Makale
Hiç-leş-mek
Hiçsizliğin sebebi belki de, içsizliktir? İçtensizliktir? İçerisizliktir? İçi geçmişliktir? İçimizi ihmal etmeyelim?
Hatırlayanlar olacaktır, geçen haftaki makalemin baÅŸlığı; ’herkesleÅŸmekti.’ O yazımıza gelen tepkilerden hareketle bu haftaki köÅŸe yazımızda ‘hiçleÅŸmek’ boyutunu ele almaya çalışacağım…
HerkesleÅŸmek de hiçleÅŸmek de bir anlamda insanın fıtratından uzaklaÅŸması, yalnızlaÅŸması ve yabancılaÅŸması riskini beraberinde getiriyor… Biz bu köÅŸede bugün felsefi anlamda bir hiçleÅŸmek (Nihilizm)’den bahsetmeyi düÅŸünmüyoruz… Sosyolojik ve psikolojik bir gerçeklikten bahis açmak istiyorum…
Nesillerimizin yaÅŸadığı hiçleÅŸme sancısı yaygın ve belirgin bir ÅŸekilde devam ediyor…
Bir balçıktan yaratılan insan, daha ne kadar baÅŸkalaÅŸabilir? Sürü psikolojisi kitleleri nereye sürüklüyor?
Kitlesellik bir anlamda bireyi hiçleÅŸtiriyor… Kitle kültürünün kuÅŸatmasında kendini kurtarıp özgün kiÅŸiliÄŸini koruyabilenlerin sayısı hızla azalıyor…
Ä°nsanın hiçleÅŸme serüvenini doÄŸru analiz etmemiz gerekiyor… Ä°çine düÅŸtüÄŸü bu labirentin, karmaşık labirentinden bir çıkış yolu bulabilecek mi? YoÄŸun yabacılaÅŸma bulutlarını aralayabilecek mi?
Hiçlik limanına demir atanlar nasıl bir yokuÅŸa müÅŸteri olduklarının farkındalar mı acaba?
Arzuların yaygınlaÅŸması, hevanın ilahlaÅŸması hiçleÅŸmeyi besleyen en büyük faktör…
Yaratılış amacını ıskalayanların nasıl yabancılaÅŸtıklarını hüzünle izlemekteyiz…
UyuÅŸukluk, umursamazlık, uyumsuzluk çağın en tehlikeli hastalığı… ‘Canım istemiyor.’ deyince kimsenin yapabileceÄŸi bir ÅŸey kalmıyor… Hiçbir ÅŸey umurunda deÄŸil… Dünya yıkılsa kılı kıpırdamaz…
Hiçlerden bir hiç…
Ä°radesiz, iddiasız, idealsiz, itibarsız, isteksiz, itirazsız, isyansız, ilkesiz insanlar düÅŸünün… Ne kadar insandır?
Müsvedde insan… Gölge adam…
Ot gibi… Hissiz… Ruhsuz… Sessiz…
Canlı ama canlılık yok. Ä°nsan ama insanlık yok. YaÅŸayan ölü misali…
Vücudu var, vicdanı eksik, vecdi sönmüÅŸ…
Bedeni yerli yerinde fakat benbilinci yok… Var ama yok…
Bir hiç uÄŸruna hayatı heba ediyor…
Kimliksiz, kiÅŸiliksiz, kemiksiz, karaktersiz kalanlar hiçliÄŸin girdabında tükenenlerdir…
Tüketim, hazcılık, cinsellik, ego vazgeçilmezleri…
Aslında hiçleÅŸme uzun bir hikâye…
Peki, bu gidişata karşı nasıl korunacağız? Kiminle direneceğiz?
Unutmayalım; düÅŸünmeyen, sorgulamayan zihinlerin iÅŸgalcisi çoktur… Ödünç kavramlarla bilinç oluÅŸmuyor… Kimlik oturmuyor…
Åžahitlimiz neyi gerektiriyor? Yeryüzünün halifesi olmak nasıl bir yükümlülüÄŸü doÄŸuruyor?
YüreÄŸimizi yoklamamız gerekiyor…Her türlü iÅŸgale karşı durmuÅŸumuzu netleÅŸtirmemiz icap ediyor..
Evet, yüreÄŸimizde bir ateÅŸ taşımalıyız… Bir acı… Bir aÅŸk… Bir dert… Bir dava… Bir umut… Bir korku… Bir sevda… Bir niyet… Bir öfke… Bir itiraz… Bir ‘La/Hayır’… Bir merhamet… Bir iyilik yüklenmeliyiz yüreÄŸimize…
Öyle bir yürek taşımalıyız ki, yüreksizlerden olmamak için…
HiçsizliÄŸin sebebi belki de, içsizliktir… Ä°çtensizliktir… Ä°çerisizliktir… Ä°çi geçmiÅŸliktir…
Ä°çimizi ihmal etmeyelim…
Bir tavrımız olsun… Amacımız olsun… Hedefimiz olsun… Çizgimiz olsun… Farkımız olsun… DuruÅŸumuz olsun… Hududumuz olsun…
Bize özgü, bir göre, bizi biz yapan özellikte olsun… Davranışlarımız öykünmeci, düÅŸüncelerimiz ithal, deÄŸerleri sahte olmasın…
HiçleÅŸen kitlelerin irÅŸad ve ıslahı için bizden atılım ve açılım bekleniyor…
Henüz yorum yapılmamış.