Sosyal Medya

Makale

e-) Hiçbiri

Modern eğitimde çoktan seçmeli test sistemiyle yapılan sınavlarda bir soru tipi diğerlerinden farklıdır. ‘Aşağıdaki şıklardan hangisi doğrudur’ sorusunu, ilk dört şıkta verilen cevapları yanlış olduğunu belirleyerek eleyen kişi, “e-) Hiçbiri” “(e-)None” şıkkını işaretlediğinde doğru cevaplamış sayılır. Buna göre neyin yanlış olduğunu bilmek doğruyu bilmenin alameti sayılmıştır. Halbuki “e-) hiçbiri” sorunun cevabı olmayan, sadece verilen şıkları olumsuzlayıp reddeden bir seçenekten öteye bir şey ifade etmeyendir.

Bu “e-) hiçbiri” uygulamasının dini cevaz isteyenlerdeki karşılığı, faiz / Riba fetva taleplerindedir. “Bu faiz midir?” Sorusuna fetva kurullarının “hayır o faiz değildir, faizle ilgisi yoktur, Ribadır ama faiz değildir gibi neyin faiz olmadığı üzerinden yapılan olumsuzlamalar, günden güne hayatımızı esir alan bu zulmü değilleme üzerinden cevaz vererek gündem dışına iterler. Sonunda faizin ne olduğunu söylemeden, faizin ne olmadığı üzerinden yapılan değerlendirmeler zulmün yaygınlaşmasının önündeki din engelini de kaldırmış olur. Yani faizle ilgili sorulara “e-) hiçbiri” demek bu zulmü ortadan kaldırmaz ama sanki fetva kurulları(!) bu meseleyi dinen çözmüş sayılırlar.

Tevhidin ilk bölümü olan “La ilahe” de bir değillemedir. Yani bu konuda sunulan ve üretilen her şıkkı reddetmek doğru olana ulaşmak için atılan ilk adım sayılır. Ama bu değillemenin önemi yani “e-) hiçbiri” diyerek reddetmek doğru olarak yeterli addedilmez. Sonrasında “illallah” diyerek doğru olanı bildiğini ilan etmek başta niye tümüyle reddettiğinin açıklamasıdır.

Modern hayatta sunulan, üretilen, farklı adlarla ifade edilen yanlışları reddetmek adeta “e-) hiçbiri” şıkkını yani muhalif olmayı bir hayat düsturu olarak sunmak bir duruş olarak yeterli görülür. Her şeyi kabul eden muhafazakâr yandaşlara karşı her şeyi reddetmek büyük bir saygı görür ve adeta baş tacı edilmek için ön şart sayılır. Halbuki insanın yaratılış nedeni ne müzmin bir yandaş olmak ne de müzmin bir muhalif kimliğe bürünmek değildir. İnsan, şahit olmak ve bu şahitliğe göre doğru bir istikamet üzere olmakla mükellef kılınmıştır.

Her şeyi bir rekabet olarak sunarak insanı bireye indirgeyen kapitalist sistemde ayakta kalmak için rakip gördüklerinizi (bunlar eşiniz, aileniz, akrabalarınız, arkadaşlarınız olsa bile) ekarte etmeye mecbur tutulursunuz. Bu da kardeş olmak yerine ötekileştirerek kişiyi kendini doğru ve önemli görmeye yönelik bir yalnızlığa mahkum kılar. Yani rakip saydığınız kim olursa olsun onu yanlış ilan ederek adeta “e-) hiçbiri” şıkkını işaretlemek, bireyin kendini otomatikman doğru ilan etmesine yol açacaktır. Bu zan tamamen bir yanılgıdır. Gömleğinin ilk düğmesini yanlış ilikleyen kişi benzeri bundan sonra yapılan her eylem, kişiyi fıtratından uzaklaştıracaktır.

Hesap günü “e-) hiçbiri” şıkkını işaretlemeyi yani müzmin muhalif olmayı yeterli görenler ve bunu doğru(!)bir duruş olarak devredenler, şeytanın şükredemez kıldıklarından olduklarını fark ettiklerinde büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Ama bu farkındalık onları şiddetli ve sonsuz azaptan kurtaramayacaktır.

Şevket Hüner / 29 Rebiyülahir 1446

1 Yorum

  1. Fethi Çoban

    Kasım 04, 2024 Pazartesi 16:57

    selamunaleykum üstadım.yaman ademsin vesselam.. yazında birey kelimesini görünce .şu anki muhafazakar siyasi iradeninde biz insanlara birey diye tanımlama yapmasına fena ( reisin bile ağzından duyuyoruz zaman,zaman)halde canım sıkılıyor. sen ne dersin bu işe. birey yerine neyi kulllanalım.( ben aslında zamanında 1970 li yılllarda ecevitin dilimizekattığı uydurma kelimeler gibi bu kelimeleri de kullanmamaya özen gösteriyorum. okulda sınav olurken bazı öğretmenlerin ; " sınav kağıdına cevaplar yerine yanıtlar yazana bir puan da benden" dedikleri dönemi yaşayanlardanbiri olarak . selam ve dualarımla allaha emanet olunuz

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.