Sosyal Medya

Makale

Kriterlerimizden sapmadan!

Onursuz yaşamların tehdidi altındayız.

Olmanın ve onurlanmanın ıskalandığı, sahip olmanın kutsandığı günlerden geçiyoruz…

Hayatın anlam ve amacının flulaÅŸtığı zorlu süreçlerde anlam ve onur arayışı daha bir anlam kazanmış oluyor…

Ä°nsanların “ne” ve “kim” olduklarından ziyade “nereli” ve “neci” oldukları önem arz ediyor…

Kişilerin doğruları ile nerede durduklarına pek bakılmıyor; nerede doğdukları veya ceplerini nasıl dolduracakları dert ediniliyor.

DeÄŸer merkezli bir yaÅŸam yerine, yarar eksenli dünyalar önceleniyor…

Ä°nancından ve onurundan ödün veren bireyler gittikçe silik, sinik, sönük bir savrulma ile saygınlık ve ağırlıklarını yitiren zavallılara dönüÅŸüyorlar…

Sonuçta öznelliÄŸini, özgünlüÄŸünü, özgürlüÄŸünü hazlarına ve hırslarına kurban eden bir nesille karşı karşıyayız.

Aidiyetlerini yitiren acziyetlere tanıklık ediyoruz…

Modern uygarlıkların onursuz yaÅŸamları bizim dünyamızı kuÅŸatmaya devam ediyor…

Yanlış adreslerde izzet arayışları, insanoÄŸlunun hüsran ve hicranını derinleÅŸtiriyor…

Kutsallarını topraÄŸa gömen insanlar çamurlaşıyor… Çaresizlik girdabında hiçleÅŸiyor…

Tam da onursuz yaÅŸamların omuzlarımıza yüklendiÄŸi bir süreçte ilahi uyarı bizleri sarsıyor…

“Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar? Bilsinler ki, bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.” (Nisa,139)

İzzeti nerede arayacağız?

Hangi kaynaklarda? Hangi adreslerde? Hangi referanslarda?

İzzetin menşei, melcei, mebdei, merkezi neresi? Kimin nezdinde izzet aranır?

Görece deÄŸil, gerçek izzetin imkânı kimde?

Aile, aÅŸiret, asalet, nesep mi?

Kavmiyet, milliyet, cinsiyet mi?

Etiket, rozet, üniforma, forma, kariyer, titr mi?

Ä°deolojik mensubiyet, politik aidiyet, ekonomik güç, bürokratik statü, medyatik baÅŸarı mı?

Yoksa kesrette, servette, ÅŸöhrette mi izzet arıyoruz?

KiÅŸisel geliÅŸimden, bireysel baÅŸarıdan, ekonomik göstergelerden mi izzet bekliyoruz?

Sultanların kapısında, zenginlerin sofrasında mı onur umuyoruz?

Güç, iktidar, silah, teknoloji, sanat, kültür, medya, bilim, kariyer, statü, para, baÅŸarı…

Bunlar mı izzetin adresi?

Ä°ÅŸte imanın asaleti ile küfrün mantığının ayrıştığı nokta…

Ä°blis izzeti yaratılış maddesinde aradı… “AteÅŸ topraktan üstündür” mantığına tutundu… ÅžeytanlaÅŸma süreci ile ebedi ateÅŸe müÅŸteri oldu…

Firavun’un izzeti ile izzetleneceÄŸini sanan sihirbazlar,

“Firavun’un gücü (izzeti) ile galip geleceÄŸiz!” dediler.

Ancak görüyoruz ki, Asa-yı Musa ile dize geldiler… Ä°manın izzetine teslim oldular…

Anlıyoruz ki, Allah’a raÄŸmen izzet yok; izzet, O’na raÄŸbet etmektedir…

Ä°zzet, Allah’ın hâkimiyetinde olmaktır…

Ä°zzet, Allah’ın himayesinde kalmaktır…

Allah’a odaklandıkça onurlanırız…

Allah’a adandıkça anlam kazanırız…

“Kim izzet ararsa bilsin ki, izzet tamamıyla Allah’a aittir.” (Fatır,10)

Aidiyetimiz Allah’a ise izzet arayışında doÄŸru yoldayız…

Ä°manın bize ilk ödülü onurdur…

Aziz olan Allah bizleri imanla izzetlendirdi, Ä°slam’la nimetlendirdi…

Ä°mandan sonra zillet ne acı bir hüsran!..

