Makale
Her-kes-leÅŸ-mek
Kulluk yürüyüÅŸümüzde sanıyorum, yozlaÅŸma alanlarından biri de; herkesleÅŸmektir…
Toplumsal zemin bizi herkesleÅŸtirmek için bütün imkân ve fırsatlarını kullanıyor…
Herkes gibi düÅŸüneceksin, herkes gibi davranacaksın, herkes gibi üreteceksin, herkes gibi tepki vereceksin, herkes gibi tutum takınacaksın…
Herkesten daha akıllı, daha güçlü, daha bilgili, daha becerikli olamayacağına göre sana düÅŸen herkese ayak uydurmaktır, deniliyor… Denilmekle de kalmıyor dayatılıyor…
Herkes herkese uyacak, yaÅŸamın deÄŸiÅŸmez kuralı oluveriyor…
‘’Herkes’’i tek referans görmek, meÅŸruiyetin yegâne adresi bilmek genel kabul görüyor…
Sadece bireyler deÄŸil, kurumlar, yapılar, aileler hızla herkesleÅŸiyor… HerkesleÅŸen kitleler hızla çoÄŸalıyor…
Önce en yakınlarımız bize baskı yapıyor… Aile baskısı… Mahalle baskısı… Çevre baskısı…
‘’Herkesten ayrı yaÅŸanmaz…’’ Gerçekçi olmak lazımmış… Realite bunu gerektiriyor… Rasyonel olmanın mantığı böyle imiÅŸ…
Sonuçta herkes gibi yaÅŸayanların kendilerine has bir duruÅŸları kalmıyor… Herkes gibi yaÅŸayanların yargıları, yorumları, yapıları, yürüyüÅŸleri doÄŸal olarak yaygın ve egemen anlayışa göre olmaya baÅŸlıyor…
Herkesin kullandığı dili, kültürü, sanatı, sporu, müziÄŸi, sanalı olduÄŸu gibi benimsemek kaçınılmaz oluyor…
Herkesin okuduÄŸunu okumak, izlediÄŸini izlemek, herkesin verdiÄŸi tepkiyi vermek yani toplumun akışına kendinizi terk etmek durumundasınız…
Kendi olamayanlar herkesleÅŸmekten kurtulamıyor… Rengi belli olmayan, çizgisi netleÅŸmeyen, duruÅŸu seçilmeyen flu kiÅŸilikler, gri kimlikleri bekleyen akıbet budur…
HerkesleÅŸmek sıradanlaÅŸmayı, sürüleÅŸmeyi, kendinden uzaklaÅŸmayı beraberinde getirir…
Sanki kurtuluÅŸun tek yolu, mutlu olmanın tek çaresi herkes gibi yaÅŸamaktan geçiyor…
HerkesleÅŸme hevesi sınır tanımıyor… DoÄŸrusu birçok insanında hoÅŸuna gidiyor… Çünkü herkesleÅŸtiÄŸin vakit rahatını bozman gerekmiyor, konforundan vazgeçmen beklenmiyor…
Artık en güçlü sınıf, en kalabalık kategori, herkesleÅŸenler…
Sanki ‘’herkes’’ denilen yeni bir tabu, yeni bir ikon, yeni bir put oluÅŸuyor…
Kazara kendisi kalmak isteyenlerin nasıl acımasızca yargılandıklarını, yalnızlaÅŸtırıldıklarını, yıpratıldıklarını rahatlıkla görebilirsiniz…
HerkesleÅŸmeye direnenler anında ötekileÅŸtiriliyor hatta öcüleÅŸtiriliyor…
Peki ya herkes hakikate ters düÅŸmeye baÅŸlamışsa, Hakkı incitiyorsa, doÄŸruları ıskalıyorsa, deÄŸerleri çiÄŸniyorsa ne yapacağız?
Herkesle haşrolmaya razı olacak mıyız?
Herkesi memnun etmek zorunda mıyız?
Herkes dediÄŸimiz kimdir?..
SaÄŸlamı-çürüÄŸü, merdi-namerdi, temizi-kirlisi hepsini aynı kefeye koyup toptancı bir anlayışla kucaklayabilir miyiz?
Herkesleşmek Allah ile olan ahitleşmemizi acaba nasıl etkiler?
Rabbimiz buyurmuyor mu?
‘’Yeryüzünde olanların çoÄŸunluÄŸuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan ÅŸaşırtıp-saptırırlar…’’(Enam,116)
Sapkınlıkla mücadele etmesi gereken bizler, herkesleÅŸme saplantısına nasıl düÅŸeriz?
Herkesten biri olmak yerine, ÅŸahitliÄŸimizle insanlığa katkı saÄŸlayabiliriz…
Dava adamı kimliÄŸimizle, davetçi vasfımızla herkese söyleyecek sözümüz, herkesle paylaÅŸacak deÄŸerlerimiz her zaman vardı, bundan sonra da olacaktır…
O ki yeryüzünün halifesiyiz, bize yüklenen yükümlülüklerden yüz çeviremeyiz…
Toplumsal helak ve hüsrana düÅŸmemek için hakkı ve sabrı tavsiye mecburiyetimiz bizi bekliyor…
Herkesin inadına bir yol edinelim demiyorum, inancımızın emrettiÄŸi yerde duralım, yeter… Özenti, öykünme özneliÄŸimizi bozmasın, özgün kalalım…
Ne herkesleÅŸmek ne de yalnızlaÅŸmak…
Kaynak: Milat Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.