Makale
Canının derdine düşmek
Yaklaşık bir aydır Covid-19 sınavındayım. Tüm koruma gayretlerine raÄŸmen; kısmen hastanede çoÄŸu zaman evde koronayı yaÅŸadım. Korku, kaygı, hüzün, umut, acı, tedirginlik ve telaÅŸ yüklü günlerden geçtim… Tat, koku kaybı yaÅŸamakla kalmıyorsun hayatın tadı, tuzu kalmıyor… Yorgun, bezgin, kırgın, halsiz, huzursuz ruh hali, hayatı çekilmez kılıyor… Ve özellikle; yalnızlık, yalnızlık, yalnızlık… Her ÅŸeyden tecrid edilmiÅŸ tek başınasın…
Anadolu’da güzel bir tabir var: ‘Canının derdine düÅŸmek’ tam da bunu yaşıyorsun…
Ä°nsan canının derdine düÅŸmeye görsün, her ÅŸey düÅŸüyor, deÄŸiÅŸiyor… Sevdiklerin, bildiklerin, önceliklerin, hayallerin, hesapların, plan ve projelerin hepsi tek tek gündeminden ve gönlünden düÅŸüyor…
Ve sen sadece canının derdine düÅŸmüÅŸsün… Can havliyle çırpınıyorsun… Elinden bir ÅŸey gelmiyor… Sadece senin deÄŸil, bilimin, teknolojinin, tıbbın da tıkandığı yerdesin… Yalnızlığına yanıyorsun… ÇaresizliÄŸine çırpınsan da çözüm bulamıyorsun…
Kimseyi düÅŸünecek mecalin yok… Artık ekmeÄŸin, emeÄŸin, evladın, emvalin derdinde deÄŸil, canının derdindesin…
Canın bile sana yar deÄŸil, bâr (yük) olmuÅŸ durumda…
Nazını, sitemini, serzeniÅŸini, acını paylaÅŸacağın yanında kimsen yok, izole olmuÅŸsun…
Geceler uzadıkça uzuyor, gözleri uyku tutmuyor… Göz kapaklarına bile hükmedemiyorsun…
Zaman zaman umutlar zayıflıyor. ‘Demek ki her ÅŸey buraya kadarmış diyorsun!’
Artık o an, iÅŸ bitiriciliÄŸin, engin hayat tecrüben iÅŸe yaramıyor… Pratik zekâ, stratejik akıl, analitik düÅŸünce iÅŸ görmüyor… Kendi acziyetinle yüz yüzesin… Kendi gerçeÄŸinle yüzleÅŸiyorsun, bazen kendinle kavgalısın… Ne fayda!
YataÄŸa mahkûmsun… Oksijen desteÄŸi ile hayata tutunuyorsun…
Hastane koridorlarında telaÅŸ ve soÄŸuk duvarlar… Acil servislerden gelen siren sesleri, yoÄŸun bakım ünitelerinde yer bulabilme telaşında olan hasta yakınları, ameliyathane kapılarında haber almak için yürekleri küt küt atan boynu bükükler… Velhasıl canının derdine düÅŸen ve can çekiÅŸenlerin dünyasında hayata farklı bir pencereden bakmak zorundasın…
Kaygılar, korkular, evhamlar yakanızı bırakmıyor…
‘’Elden ayaktan düÅŸersem ne olacak?’’
‘’Ele güne muhtaç olursam kim bakacak?’’
Åžeytan boÅŸ durmuyor, vesvese vermekle görevli… ‘Neden ben?’
Ä°ÅŸte o an mümin farkı imdadımıza yetiÅŸiyor… Kader, tevekkül, sabır, tevbe, dua sizi kuÅŸatıyor…
‘’Hastalandığımda ÅŸifa verecek O’dur.’’ (Åžuara, 80) diyorsun…
EyyübleÅŸmenin eÅŸiÄŸine yaklaÅŸtığınızı hissediyorsunuz…
Yalnızlığa, sessizliÄŸe razısınız, ‘Ya Rabbi, yeter ki Sen’sizliÄŸe bizi terk etme!’ diyorsunuz…
‘Neden hasta oluyoruz?’ sorusuna cevap buluyorsunuz, hastalık sünnetullah baÄŸlamında gerçekleÅŸen bir yasadır, diyorsunuz…
Bazen iyi ÅŸeyleri, yakalamak ve baÅŸlamak için hasta olmak gerekiyor, diye düÅŸünüyorum…
Istıraplarda nice ikram ve ihsanların saklı olduÄŸunu unutmamak gerekiyor… Istıraplar bizi istiÄŸfara, tevbeye, tezkiyeye, tefekküre daha çok yaklaÅŸtırır…
ÇoÄŸu zaman aldatıcı, şımartıcı saÄŸlık, bizim için hastalıktan daha kötü olabilir…
Belki de hastalık bizi sarstıkça, sorumluluklarımıza döneceÄŸiz… Sahici bir arınmayı gerçekleÅŸtireceÄŸiz…
Hastalık sürecinde beni en çok rahatlatan, ferahlatan bir kardeÅŸimizin telefondaki ÅŸu cümlesi oldu:
‘Hocam üzülme ve unutma ki, ÅŸu an sizin için dua eden bir dua ordusu var.’’
Rabbime hamdettim… Bu kadar dua edeni olmaktan daha güzel ne olabilir ki? Kaç faniye nasip olur? O an dünyanın en varlıklı, en güçlü kulu hissettim kendimi…
O dünyanın ve ülkenin dört bir yanından üstüme saÄŸanak saÄŸanak yaÄŸan duanın bereketini tattım… Gaybi dualarla gelen, gaybi yardımları hissettim…
Kan deÄŸerlerim, CPR sonuçları kaygı verici olsa da, deruni dualarla doÄŸruldum… SaÄŸlığımı dualarınıza borçluyum…
Ve anladım ki, bu hastalığın ilacı yok ama duası var…
Bu süreçte dua eden, tedavime katkı veren, sürekli ilgilenen, üzülen tüm kardeÅŸlerime teÅŸekkür ediyorum.. Allah razı olsun, diyorum.
Kaynak: Milat gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.