Makale
Lafzi Saygınlık
İcra kabiliyeti, fikri taammüden öldürdüğünde, fikrin ve fikrin dışa vurum vasıtalarının belirli bir meşruluk sorunu yaşaması neredeyse mukadderdir.
Bu durumda icranın yani yapıp etmelerin pratik sonuçlarının doyumu ile fikir çemberinin ‘bitimsiz/döngüsel’ sorgulayıcı vasfı alenen çatışır hale gelmektedir. Zira icra bir sonuç, fikir ise bir süreçtir. Ä°stiÅŸarenin, yapıp etmeler öncesi ortak ve makul bir fikirde buluÅŸabilme yeteneÄŸinin rahmeti tam da burada ortaya çıkmaktadır. Ä°cranın pratik çıktılarının sonuca dayalı doyumu karşısında icranın olası sonuçlarını, etkinliÄŸini, kamu yararına sahip olup olmadığı, fayda ve zarar analizi, istiÅŸarenin ana tartışma eksenini oluÅŸturur.
Ä°cra kabiliyeti dolaysız olarak iktidar aygıtına iÅŸaret eder. Ä°cra, iktidarın ete kemiÄŸe büründüğü uygulamalar bütünüdür. Ä°ktidar sınırlandırılması gerekli bir gerçekliktir. Ä°ktidar ise kendisine sınır çizilmesini, kendisinin denetlenmesini ve sorgulanmasını istemez. Bu baÄŸlamda siyaseti; iktidarın bu ‘istemezlikleri’ ile iktidarı sınırlandırılabilir ve denetlenebilir/sorgulanabilir bir zemine oturtabilme çabalarının oluÅŸturduÄŸu çatışmalar alanı olarak tarif edebiliriz.
İktidar ve iktidar düzeneği için fikir yani düşünce demetleri hep tehlikeli olagelmiştir. Velev ki her bir iktidar, belirli bir düşünce sistematiğinin eseri olarak doğmuş ve toplumsala vazetme kudretine kavuşmuş olsun. Belirli bir fikir düzleminde olamayan siyasal iradenin iktidar olabilme yeterliliği en başından beri yoktur. Siyasallık toplumsalı kavrayan düşünce demetleri ile hayat bulur ve iktidara yönelmiş bulunan her bir siyasal irade, taşımış olduğu fikir demetlerinin toplumsaldaki karşılığı ölçüsünde meşruluk kazanır.
İktidar olgusu, bütün düşünce ve ideolojik mülahazaların üzerinde kendisine has bir ideolojiye sahiptir. İktidar olma durumu ana önceliktir. İktidar olgusu salt makro düzeyde serimlenen bir durum değildir. Mikro düzeyde de mevcuttur. Geleneksel ve modern cemaatlerden, okul aile birliklerine kadar geniş ya da dar bütün toplumsal birimlerde açığa çıkar.
İktidar istişareyi sevmez. Oligarşik bir temayüle sahiptir. Yani iktidar aygıtı benzer menfaat gruplarının ittifakı ile husule gelmiş bulunan bir karar alma süreci ile çalışır. İktidarın, oligarşik yapısı ile ortaya koyduğu icraatlarının sonuçlarını meşrulaştıracak bir fikir halesine ihtiyacı vardır. Hedef toplumdur. Bu bağlamda toplumsal iletişim kanalları iktidar tarafından dizayn edilir. Fikir bir süreç olmaktan çıkarılarak sonuca yönelik bir indirgemeye tabi tutulur. Neticede;
a) Fikir irtifa kaybeder,
b) İcranın pratik sonuç doyumu ön plana çıkarılarak fikrin bitimsiz/döngüsel sorgulayıcı vasfı değersizleştirilir,
c) Toplumsal hassasiyetlerin öncüsü fikir adamları iktidarın fikir halesine dahil edilmeye zorlanır, bu duruma direnen fikir sahipleri değersizleştirilir,
d) Toplumsal adacıklarında hüküm süren mikro iktidar sahiplerine toplumsal kanaat önderleri payesi verilerek iktidara konsolide edilir,
e) Fikir ve eylem alanları merkezi bir ağ ile birbirine bağlanarak kapalı devre çalışan bir meşruluk topluluğu oluşturulur,
f) Kapalı devre çalışan meşruluk topluluğuna dahil olanlara çeşitli ad ve nam altında maddi ve manevi anlamda önemli imkanlar sunulur.
Bu meÅŸruluk topluluÄŸuna dahil olmak istemeyen ya da bu meÅŸruluk topluluÄŸuna dahil olabilecek iliÅŸkilere sahip olmayan fikir sahiplerinin ‘kabuÄŸuna çekilme’ tepkisi dışındaki tutumlarını olumlu ve olumsuz anlamda aÅŸağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
1- Olumlu Anlamda:
a) Doğrularını söylemeye devam ederler,
b) Ä°zzetlerini korurlar,
c) Meselelere esastan yaklaşırlar,
d) Sonuçların ortaya çıkardığı patolojiler ile uğraşmazlar,
e) Fikri irtifa kaybı karşısında söylem düzeylerini korurlar,
f) Ä°kircikli deÄŸillerdir,
g) Konjonktüre göre sürekli şekillenen muhalif bir dil kullanmazlar,
h) Sürekli özeleştiri yaparak olayları ve olguları anlamaya çalışırlar, daha anlaşılır ve açık olmaya çalışırlar,
i) Sakin ve mağrur duruşlarını devam ettirirler.
2- Olumsuz Anlamda:
a) Hırçındırlar,
b) Sürekli yeni doğrular arama gayreti içindedirler. Her defasında buldukları ama üzerinde fazlaca düşünmedikleri kendince yeni doğrular üzerinden sesini ve sözünü duyurma gayreti içine girerler,
c) Fikri irtifa kaybına paralel söylem düzeylerini kavgaya ve polemiğe ayarlı bir hale getirirler,
d) İkircikli bir tutuma sahiptirler. Bütün söz ve eylemleri, iktidarın dizayn etmiş olduğu fikir halesini etkilemeğe yöneliktir,
e) Fikri irtifa kaybına tepki olarak kendilerini anlaşılmaz kılmaya çalışırlar,
f) Fikri irtifa kaybına tepki olarak toplumun ihtiyacı olmayan uç meselelere yoğunlaşırlar, uç meseleleri ana mesele olarak takdim etmeğe çalışırlar,
g) Sürekli manşet sözler ederler, sarsıcı ama kalıcı olmayan fikir beyanı tarzını seveler,
j) Konjonktüre göre sürekli şekillenen muhalif bir dil inşa ederler,
h) Sürekli tasvip görmek için çok geniş bir yelpazede uzmanı olup olmadığına bakmadan sürekli fikir beyan ederler,
i) Ortak aklın makul arayışlarını küçümserler, herhangi bir önerileri yoktur ama istişare süreçlerinde üst bir dil kullanarak kendi varlıklarını izhara yönelirler.
Bu olumsuz davranışları taşıyan söz ve eylem sahipleri bekledikleri kalıcı saygıyı bir türlü göremezler. Bu tarz fikir sahiplerine yönelik gösterilen saygı ancak ‘lafzi saygınlık’ derecesidir. Söze baÅŸlayıp sözünü bitirene kadar serdetmiÅŸ olduÄŸu lafızların andaki etkisi kadardır saygınlıkları. Sosyal medyadaki ‘özlü sözler mezarlığında’ bu tarz fikir adamlarının manÅŸet sözleri gömülüdür.
Henüz yorum yapılmamış.