sonra ona tedebbür ettiren yani geleceğe dair tedbir almasını öğreten vahyin rehberliğinde bu an yaşadığı, geçmişinden pişman, geleceğini karanlık gördüren halden kurtulacaktı. Dünün endişesinden, yarının korkusundan uzak kaldığında, hakkın yanında zalime karşı tavır alacaktı. Belki bu durum bazı yoksunluklara, yalnızlıklara, iftiralara uğramasına yol açacaktı. Ama geriye baktığında bu izzetli tavrından ve yanlışta ısrar etmemesinden dolayı pişmanlık yaşamayacak gelecekte mağfiret edilen ve kerim ecirle mükafatlandırılanlardan olacaktı.

İşte o zaman Hollywood’un ürettiği sahte ve abartılı kahramanları seyretmeyi bırakacak soykırımcı ve işgalci siyonistler ile mücadele ederken şehit olmuş Şeyh Ahmet Yasin, İsmail Haniye ve Yahya Sinvar’ın ve Gazzeli yiğit erkek ve kadınlara imrenerek destek verip, korku ve hüzün duyulmayacak sonsuzluklara yelken açacaklar…

Allah'ın lütfu ile kendilerine bağışladığı (şehitlikten) övünç duyarlar. Ve arkada kalıp henüz kendilerine katılmamış olan (kardeş)lerine, bir korku ve hüzün duymayacakları müjdesinde bulunmaktan zevk alırlar.(Âli İmran / 170)

 

 

                                                                                  Şevket Hüner / 14 Cemaziyülevvel 1446

3 Yorum

  1. Murat Dursun

    Kasım 27, 2024 Çarşamba 13:20

    ALLAH razı olsun Sayın Hocam

  2. Orhan Nalbantlı

    Kasım 18, 2024 Pazartesi 20:05

    Şeyh Ahmet Yasin, İsmail Haniye ve Yahya Sinvar'a ve nicelerine Şahit olduk. Hakikati temsil ettiler. Hakikat sonrası bir Dünya'da yaşıyoruz "Post_Truth" Atasoy Müftüoğlu'nun "Hakikat Bilincinin Kaybı" kitabı müminler için yazılan bir kitap. tahlilini yapmak gerekir. Kalemine gönlüne sağlık aziz kardeş

  3. Mehmet Beyhan

    Kasım 18, 2024 Pazartesi 04:20

    Yüreğine sağlık Kıymetli Hocam..

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.