Makale
Önce Okumayı Bilmek Gerek
Okumak, kod çözmektir.
Okunacak nesnenin, öznenin, hâlin, olgunun, oluÅŸun, iliÅŸkinin; öncelikle anlamını, yani varoluÅŸ nedenini anlamak fonksiyonudur. Bu anlaşılırsa, daha sonra bu anlamın hangi ilkelerle, hangi sınırlar dâhilinde gerçekleÅŸeceÄŸi anlaşılmaya çalışılır. Bu süreçte, neyin en deÄŸerli ve öncelikli olacağı; belirleyici ölçülerin neler olduÄŸu fark edilmeye çalışılır. Sürecin nasıl bir sistem ve mekanizmalarla; hangi kaynaklarla gerçekleÅŸtirileceÄŸine bakılır. Sebep-süreç-sonuç iliÅŸkileri çözülmeye çalışılır. Hangi hukuk prensiplerinin geçerli olduÄŸunun da anlaşılmasına gayret gösterilir. Yani durumun hakikatinin ya da eÅŸyanın tabiatının öğrenilmesi için çaba gösterilir.
Okumak eylemi iki biçimde gerçekleşir.
Bunlardan birisi; insanların gerçek varoluÅŸ hikâyelerinin baÅŸlangıcında, kendisine öğretilen, "eÅŸyanın ismini" yani, yeryüzü boyutunun, anlamından baÅŸlayan bütün bilgisini; bu boyutta, hayat üzerinde hakikatine uygun biçimde, bizatihi okumaktır. Bu; "Yaratan Rabbin ismiyle okumak" mahiyetini, yani fıtrat kodları ile okumak keyfiyetini ifade eder.
Diğeri ise; yazılı, basılı, görsel, işitsel, fiili beyanlara kodlanarak sunulanlar üzerinden yapılan okumalardır.
Bütün okuma biçimlerinin kendine özgü kodlanma, kod çözme, anlama ve anlamlandırma; sistem, sistematik ve usulleri vardır. Ayrıca okumanın, ilkeleri ve hukukundan da bahsetmek mümkündür.
Birinci, yani hakikati üzerinden ve bizatihi okumanın; sistemi, usulü ve hukuku, varlığı, olguları, oluşları, sistemleri ve ilişkileri, hak üzere yaratan tarafından bildirilmiştir. Bunun sistematiğinde; Kitabın hidayet rehberliği, insanların akletmesi, arayış-farkındalık-talep niyetleri, Rable ilişkiler, hayatın bağlam olması, bütün-parça ilişkisinin doğası, karar, davranış ve ilişkiler, hayatın anlamı, özgün bilgi sistemi, rüşd ve özgürlük vardır.
İkinci tür okumada ise, yaklaşım niyeti ve bilinci belirleyici rol oynar.
Bizatihi ve hakikat kaynaklarından okuyarak, varlık nedenlerini gerçekleştirmenin bilgilerini elde etmeye çalışanlar; bu bilinç ve farkındalık içerisinde, kendilerinin ulaşamadıkları bilgileri de öğrenmek niyetiyle, diğer kaynaklardan istifade etmeye çalışıyorlarsa; bu, sahih, yararlı ve meşru bir çabadır. Aynı çerçevede; Risalet misyonunun bilgilerinin ya da güncel ve fonksiyonel olarak ihtiyaç duyulan farklı bilgilerin, "sizden olan emir sahiplerine" müracaatla elde edilmesi söz konusu olabilir. Elbette bu yaklaşım, genel hakikat çerçevesine vakıf ve bu çizgide bir hayat yaşarken/inşa ederken ihtiyaç duyulan bilgileri; temyiz ve tefrik kabiliyetine sahip olarak talep etmek durumunda meşrudur.
