Makale
Hamd
ÇoÄŸunlukla ya orijinal ifade hamd veya övgü-övme olarak meallendirilen HAMD kavramı, genellikle Allah’ı övmek, çok övmek, övülmeye layık olan Allah’tır ÅŸeklinde ifade edilir. Allah’ı övme konusu elbette kulluÄŸumuzun bir gereÄŸidir. Lakin bir deistin “Yahu arkadaÅŸ, ne egoist Allah’ınız var, sürekli övülmek istiyor.” sözü yüreÄŸimin suratına ÅŸamar gibi yapıştı. Bir yandan söyleyene “sen benim Allah’ıma nasıl böyle söylersin?” diye diÅŸ bileyen yüreÄŸim, diÄŸer yandan itirazın yüreÄŸimdeki tesiri beni tedirgin ediyordu. Söz çok ağır, ama öte yandan ayetleri okudukça sürekli Allah’ı övme telkini ile muhatap olduÄŸumuz da aÅŸikârdı...
Aslında bir sonuca baÄŸlayamadığım, adeta yüreÄŸimin karantina bölgesine hapsettiÄŸim, öÄŸrenmeyi ötelediÄŸim birçok konu gibi bu da imanıma zarar verme tedirginlÄŸii ile sonraya erteleyeceÄŸim bir konu durumundaydı. Ama bir yandan da cevabını alıp Ä°brahim (as) gibi mutmain olmak istiyordum. Çünkü bu gibi ezberimle aÅŸamadığım sorular, zihnimi adeta böbrek taşı gibi, belki daha derin sancılara muhatap ediyor. Ki bu zihin taÅŸları eÄŸer öÄŸütülüp atılmazsa sancısı imana zarar veriyor. Artık bu tür “soru” ve “sorunları” zihnimin karantinasına hapsetmiyorum üstüne gidiyor veya ıslahına ya da ispat ile imhasına çalışıyorum…
Kur’an’da HAMD geçen ayetlerde, hamdın sadece Allah’a yapılması emredilir. Hamd kavramının Türkçe karşılığı övme olarak ifade ediliyor. Ama Arapçada bir övme kavramı daha var MEDÄ°H, yani methetmek olarak bildiÄŸimiz kavram.
Medih kavramının manasına baktığımızda da karşımıza övme çıkıyor. O zaman bu iki kavramı karşılayan övme ifadesi aslında iki kavramın da tam karşılığı deÄŸil. Bu kavramları Türkçeye çevirirken ikisi arasındaki farkı vurgulamak durumundayız. Biraz araÅŸtırınca, övme denince bizim zihnimizde aslında medih kavramının anlamı karşılık buluyor. Kuran’da birçok kavramın çeviri yapılırken uÄŸradığına ÅŸahit olduÄŸum akıbete HAMD kavramı da uÄŸramış. Ve bizim tasavvur dünyamızı da böyle ÅŸekillendirmiÅŸ. Allah’a cc hamd ederken ne ettiÄŸimizi tam olarak bilmiyoruz. Övgü deniyor, dilimizin döndüÄŸü, o anki haleti ruhiyemize göre Rabbimize güzel övgüler yapma gayretine giriyor ama gereÄŸini yapıp yapmadığımdan hiç emin olamadığım adeta duyduklarımı taklit ettiÄŸim bir durumda olduÄŸumu ÅŸimdi daha iyi anlıyorum. Ä°çimden çok kızdığım o deist aslında anlamama yardımcı olmuÅŸtu.
Methetmeyi isteyen istediÄŸi için yapabilirmiÅŸ. Hatta söylenenlerin içi dolu veya boÅŸ çok önemi de yok. Övülen kiÅŸiyi taltif etmek, hatta dalkavukluk yapmak dahi mümkün, övülenin övüldüÄŸü ÅŸeyi yapmış veya yapmamış olmasının da pek önemi yok. Åžart ve zemine göre menfaatin gereÄŸi yapılabilir övgü ÅŸekliymiÅŸ meÄŸer medih yani methetmek.
Fakat hamd, ezbere yapılamayacak, yapılan övgü mutlaka karşılığı olacak, ÅŸuurla yapılacak hatta hamd edenin dile getirdiÄŸi övgüler Yaratana karşı imanını güçlendirecek bir eylem olduÄŸunu fark ettim. Tüm övgülerin Allah’a ait olma ifadesi, her ÅŸeyi yaratanın Allah olmasından dolayı olduÄŸu ve hiçbir yaratılmışın mutlak hamde layık olamayacağı gerçeÄŸini fark edenler, bunun aynı zamanda takdir eylemi yani bilinçli gözlem ile ulaşılan hakikatlerin idrak vesilesiyle Yaratana teslimiyetinin bir ifadesi olduÄŸu sonucuna ulaşır. Bu anlamda “Nitekim onlar Allah’ı hakkıyla takdir edemediler…(Zümer/ 67) ayetini tertil üzere okuyup uzun uzun tefekkür edilmesi gerekir.
Hamd içimizde ve dış dünyamızda görerek ÅŸahit olduÄŸumuz, …Yaratanların en güzeli olan ALLAH ne yücedir. (Müminun / 14) ayetinin yansımasını kainatta görerek ve müÅŸahede ederek dile getirmek, her hamdın imanı güçlendiren bir eylem olduÄŸunun ispatıdır.
Aynada gördüÄŸüm kendim, ailem, doÄŸduÄŸunda kucağıma aldığım evlatlarım, gökyüzü, yıldızlar, kainat, atom, hücre, matematik, kimya sanat vs., göz neyi görebiliyor, kalp neyi idrak edebiliyorsa, Hamd etmek her ÅŸeyin O’nun eseri olduÄŸunu idrak ve itiraf halidir.
HAMD’i, “Biz her ÅŸeyi bir kader-ölçü ile yarattık” (Kamer / 49) ayeti üzerinden deÄŸerlendirmek, müÅŸahede ettiÄŸimiz her ÅŸeyin bir ölçü düzen içinde olduÄŸunu idrak ederken, eÄŸer yaratılış bir ölçü üzere olmasaydı, yapılan hiçbir deneyin kıymeti kalmaz, adeta alem başıboÅŸ cereyan ederdi ÅŸuuruyla “Sen ne güzel yaratansın Rabbim” demektir.
HAMD, “Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun” (Fatiha / 2) ayetinin beni alemleri müÅŸahede etmeye, afaktan enfüse, makrodan mikroya, atomdan uzaya, hayatın her alanında kimin neye potansiyeli varsa en iyi ÅŸekilde anlayıp araÅŸtırmaya, öÄŸrendiÄŸi ile en güzel ÅŸekilde üretmeye ve öÄŸrenirkende, üretirken de her imkanı Rabbimin verdiÄŸi ÅŸuuru ile hayatın her alanını kulluÄŸun bir ifası olarak görme bilincine ulaÅŸmaktır.
Hasılı hamd, sadece dilimiz ile tekrar ettiğimiz bir ifade değil, şuurlu bir zihin ve fikri eylemi olup idrakimize yansıyanın, dilimiz ile ikrarı ve hayatımıza yansımasının ifadesi olsa gerektir.
HAMD, “Sen, ben dahil, her ÅŸeyin sahibisin, ben ise mutlak sana muhtaç bir kulum” idrakine ulaÅŸmanın yoludur.
Kasım torun
Ekim 30, 2024 Çarşamba 13:44
Çok güzel yüreğine sağlık değerli abim.