Sosyal Medya

Makale

Koronavirüs: Bir yalan ve küresel felaket mi?

Tüm dünyada, Çin’den yayılan “Corona Virüsü” paniği var.

Şehirler karantinaya alınıyor, uzmanlar açıklama üstüne açıklamalar yapıyor, haber bültenlerinin ilk haberlerinden biri oluyor.

Sosyal medyada sansasyonel haberler yayılıyor; milyonlarca insanın bu virüsten etkilendiğini, binlerce kişinin öldüğü iddiaları var.

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu biz de ancak medyadan takip ediyoruz. 

Eğer yapılan resmi açıklamalar doğruysa (rakamlar çarpıtılıp gizlenmiyorsa) ortada abartılı bir durum var:

Şuana kadar (29 Ocak 2020) yapılan resmi açıklamalarda:

Corona Virüsü, 8 ülkeye yayılmış (Çin,  ABD, Kanada, Fransa, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve Vietnam) yani yaklaşık 2 milyon 300 bin kişi arasına yayılmış.

Söz konusu virüs, bu 2 milyon 300 bin kişi arasında yaklaşık 2800 kişiye bulaşmış ve bu hastalıktan 90 civarında kişi ölmüş.

Ölenlerin arasında 2 kişi hariç hepsi 50 yaş üstü insanlar. Bu ölümlerin tamamına yakını direkt virüs nedeniyle değil; virüsün zayıflattığı bünyede solunum, dolaşım ve kalp yetmezliği gibi nedenler yüzünden oluyor.

Viral bir enfeksiyon için bu bulaşma ve ölüm sayısı normalin altında bir durum. Normal grip vakalarında Dünya Sağlık Örgütüne göre dünyada (7,5 milyar içinde) her yıl ortalama 500 milyon kişi hasta oluyor ve gripten dolayı 250 bin ile 500 bin arası insan ölüyor. 

Bu verilere göre son bir ayda gripten dolayı ölenlerin sayısı tahminen en az 6 bin iken bir ayda ancak 90 kişinin öldüğü bu Corona Virüsü vakaları için bu panik neden..? 

Birileri bir panik ve korku havası yaratmak istiyor.

Kim yapıyor? Niye yapıyor?

Buna cevap vermek zor. Ancak tahmin yürütebiliriz:

Viral hastalıklar için ilaç üreten firmalar kendi reklam bütçelerini birkaç bin kat artırsalar bile bu korku nedeniyle sattığı ilaç kadar ilaç satamazlardı.

Yani, dünyadaki silah sektörüyle başa baş giden ilaç sektörü, basit vakaları (medya aracılığıyla) abartarak bir korku havası oluşturup insanların ilaç alımını artırmak istiyor olabilir. 

Batı, Çin ile girdiği ticaret savaşında Çin ticaretini baltalamak için bu basit vakayı abartarak insanların Çin ile olan ilişkilerini en azından bir süreliğine kesmek istemiş olabilir.

Tabii burada Çin Hükümetinin de panik havasını arttırdığını düşünecek olursak; Çin Hükümetinin bu paniğe niçin çanak tuttuğu sorusu akla geliyor.

Çin devletinin 1,5 milyarlık halkını baskıcı bir yöntemle zorla baskı altında tuttuğunu ve başta Hong Kong olmak üzere ülke içinde devlet karşıtlığının arttığını düşünecek olursak. Bu tip panik vakalarının insanları sorgusuz sualsiz devlet otoritesine sığınmaya zorladığını söyleyebiliriz.

Bu virüsün, laboratuvar ortamında biyolojik silah olarak hazırlandığı; hızla artan dünya nüfusunun ekolojik dengeyi bozduğu bu nedenle hem dünya nüfusunu azaltmak hem de hızla yükselen Çin’in önünü kesmek için küresel aktörlerce planlı bir saldırı olduğuna inananlar da var.

Bu komplo teorisini biraz uçuk görsem de küresel güç aktörlerinin geçmiş sicillerine baktığımızda pek de ihtimal dışı gelmiyor.

Virüsün, yarasa ve yılan gibi vahşi hayvanların yenmesi sonucu ortaya çıktığı iddiası da mantıksız. Yüzlerce yıldır o ülkede böylesi hayvanların tüketildiğini düşünecek olursak bu hastalığın çok önceden çıkmış olması gerekirdi. Bu da bu virüsün laboratuvar ortamında hazırlanmış bir virüs olduğu ihtimalini kuvvetlendirir.

Özetle; bu vaka abartıldığı gibi önemli bir vaka değil sıradan bir durumdur. Ortada abartılı bir durum var; bu durum medyanın kendine haber çıkarma ve kitle bulma çabası mıdır yoksa planlı bir proje midir? Bilmiyoruz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.