İkinci okuma seçeneğindeki bir başka potansiyel ise, hayatı, hakikati ve hikmeti öğrenmek niyetine ya da herhangi bir farkındalığa sahip olmaksızın, rastgele yapılan okumalardır. Bu, riskli ve hatta meşru olmayan bir yaklaşım olarak ifadelendirilebilir. Zira hayatta objektif denilebilecek bir hal, olgu ve oluş yoktur. Bu sahadaki kaynaklar, teklif sahibinin niyetine, amacına, kapasite ve gücüne izafeten bir öznelliğe sahiptir.
Yani bu durumda, yapılacak ikinci tür okuma tercihinde, ÅŸahitlik edinilen kiÅŸi veya halin niyet ve mahiyetiyle mütenasip bir etkiye maruz kalınabilir. Aynı, objektif bir olgu olmadığı gibi, etkisi olmayan bir iÅŸ, iliÅŸki ve hâl de yoktur. Zira yeryüzü sistemi bir bütün olarak çalışır ve her unsurun hali diÄŸerlerini etkiler. Bu durum, halife tayin edilen insana verilmiÅŸ büyük imkân ve büyük sorumluluÄŸu ifade eder. Ortaya herhangi bir ÅŸekilde konulan ÅŸahitlik mutlaka bir etkiye sahiptir. Yani, hayatın ya inÅŸasında ya da imhasında rol oynar.
Küçük ya da büyük bir bilgi paylaşıldığı zaman bu, muhataplarında, inşa veya fesada yol açan bir etki oluşturacaktır. Demem o ki; şehvetle, gafletle veya nedeni kesin bilinmeden paylaşılan her bilginin, sorumluluk gerektiren bir etkisi olacaktır.
Bu nedenle, hakikatine uygun okumanın öncül olması söz konusudur. Varlığının potansiyelinde, hayatın hakikatine, mahiyetine iliÅŸkin bilgiye sahip olan insan, bu nedenle yeryüzüne halife tayin edilmiÅŸtir. Bilgiyi, bu potansiyelin hakikatinin aydınlanması yoluyla elde edebilenler, hilafet misyonlarını ve kulluk amaçlarını gerçekleÅŸtirebilmek imkânı elde edilebilir.
Bilgiyi elde etmenin, hakikatin aydınlanan bölümleri üzerinden öğrenmekten başka yolları da vardır. Yani, hakikatin bilgisini elde etmek yerine, imal edilmiş bilgileri tercih etmek de mümkündür. Yaratılışta belirlenmiş hakikat yerine, insanlar, kendi anlam ve niyetlerine uygun bilgiler imal edebilmek donanımına da sahiptirler. Bunun için bilgi teorileri ve sistemleri oluşturup, bunun çerçevesinde bilgiler üretirler. Bunlar, yaratılış hakikatine değil, imal edenlerin amaçlarına uygun etkiler oluştururlar.
Bu keyfiyet ortaya; "Yaratan Rabbin ismiyle okumak" ve "okuduktan sonra uyarmak" biçiminde iki ontolojik sorumluluk çıkartmaktadır.
Hz. Resulün sorumluluk sistematiği de buydu.
Önce; "Yaratan Rabbin ismiyle okudu", sonra; "kalk ve uyar" emrine muhatap oldu.
Hüsrandan kurtulmak sürecinde de; "inanıp, amel-i salih iÅŸlemek, sonra hakkı ve sabrı tavsiye etmek" vardır. Yani tavsiye ancak inanıp, amel-i salih iÅŸlemek sonucu ortaya çıkan, yakîni ve test edilip içselleÅŸtirilmiÅŸ bilgi ile olacaktır. Burada da önce oku, sonra tavsiye et ilkesi söz konusudur.
Okumadan; hayatı, fıtratı üzere inşa etmek ve yaşamak; hayır, hakikat ve hikmet üzere olmak; özgür ve güvenli hayat sürmek; aldanmamak ve aldatmamak mümkün gözükmemektedir.
Ezcümle; okumadan olmaz, fakat önce okumayı bilmek gerekir. Zira her okuma masum, her bilgi güç değildir.
Henüz yorum yapılmamış.