Hayatı sadece ve sadece Rahman’a ve Rasul’e kodlamadan ne RabbanileÅŸebiliriz ne de izzete yol bulabiliriz…

Åžimdi ÅŸu mazlum ümmetin maruz kaldığı zillet, zulmet, zulüm, esaret ve sefaleti nasıl yorumlayacağız? Ve nasıl kurtulacağız?

Hiçbir ÅŸey olmamış gibi davranabilir miyiz?

YaÅŸananları alın yazgısı diye geçiÅŸtirebilir miyiz?

Mazlum coÄŸrafyalarımızdan küfür diyarına sığınmak için ölümü göze alarak yola çıkıp Akdeniz’de boÄŸulan insan sayımızın sadece bir yıllık bilançosu 500 bin..  Bu nasıl bir zillet?

Şimdi biz izzeti emperyalizmin egemenliğinde, insan onurunu vahşi kapitalizmin kucağında mı arayacağız?

Ümmetin evlatlarına da sirayet eden özgüvensizlik, onursuzluk ve sömürülmeye hazır ruh halinin reçetesini kime sipariÅŸ edeceÄŸiz?

Nifak odaklarına, şer mihraklarına muhalefet etmeden şerefi nasıl elde edebiliriz?

ÜretilmiÅŸ korkulara, öÄŸretilmiÅŸ çaresizliklere tepki vermeden tutarlı ve ilkeli bir duruÅŸu nasıl sürdürebiliriz?

Zorla giydirilen deli gömleklerini yırtıp atmadan, korku tünellerinden çıkmadan, izzetli bir direniÅŸe nasıl yürüyebiliriz?

Ama öncelikle takva libasını kuÅŸanmak zorundayız…

Çıkar-çizgi çatışmasında tercihin çizgiden yana yapılmış olması gerekiyor…

Arazinin rengine uymaktan vazgeçip Allah’ın boyası ile boyanmak icap ediyor…

Menfaat ve maslahattan önce meÅŸruiyeti öncelemek mecburiyeti hasıl oluyor…

Her devrin deÄŸil her derdin adamı olmak sorumluluÄŸu oluÅŸuyor…

Zilleti durdurmanın yolu dünyevileÅŸmenin önüne geçmekten geçiyor…

Konforun kucağında, görkemli konutlarda kulluk kulvarından hızla kopuyoruz…

Bu kopuÅŸu durduracak olan Kur’an’dır…

“Åžüphesiz bu Kitap hem senin için hem de toplumun için bir ÅŸereftir, itibar kaynağıdır.” (Zuhruf, 44)

Gayrısı acziyet, aÅŸağılık ve alçaklıktır…

Kıymetimiz, kudretimiz, kuvvetimiz, kemâlimiz Kur’an’a verdiÄŸimiz kıymet kadardır…

Ä°ÅŸte izzetin kaynağı…

Ä°slam tarihinden izzet yüklü bir sahne…

Åžam’ın fethinden sonra Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a), halife Hz. Ömer (r.a)’ı Åžam’a davet eder. Halife Medine’den Åžam’a doÄŸru yola koyulur. Hz. Ömer (r.a) kölesiyle beraber nöbetleÅŸe deveye binerler. Åžam’ın giriÅŸinde deveye binme sırası köleye geldiÄŸi için köle devenin sırtındadır.

Şam fatihi Ebu Ubeyde bin Cerrah, halifeyi bir heyetle beraber karşılar.

“Ey Halife ne yapıyorsun? Bütün Åžamlılar, özellikle Rumlar Müslümanların halifesini görmek için toplandılar. Sana bakıyorlar, bu yaptığını beÄŸenmezler.” der Ebu Ubeyde. Halife Ömer (r.a):

“Ya Eba Ubeyde, senin bu sözlerin buradaki insanlar için çok zararlıdır. Ä°ÅŸitenler, ÅŸerefin bineÄŸe binmekte ve süslü elbiseler giymekte olduÄŸunu sanacaklar. Åžerefin, Müslüman olmakta ve kullukta olduÄŸunu anlamayacaklardır. Biz zelil insanlardık, Allah bizi Ä°slam’la ÅŸereflendirdi. Allah’ın verdiÄŸi ÅŸereften baÅŸka ÅŸeref ararsak Allah bizi zelil eder.”

 

Gerçek bu… Åžimdi bu gerçeÄŸin neresindeyiz?..

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.