Sosyal Medya

Makale

Siyasette kabilecilik

Ortadoğu ve Afrika’da “Kabilecilik” sosyal yaşamın belki de en belirleyici faktörüdür.

Kişisel dürtülerden (beslenme, barınma, güvenlik ve çiftleşme gibi) sonra (hatta çoğu kişi için kişisel dürtülerden bile önce) kabilecilik dürtüsü/olgusu gelir.

Kabile aidiyet duygusu, ülke/vatandaş aidiyetinden önce gelir.

Teoride aksi söylense bile pratikte kabile aidiyeti çoğunlukla dinden bile önce gelir.

Ortadoğu’da modern/popüler/seküler yaşamla beraber “Kabilecilik” anlayışında ciddi kırılmalar yaşansa da Afrika’nın genelinde bu anlayış binlerce yıldır olduğu gibi sürüyor.

Kabilesi olmayan ya da kabilenin dışladığı bir insan hor görülür.

Bu anlayışta; onur, yaşamın anlamı/gayesi eşittir kabiledir.

Kabile, bir davadır, hayatın anlamıdır.

Haliyle “bizim kabile” anlayışı varsa otomatikman “diğer kabileler” anlayışı da oluşur.

Öteki kabileler (her ne kadar bir kısmı dost kabileler olsa bile) daima bir düşman ve bir tehdittir.

Kabile içinde yaşanan olumsuzluklar, suçlar/günahlar “kol kırılır yen içinde kalır” düşüncesiyle hep üstü örtülür.

Çünkü içlerinde yaşanan olumsuzluk ve çatışmalar diğer kabileler nezdinde kendileri için bir utanç ve rakibe verilmiş koz gibi algılanır.

Mekkeli müşrikler, Mekke içindeyken Peygamber efendimizi öldürmeye, türlü yalan ve iftiralarla itibarsızlaştırmaya çalışırken; Mekke dışında başka ülke/şehirlere gittiklerinde ise Peygamber efendimizin aleyhine tek kelime olumsuz cümle kurmaz, tam tersine savunurlardı.

Çünkü Hz. Muhammed, kabilelerindendi; onun aleyhine kullanacakları bir cümlenin kendi kabilelerinin itibarını zedeleyeceğine inanıyorlardı. Bu yüzden istemeye istemeye dışarıda Hz. Muhammed’i savunuyorlardı.

Bugün ülkemizde kabilecilik anlayışı, doğuda çok dar bir alana hapsolup her geçen gün erimeye devam ediyor.

Lakin sosyal yaşantıda azalan kabilecilik anlayışı siyasette hız kesmeksizin devam ediyor.

Aynı kafa siyasette “kabilecilik” adı yerine “particilik” ismiyle/olgusuyla devam ediyor.

Her kabile/parti kendi içindeki yolsuzlukların/hırsızlıkların üstünü örtbas ediyor.

Partici kafa şöyle düşünüyor:

“Eğer benim içimde birkaç kişinin yaptığı yolsuzluk/hukuksuzluk duyulursa itibarım sarsılır, tüm parti yolsuzluk/hukuksuzlukla anılır. En iyisi mi inkâr edeyim, üstünü kapatayım. Bu millet nasılsa 3 gün sonra hepsini unutur…”

Oysaki pisliği gizleyerek temiz kalamayız. Aksine içimizdeki pisliği dışarı atarak kendimizle olan ilişkisini keserek temiz kalırız/temizleniriz.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.