Sosyal Medya

Makale

Popülizm Tatlıdır Ama Karın Ağrıtır

Popülist söylemler, sloganlar, hamasi nutuklar tatlı gelir insana; coşturur, heyecanlatır ama etkisi geçince de genelde bir pişmanlık, tatsızlık bırakır.

95 yıldır batı kıblemiz olduğu için batıya tapınır, oradan gelen her şeyi mübarek/kutsal sayarız. Batının telkinlerini emir telakki ederiz.

Bu bağlamda batının hümanizm adına “çocuk işçiler” söylemini biz de önemsedik. Çocuk işçiliğiyle mücadeleye biz de en ön safta katıldık.

Gerçekten de 3. Dünya ülkelerinde çocukları istismar eden, üç kuruşluk çıkar için küçücük bedenleri en ağır işlerde günde 12 saat çalıştıran çok sayıda işletme halen var.

Yokluk ve açlıkla boğuşan ailelerin buna çok da itiraz edecek halleri yok.

Ülkemizde de bu sorun 3. Dünya kadar olmasa da vardı.

“Vardı” diyorum çünkü çocuk işçiliği ülkemizde neredeyse kalmadı diyebiliriz.

Çok mu iyi oldu?

Popülizm söylemi toptancıdır; iyiyi de kötüyü de iç içe katar öyle yürür.

Biz de sorunlara popülist söylemle/bakış açısıyla yaklaşınca bu konuda çok yanlışlar yaptık.

Ağır işlerde, uzun süre çocukları çalıştırmak insanlık dışı elbet. Sanayi sitelerinde, bedenlerinden büyük yüklerin altına giren ve bu yetmezmiş gibi ustalarından her gün birkaç posta hakaret/dayak yiyen çocuklara çoğumuz şahit olmuşuzdur.

Buna insanım diyen herkes karşı çıkmalı ve çıkıyoruz da.

Lakin madalyonun bir de diğer yönü var:

Batıda pek olmayan bir “esnaflık” olgumuz var.

Terzilik, marangozluk, tamircilik gibi usta çırak ilişkisiyle yürüyen genelde tek bir ailenin geçimini sağlayacak kadar potansiyeli olan tek dükkânlı işletmeler bunlar.

Buralarda işletmeler usta çırak ilişkisi üzerinden yürüdüğü için mecburi olarak küçük yaşta çıraklara ihtiyaç vardır.

Çocuk işçilerle mücadelede kapsamında 16 yaşından küçüklerin birçok iş gurubunda (ağır ve tehlikeli) çalışması yasaklanınca esnafların çoğun çırak bulmada sorun yaşadılar.

Buna bir de zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması eklenince esnaflar çırak bulamaz oldu.

Şimdi birçok dükkân, ustası yaşlandığı/öldüğü için bir bir kapanıyor.

Milyonlarca gencimiz üniversite bitirip işsiz güçsüz evde oturup ailesinin sırtında bir asalak gibi yaşarken birçok zanaat da yok olup tarihe karışıyor.

Masa başında ülkeyi yönetenler toplumun usta ihtiyacını meslek liselerinden sağladığını düşünüyor.

Oysaki ki bir işin çırağı olunmadan ustası olunamayacağını bilmiyorlar.

Nitekim meslek liselerinden çıkan güya ustaların hali ortada; daha çekiç tutmasını çivi çakmasını bilmeyen adamlar usta diye ortaya çıkıyor.

Zaten toplum da hiçbir zaman çıraklığı/esnaflığı pek makbul görmedi.

Her doğan çocuğun doktor veya mühendis olmak için doğduğunu sanıyoruz.

Olsa ne fark eder ki? Her işi doktor ve mühendisler mi yapacak?

Üniversite ve diploma put haline gelince bunları yaşamak kaçınılmaz oluyor.

Popülizm kanımıza işlediği için bugün “her şehre bir üniversite”sloganını avuçlarımız patlarcasına alkışlıyoruz.

Çok sayıda üniversite olunca entelektüel seviyemizin fırlayacağını işsiz çocuğumuz kalmayacağını düşünüyoruz.

Bunun bir felaket olduğunu yavaş yavaş fark etmeye başladık ama hala yetkililerimiz hayal âleminde.

Ülkenin 100 avukata ihtiyacı varsa 200 avukat mezun oluyor; bin öğretmen ihtiyacı varken on bin öğretmen mezun oluyor.

Sonuçta diplomalı işsizler ordusuna her yıl yüzbinler katılıyor.

Çocuklarımız iş sahibi olamadığı gibi en az 4 yıllık ömrü ve onca masrafı/emeği boşa gitti/gidiyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.