Sosyal Medya

Makale

Ben ne yapayım böyle adaleti

2017 yılında Adana İnsani Yardım Derneği için çok güzel bir bina bulduk.

4 katlı binanın üstten 2 katını kiralamak istedik fakat mülk sahibi, binayı parça parça kiraya vermeyeceğini eğer tutarsak tamamını kiraya vereceğini ve alt kiralama yoluyla istersek bizim kiraya verebileceğimizi söyledi.

Alttaki dükkân aslında işimize çok yarardı ama hepsini kiralamaya gücümüz yetmiyordu.

Bu esnada başka biri de mülk sahibinden sadece dükkânı istiyordu. Mülk sahibi bize yönlendirdi; bizim de işimize geldi dükkânı bu kişilere kiraya verdik.

Kirayı özellikle 1 yıl yaptık (1 yıl sonra dükkânı biz kullanırız diye hesapladık) ve bunu da karşı tarafa söyledik.

Adamlar kabul etti.

Biz de sözleşme dışında, adamlara kirayı 10 günden fazla geciktirmeleri durumunda dükkânı tahliye edeceklerine dair ekstradan “boşaltma taahhüdü" imzalattık.

Şubat ayında başlayan kiralarının ilk 2-3 ayını sorunsuz ödediler fakat sonra kirayı aksatmaya ve hiç ödememeye başladılar.

Önceleri işlerinin aksadığını düşünerek anlayış gösterdik fakat sonradan öğrendik ki bu insanlar daha önce de kiraladıkları mülkleri hep suistimal etmişler.

Bunun öğrendikten sonra ve tüm ikazlara rağmen ödeme yapmadıkları için geciken ödemelerin ödenmesi ve dükkânı tahliye etmeleri için 2017 yazında dava açtık.

İlk celsede adamların tahliye edileceğini düşünüyorduk ama ne gezer.

İlk celse aylar sonra görüldü ama o mahkemede davanın yanlış mahkemede açıldığı söylenip dosya ilgili mahkemeye yönlendirildi.

Oysaki davayı biz doğru mahkemede açmıştık ve kayıt evrakı elimizdeydi fakat memurlar dosyayı ilgisi olmayan diğer mahkemeye yönlendirmişler. 

Doğru mahkemede dosyamızın görüşülmesi aylar sürdü. Çünkü bir önceki mahkemenin, ilgili yazıyı yazıp tevdi etmesi bayağı sürdü.

Nihayet doğru mahkemede görülmeye başlanan davamızın hemen kabulünü bekliyorduk.

Çünkü kontratımız 1 yıllıktı ve kira süresi çoktan dolmuştu ve bu esnada kiracı da kalan aylara ait hiç ödeme yapmamıştı.

Ama kazın ayağı hiç öyle değildi.

Kiraya verdiğimiz kişiler yasal boşlukları çok iyi biliyorlardı; ona itiraz buna süre isteme derken 2017 yazında açtığımız dava 2020 yılının Ekim ayında son celsesi yapıldı ve büyük bir mucize eseri (!) mahkeme bizi haklı gördü ve lehimize karar verdi.

Fakat bu sefer de kararın tebliği, karşı tarafın itirazının beklenmesi derken kiracıyı ancak 5 ay sonra (19 Mart 2021) tarihinde dışarı atabildik.

Kiracının karara itiraz hakkı vardı ve üst mahkemeye gidebilirdi ama Allah'tan itiraz için yatırması gereken ücret vardı; bu ücreti yatırsa geri alamayacağını biliyordu yoksa üst mahkemeye gitse kim bilir kaç yıl da orada dosyanın karara bağlanmasını bekleyecektik.

Kiracı, dükkânı boşaltmadan 10 gün önce suç örgütü kurmak ve devleti zarara uğratmaktan dolayı birkaç kişiyle beraber tutuklandı.

Belki tutuklanmasa başka bir yasal boşluktan faydalanıp hala oturuyor olabilirdi?

Kontratımız 1 yıllık olmasına rağmen adamlar, mevcut adalet sisteminden faydalanıp 3,5 yıl kuruş kira vermeden oturdular.

Bu olaydan sonra şunu öğrendik ki;

Yaptığınız kontratın, kontrata yazdığınız kira süresinin hiçbir anlamı yok.

Erkek karşısında kadına; işveren karşısında işçiye, mülk sahibine karşı kiracıya pozitif ayırımcılık tanırsanız art niyetliler bunu kolayca suiistimal edebiliyor.

Bugün en basit davalar yıllar sürebiliyorsa mahkeme, sonunda doğru karar vermesinin çok da bir anlamı kalmıyor.

Dava bu kadar uzun sürdüğü için muhatap kiracı, üzerinde hiçbir mal varlığı bırakmayıp başkasına aktarmış, şimdi ortada icrayla da olsa alacak bir şey kalmamış.

Bizim basit bir alacak ve tahliye davamız 3,5 yılda sonuçlanıyorsa vay halimize.

Üstelik kontratımız "1 yıldır" diye yazmasına ve karşı tarafın da bunu rızasıyla imzalamasına rağmen.

Bu olaydan sonra insanların mafyalardan niçin adalet dilendiğini daha iyi anladık.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.